İlk 10’a gireceği söylenen Türkiye nasıl ikinci kümeye düştü?

AKP’nin en büyük iddialarından biri Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaktı. Bu, Türkiye’nin dünyanın yeni süper gücü olduğunun tescili anlamına gelecekti. Ekonomiden aldığımız güçle aleme nizam verecektik. Bölgemizde bizden habersiz kuş uçmayacaktı. 21. Yüzyıl Türk asrı olacak, Osmanlı küllerinden yeniden doğacaktı.

Sonuç: İlk 10’a gireceği söylenen Türkiye ilk 20’den düştü. IMF’nin son “Dünya Ekonomik Görünüm” raporuna göre 23’üncülüğe kadar geriledi.

IMF’nin hesabı (bit.ly/3NhwUZh), Suudi Arabistan, İsviçre ve Tayvan’dan sonra Polonya’nın da Türkiye’yi geçtiğini gösteriyor. Sıralamayı Wikipedia’da da incelemek mümkün: https://en.m.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)

Ekonominin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.3 büyüdüğünü belirterek bu hesaba itiraz edenler olabilir. Yirmi üçüncü değil yirmi birinci olsak ne fark eder? Türkiye üç-beş yıl öncesine kadar ekonomik büyüklük açısından bu ülkelerin hepsinin üzerindeydi.

O yılları hatırlayalım: Kişi başına gelirimiz 12 bin doları geçmiş, enflasyon tek haneye inmişti. Gayrisafi yurtiçi hasıla 1 trilyon dolara gidiyordu ve bırakın Polonya tarafından geçilmeyi, 1.5 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip İspanya’yı geçmek bile mümkün görünüyordu. Zaten dünyanın en büyük on altıncı ekonomisiydik, şunun şurasında ilk 10’a ne kalmıştı?

Aradan geçen 10 yılda peri masalı bir kabusa döndü. Kişi başına gelir 8-9 bin dolara kadar (Mültecileri de katarsak -ki katmak gerekir- 7.500 dolara) düştü, enflasyon yüzde 70’e çıktı. Bir zamanlar 1.15 TL olan dolar 16.4 TL’ye yükseldi.

Türkiye son 10 yılda resmen küme düştü.

Futbolda da böyle bir dönem büyük başarılar gösterdikten sonra düşüşe geçen ve soluğu bir alt kümede alan takımlar vardır. Bir zamanların şampiyonu Bursaspor gibi... “Dört büyüklerin arasına beşinci büyük olarak adını yazdırıyor” denen Bursaspor şimdi ikinci kümede mücadele ediyor. Neden böyle oldu? Yöneticilerin beceriksizliklerinin payı büyük. Borca dayalı hesapsız kitapsız büyümenin de…

Türkiye’nin de başına aynı şey geldi. Borca dayalı, hesapsız kitapsız büyüdük. 2002-2015 arasında Türkiye’ye oluk oluk sıcak para girdi. AKP iktidara geldiğinde Türkiye’nin dış borcu 110 milyar dolardı, bugün 440 milyar dolar…

Türkiye’ye giren yabancı sermaye sayesinde lira dolar karşısında hormonlu biçimde değer kazandı. Öyle ki, bir an geldi, “1 dolar 1 TL olur mu?” diye konuşulmaya başlandı. (Unuttunuz değil mi o günleri?) Dolar 1 TL olmadı ama 1.15 TL oldu.

Türk Lirası hormonlu biçimde değer kazanınca gayrisafi yurtiçi hasıla da dolar bazında hormonlu biçimde büyüdü. Türkiye ekonomisi 1 trilyon dolarlık büyüklüğe böyle geldi, 1.5 trilyon dolarlık İspanya’yı yakalama ihtimali böyle belirdi. AKP seçmeni Osmanlı’nın küllerinden yeniden doğduğunu böyle düşündü.

Türkiye’ye giren 300 milyar dolar nereye gitti? Kimsenin geçmediği köprülere, kimsenin geçmediği otoyollara, kimsenin kullanmadığı havalimanlarına…

O yıllarda Türkiye’nin altında olan Tayvan ve Polonya’ya giren para nereye gitti peki? Tayvan dünyanın en büyük çip fabrikasını kurdu. Şu anda çip üretimi ve teknolojisinde Çin, Amerika ve Güney Kore’nin açık ara farkla önündeler.

Polonya da Avrupa Birliği üyeliği sayesinde gelen parayı köprülere, havalimanlarına değil sanayiye, teknolojiye, bilime, eğitime yatırdı.

Polonya ve Tayvan Türkiye’yi böyle yakaladı, geçti veya geçmenin eşiğine geldi.

Bir zamanlar yılda 20 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı sermaye yatırımı yapılan Türkiye’ye, vatandaşlık almaya gelenlerin getirdiği parayı saymazsak artık dışarıdan döviz gelmiyor.

Bunda elbette küresel ekonomik konjonktürde yaşanan değişimin etkisi var. Ama ondan daha önemlisi, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik açıdan dünyanın en istikrarsız ülkelerinden biri haline gelmesi.

Merkez Bankası başkanın bir buçuk yılda dört kez değiştiği, mahkemelerine kimsenin güvenmediği, iş insanlarının kaderi Cumhurbaşkanı’nın iki dudağına bağlı olduğu, bütün dünyayla kavgalı, risk primi (CDS) 730’a vurmuş bir ülkeye para gelir mi?

Yönetim istifa. Taraftar (Vatandaş) takımına (Ülkene) sahip çık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barış Soydan Arşivi