Migren ağrısı çeken kişilerin beyninde belirgin değişimler olduğu fark edildi
Migren ağrıları genellikle 4-72 saat sürer ve kişiyi iş göremez hâle getirebilir. Başlıca migren tipi, eskiden bayağı migren olarak bilinen aurasız migrendir. Bu tip migrende genellikle başın tek tarafı şiddetli ve darbeli baş ağrısına maruz kalır; mide bulantısı ve kusma eşliğinde ışık ve gürültüye hassasiyet görülür.
Erkeklerin yaklaşık %6-9'u ile kadınların %17-18'inde migren görülür. Dünya nüfusunun yaklaşık %2'si kronik migrenden muzdariptir. Migren hem kadınlarda hem de erkeklerde en şiddetli hâline 30'lu veya 40'lı yaşlarda erişir. Dünya Sağlık Örgütüne göre migren gelişmiş ülkelerde 19. sıradaki sağlığa bağlı fiziksel engeldir ve başlıca işe gitmeme nedenlerinden biridir.. Kimi durumlarda 72 saate kadar süren ağrılara neden olan migren için hala geçerli bir tedavi yöntemi bulunmuyor.
Nedenler ve belirtileri
Migren genellikle ergenlikte veya 20'li yaşlarda ortaya çıkar ancak nadiren çocuklarda da migren vakalarına rastlanır. Eğer migren 50 yaşından sonra ortaya çıktıysa bir beyin rahatsızlığı ile bağlantılı olabilir. Vakaların yaklaşık yarısında migren kalıtımsaldır.
Migren hastalarında, beynin, bazı görsel veya işitsel uyarıcılara verilen elektriksel tepkileri bastırmakta zorlandığı, bu nedenle hastanın hiper heyecanlı nörofizyolojik tepkilere sahip olduğu düşünülür. Migren ağrıları çok çeşitli nedenlerle tetiklenebilir. Stres, hava değişimi, âdet, aşırı uyku veya yetersiz uyku en sık rastlanılan nedenlerdendir. Geçmişte bazı yiyeceklerin de migren ağrılarını tetiklediği düşünülüyordu ancak günümüzde yapılan çeşitli çalışmalar bu iddiayı reddeder niteliktedir. Migren belirtileri hastadan hastaya büyük oranda değişebilir. Örneğin bir hasta, başın tek tarafında hafif bir ağrı ve mide bulantısından şikayet ederken bir başkası başın iki tarafında şiddetli ağrı, ışığa ve sese duyarlılık görebilir ancak mide bulantısı çekmeyebilir. Pek çok hasta, migren ağrıları başlamadan saatler önce "prodrom" denen öncül belirtileri yaşayabilir. Bunlar arasında esneme, su toplanması, soluk beniz, mide bulantısı, ışığa duyarlılık ve haleti ruhiyenin ani değişimi (hüzünlenme veya çabuk sinirlenme gibi) sayılabilir. Prodromların önlenmesine ve dolayısıyla migrenin başlamadan durdurulmasına yönelik tedavi girişimleri ise maalesef hastaların çok küçük bir yüzdesinde başarılı olmaktadır. Fiziksel faaliyetler ise -yardımcı olmaktan ziyade- migren ağrısı ve diğer semptomlarının şiddetlenmesine neden olabilir.
Şiddetli baş ağrısı nöbetleri, ışığa karşı duyarlılık ve bulantı: Bunlar migren hastalarının başlıca şikayetleridir. Fakat kısmen genetik olan bu hastalığın nasıl ortaya çıktığı ve beyinde kendini nasıl gösterdiği hala tam olarak açıklanamamıştır. Fakat bilindiği kadarıyla, migrenin kendini sadece baş ağrısı atakları sırasında göstermediği açıktır. Migren hastalarının beyin etkinliklerinde, serebral korteks anatomisinde ve kandaki bazı zar lipidlerinde de anormallikler görülür.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde Wilson Xu ile çalışan ekip şimdi migrenin yeni bir özelliğini keşfetti. Araştırma çerçevesinde kronik migren ağrısı çeken on kişinin, episodik migren atakları geçiren diğer on kişinin ve beş sağlıklı kişinin beyni yüksek çözünürlüklü beyin taramasıyla görüntülendi. Manyetik rezonans tomografisiyle alınan görüntülerde özellikle de kan damarlarının çevresindeki küçük değişimler dikkat çekiciydi. Araştırmacıları göre son çalışma, migren hastalarındaki mikrovasküler değişimlerin inceleyen ilk araştırma özelliğini taşıyor.
Bilim insanları migren ataklarının, beyindeki kan akışını etkileyerek, ağrılara neden olabileceğini uzun bir süredir tahmin ediyorlardı. Akut nöbetler dışında herhangi bir değişimin meydana gelip, gelmediğini öğrenmek isteyen Xu ve ekibi, incelemeler sonucunda kronik ve episodik migren ağrısı çeken kişilerin perivasküler alanlarında belirgin değişimler olduğunu fark etti. Bunlar beynin kan damarlarını çevreleyen ve lenflerin oluşmasında rol oynayan içleri sıvı dolu kanallar. Genişlemeleri bu damarlarda patolojik bir değişikliğin veya iltihaplanmanın bir göstergesi olabilir.
Analizlerden anlaşıldığı üzere migren hastalarında özellikle de Centrum semiovale denilen bölgedeki perivasküler alanlar genişlemiş. Korteks ve beynin ana ventrikülleri arasında yer alan bu beyin bölgesi, her şeyden önce sinir uçlarından oluşan beyaz maddeyi kapsar. Beynin iki yarımküresinde bulunan bu hilal şeklindeki alanda, araştırmacılar ayrıca kan kılcal damarlarındaki en küçük sızıntıların neden olduğu, çok sayıda küçük yoğunlaşmış alanlar ve mikro lezyonlar bulmuşlar. Xu ve ekibine göre bu değişiklikler migrenin glifatik sistemdeki (atık ürünleri beyinden dışarı atan tübüller, boşluklar ve kanallar sistemi) bozulmasıyla alakalı olduğunu gösteriyor olabilir. Bununla birlikte tüm bu gözlemlerin migrenin bir sonucu mu olduğu yoksa nedeni mi olduğu kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bu sorunun yanıtını, daha çok katılımlı ve daha uzun süreli araştırmalarla bulabilmeyi umuyorlar.
Kaynak: herkesebilimteknoloji.com
Migreni olanlar dikkat!: Bu hata baş ağrınızı kötüleştiriyor