Corona günlerinde basın emekçileri: Bakanlık maske taktırmadı, Mecliste dip dibe yayın yaptılar
Muhabir: Neslişah Bozkurt
Yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgını Türkiye'de halk sağlığını tehdit etmeye devam ederken, sağlık emekçileri ve yaşlılar için alınan, alınmayan tedbirler konuşuluyor.
Kamu görevini gerçekleştiren, halka bilgi aktarmak üzere çalışmak zorunda olan gazeteciler de bu hastalığa en açık meslek grupları arasında.
Dünyanın olağanüstü hal yaşadığı bu dönemde gazeteciler çalışmak zorundalar. Her gün haber yapmak için sokağa çıkan muhabirler ve kameramanlar, küçük reji odalarında çalışan teknik ekip..
Meslek örgütleri tüm bu nedenlerle medya çalışanlarını risk grubunda değerlendiriyor.
Son günlerde gazetecilerin sağlığının tehdit altında olduğunu alınmayan tedbirlerle, mecliste yaşananlarla, bazı medya kuruluşlarının çalışanlarını bir konteynere kapatarak gerçekleştirdiği uygulamalarla anlıyoruz.
İlki geçtiğimiz günlerde, CNN Türk haber merkezinde çalışan 7 muhabir ve 9 kameraman, toplam 16 çalışanın binaya girişlerinin yasaklandığı öğrenildi.
İçişleri Bakanlığından muhabirlere: Maske takmayın, halkı paniğe sevk ediyorsunuz
Dün ise İçişleri Bakanlığı 'halkı paniğe sevk ediyor' diyerek kamera karşısında maske takan muhabirlerin bağlı bulunduğu kurumlara uyarı gönderdi. Bakanlık, muhabirlerin can sağlığını hiçe sayarak tedbir almamaları yönünde uyarılar gönderiyor.
Mecliste görev yapan basın emekçileri dip dibe!
Ayrıca günlerdir basın toplantılarını ve açıklamaları takip eden kameramanların ve muhabirlerin de özellikle Mecliste dip dibe çalışmak zorunda bırakılması da hâlihazırda risk grubunda olan basın emekçilerinin virüse karşı daha korumasız kalmasına neden oluyor. Meclis ilk günden bu yana geniş sağlık önlemleri alırken, basın emekçilerinin bu şartlarda çalışıyor olması da tepki topluyor.
Hem gazetecilerin hem de halk sağlığını tehdit eden bu uygulamaları TGS Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, gazeteci ve eski RTÜK üyesi Faruk Bildirici ile konuştuk.
Faruk Bildirici, gazetecilerin kendi önlemlerini de almalarını gerektiğini söyleyerek devletin ve işyerlerinin gazetecilerin sağlığına yönelik herhangi bir önlem alınmadığını belirtti.
Bildirici şunları söyledi:
"Kendimizi tehlikenin kucağına atmaktan gocunmuyoruz"
"Tabi ki işimizin doğası bu. İşimiz gereği tehlikenin kucağına atıyoruz kendimizi bundan da gocunmuyoruz. Ama bu önlem alınmayacağı, alınamayacağı anlamına gelmiyor. Geçtiğimiz gün yapılan basın toplantısında koltuklarda birer aralıklarla oturulduğunu gördük, ancak arkaya baktık ki gazeteciler yine dip dibe çalışıyorlar. Ne yazık ki onlara bu mesafe uygulanmamış. Bu görüntü bize çok şey anlatıyor. Hem devletin hem iş yerlerinin hem de gazetecilerin kendi önlemlerini alması gerekiyor. Bu ülkede bunların hiçbirinin sağlanmadığını görüyoruz.
CNN Türkk'teki olay gerçekten insani değil. Bunu yaşayan gazeteciler için gerçekten onur kırıcı ve aşağılayıcı bir durum.
Sanırım bunları yaşamamızın en büyük nedeni haklarımızı savunamayışımız, haklarımızı savunacak bir meslek örgütünün olmayışı.
