ABD Adalet Bakanlığından 'TRT' kararı
Muhabir: Ali Isıyel
Geçtiğimiz yılın kasım ayında Mevlüt Çavuşoğlu'nun Ukrayna'da dahil olduğu yasadışı lobicilik faaliyetleri ve bunun karşılığında 230 bin euroluk rüşvet aldığı iddiaları üzerine ABD basınında, Türkiye'nin ABD'de yürüttüğü lobicilik faaliyetleri geniş yer bulmuştu. Ortaya çıkan e-posta yazışmalarıyla birlikte, bir anda gündeme düşen lobicilik faaliyetleri Türkiye'nin gündemi içerisinde unutulup gitmiş olsa da ABD'de durum böyle olmadı.
TRT'nin çalışmaları 'politik faaliyet' kabul edildi
ABD Adalet Bakanlığı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun (TRT), ABD'deki çalışmalarının politik faaliyet olduğuna kanaat getirerek bakanlık nazarında lobicilik kaydı yapmasını ve bu lobicilik faaliyetlerini 6 ayda bir raporla kendilerine sunmalarını istedi. TRT bunu kabul etmek zorunda kaldı zira kabul etmediği takdirde ABD'deki faaliyetlerine son verilecekti.
"TRT'yi propaganda makinesi olarak görüyorlar"
CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan, ABD Adalet Bakanlığının bu kararının TRT'yi propaganda makinesi olarak görmesi anlamına geldiğini belirterek, "Kurumun düşürüldüğü hâle bakın" dedi.
TRT'nin yanısıra ABD Adalet Bakanlığının listesinde Çin'in ve Rusya'nın medya kuruluşları da yer aldı.
Daha önce gündeme gelen lobicilik faaliyetleri
ABD'de görülen Reza Zarrab ve Halkbank davalarını yakından takip eden gazeteci Adam Klasfeld, 2014-2018 yılları arasında Türk hükûmetiyle iltisaklı en fazla paranın ödendiği 5 şirketi Adalet Bakanlığının yabancı lobi faaliyetlerine ilişkin veri tabanını inceleyerek ortaya çıkarmıştı. Bu beş şirket ise Amsterdam&Partners, Ballard Partners, Gephardt Group, Greenberg Traurig ve Mercury Public Affairs olarak listelenmişti.
Esra Albayrak'ın Türken Vakfı da kuruluşlar arasında
Beş şirketin dört yıl içerisinde bütçeleri yaklaşık dört katına yükselerek 1,7 milyon dolardan 7,3 milyon dolara çıktı. Bu şirketlerden Gephardt Group, 2016 yılı sonunda Türk hükûmetiyle ilişkisini kesti ancak onun yerini alan lobicilerin Trump ve ona yakın isimlerle bağlantılı olduğu; hem Erdoğan hem de Trump'la bağlantılı Türkiye yanlısı yardım kuruluşlarının bütçelerinin de bu dönemde artış gösterdiği tespit edildi. Bu kuruluşlar arasında ise Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak'ın yönetim kurulunda olduğu Türken Vakfı da bulunuyordu...
ABD Kongre üyeleriyle en sık kontak kuran ülke
Öte yandan, ProPublica isimli şirket yaptığı bir araştırmada, 2009 yılında lobicileri ABD Kongre üyeleriyle en sık kontak kuran ülkenin Türkiye olduğunu tespit etti. Araştırmadan bir yıl önce, ABD Kongresi eski üyesi Richard Gephardt ile ilk sözleşmesini imzalayan Türkiye, o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan ile siyasal islam ve liberal demokrasi arasında köprü olduğu imajını yaratıyordu. Ancak bu köprüleri yakan tarih 17 Aralık 2013 olmuştu. Erdoğan'ın adının karıştığı yolsuzluk operasyonları sonrasında bu operasyonlara Erdoğan'ın verdiği tepki 2013 yılından itibaren ikili arasındaki iyi niyete leke sürdü.
Reza Zarrab'ın avukatlığını yapan eski vali sözleşmeyi devraldı
Gephardt, Türk hükûmetiyle giderek zayıflayan ilişkisini 2016 yılında tamamen kesince, Türkiye'nin lobicilik sözleşmesini Greenberg Traurig devraldı. Yine 2016 yılında, Trump'ın yakın çevresinde olmasıyla tanınan eski vali Rudy Giuliani, İran'a yönelik uygulanan ambargonun delinmesiyle ilgili yargılanan Reza Zarrab'ın avukatlığını yapmıştı.
"Trump'ın Washington'undaki en güçlü lobici"
Türk hükûmeti 2017 senesinde Zarrab'ın yargılanmasına giden bu süreçte; ABD'de yürüttüğü hukuki, diplomatik ve lobicilik faaliyetlerini iyiden iyiye yoğunlaştırdı. Bu esnada, nüfuzlu birtakım Cumhuriyetçilerle bağlantılı iki firmayla sözleşme imzaladı Türk hükûmeti. Bu firmalardan birisi "Trump'ın Washington'u"ndaki en güçlü lobici olarak nitelendirilen Ballard Partners'tı.
Ballad Partners, Türkiye Büyükelçiliğinden 2 milyon dolar ve Halkbank'tan 2 milyon dolar olmak üzere toplamda 4 milyon dolar kazandı ve bunun karşılığında da ABD Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları ile Beyaz Saray'a lobi heyetleri gönderdi.
Washington ile Ankara arasında mekik dokudu
Türk hükûmetinin o dönem sözleşme imzaladığı diğer firma ise Greenberg Trauirig oldu. Bu firma da Zerrab'ın avukatlığını yapan eski vali Rudy Giuliani'nin ortağı olduğu firmaydı. Bu süreçte Guiliani, Erdoğan'ı Halkbank aracılığıyla gerçekleştirilen milyarlarca dolarlık üstü kapalı işlemin talimatını vermekle suçlayan Zerrab'ın bu yöndeki ifadesinin önünü kesecek bir mahkûm takasını sağlamak üzere Washington ile Ankara arasında mekik dokudu.
Gölge dışişleri bakanı
Guiliani, bu faaliyetleri nedeniyle ve Ukrayna'daki artan ünü nedeniyle Trump yönetiminin adeta bir 'gölge dışişleri bakanı' olarak görülmeye başlamış ve bu durum da Demokratları hayli endişelendirmişti. Bu faaliyetler esnasında, yabancı hükûmetler adına lobicilik kurallarının çiğnenip çiğnenmediği sorgulanmaya başlanmış ve nihayet Greenberg Traurig, 2018 yılında Guiliani ile ilişkilerini kesmişti. Gerekçe ise Guiliani'nin Trump için çalışmalarını fazlasıyla yoğunlaştırmasıydı.
Ermeni tasarısına aleyhte oy kullanan tek Demokrat
Şirketin e-posta yazışmalarından Kongre'de bulunan iki partiye de ulaştığı ve son yazışmalarında o dönem 'Türkiye dostu' olarak bilinen ancak sonradan tavrı radikal biçimde değişen Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Partili Ilhan Omar'ın danışmanlarıyla ayrı ayrı iki toplantı görülüyordu. Daha sonra Kongre'ye gelen ve 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak tanıyan yasa tasarısı hakkında lehte oy kullanmayan tek Demokrat Partili Kongre üyesi Ilhan Omar olmuştu.
TRT'nin lobicilik faaliyetlerinin sorgulanması da bütün bu faaliyetlerin devamı niteliğinde olarak görülüyor.