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, evimizde kalarak kendimizi bu salgından korumaya çalışırken gazete okuyoruz, televizyonlarda haberleri izliyoruz, bu haberleri gazeteciler hazırlıyor diyerek, salgına karşı gazetecilerin korunması gerektiğini ifade etti.
Durmuş şunları söyledi:
Korona salgınına karşı Türkiye konuşulan sadece 2 kesim var. Birincisi yaşlılar ikincisi sağlıkçılar. Elbette yaptıkları iş nedeniyle sağlıkçılar alkışların en büyüğünü hak ediyorlar ama bir şeyi unutuyoruz. Evimizde kalarak kendimizi bu salgından korumaya çalışırken gazete okuyoruz, televizyonlarda haberleri izliyoruz. Peki bu haberleri kimler hazırlıyor? Bu haberler hazırlanırken gazeteciler salgına karşı kendilerini nasıl koruyorlar? Bu sorular genelde aklımıza gelmiyor. Gazetecilik bir kamu hizmetidir. Halkın doğru bilgilenmesi için çalışan gazetecilerin korunması da hükümetin ve medya patronlarının birinci gündemi olmalıdır. Önceki gün gündem olan CNN Türk'ün muhabir ve kameramanlarını binaya sokmayıp otoparkta bir konteynerinin içine doldurması önlemin nasıl alınmayacağının resmiydi. Sendikamızın da gösterdiği tepkiler üzerine CNN Türk bu kararından vazgeçti ve muhabir ve kameramanlara dönüşümlü izin vererek bu hatasından döndü. TGS örgütlü olduğu işyerlerinin büyük çoğunluğunda evden çalışma yöntemine geçti. Doğru olan yöntem gazetecilerin evden çalışmasıdır. Sorunlu olarak sokağa çıkmak zorunda kalan gazetecilerin de güvenlik önlemlerinin patronlar tarafından alınması gerekiyor. Gelişen teknolojiyi kullanmanın, gazetecilikte dönüşüme geçmenin tamda zamanı. Stüdyoya konukları doldurmak yerine online bağlantı, bilim insanlarıyla online bağlantılar bu süreçte gazetecileri de koruyacaktır.Meclisteki muhabirlerden maske takmamalarının istenmesi en basit tarifle sorumsuzluktur. Gazeteciler maskeleri hem kendi can güvenliği hem de karşısındakilerin can güvenliği için takıyorlar.Bunun örnek gösterilmesi gerekirken bakanlar ve milletvekilleri tarafından çıkarılmak istenmesi kabul edilemez. Bizlerin görevi topluma gerçekleri aktarmaktır gizlemek değil.
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, işyerlerinin gazetecilere sağlıklı çalışma koşulları yaratmakla yükümlü olduğunu hatırlatarak gazetecilerin bu haklarını talep etmeleri gerektiğini söyledi.
Eren şunları söyledi:
"Tabi ki gazetecilik bir kamu görevi ve böyle bir dönemde mesleğimizi icra etmemiz gerekiyor, ancak önlemler alınmadığını biliyoruz. Bu iş yerlerinin sorumluluğunda, gazetecilere sağlıklı koşullar sağlamaklar yükümlüler özellikle reji odalarının küçük odalar olduğunu ve çok sayıda teknik çalışanın bu odalarda çalıştığını biliyoruz. Muhabirler dışarıya çıkıyorlar. Risk altındalar. Eğer iş yerleri bu koşulları sağlamıyorsa gazeteciler bu koşulların sağlanmasını talep etmeliler, hukukçu arkadaşlarımız bu konu üzerine çalışıyorlar talepleri karşılanmadığı durumda ne yapabilirler, hangi hakları doğar.Evden çalışmaya geçen arkadaşlarımız için eğer patron maaş kesintisi yapıyorsa bu kesinlikle kabul edilemez. Ayrıca bu uygulama normal koşullarda devam ettirilmemelidir."