Erdoğan’a ekonomiyle ilgili gerçekleri söylemiyor olabilirler mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu hafta ekonomiyle ilgili arka arkaya yaptığı açıklamalardaki bazı cümleler, bende bu yazının başlığında anlattığım şüphenin uyanmasına neden oldu. Cumhurbaşkanı önceki gün şöyle dedi mesela: “Eğer yatırımcıysan kamu bankaları başta olmak üzere, şu an faiz yüzde 12'ye indi. Düşük faizle yatırımını yap, ülkenin büyümesine katkı sağla.

Yüzde 12’ye inen kamu bankalarının faizi değil Merkez Bankası’nın politika faizi. Kamu bankalarının kredi faizi daha yüksek. Tamam, özel bankalardan daha düşük faizli kredi veriyorlar ama onu almak için de bin takla atmak gerekiyor. Eski bankacı Erol Taşdelen, kredi almak için gereken şartları şöyle sıralamış:

  1. İhracat taahhüdü yapmayana kredi yok.
  2. İhracat taahhüdünü her ay yerine getirmeyene, yani her ay ihracat yapmayana da kredi yok.
  3. Kredi, krediyi alan firmaya değil, onun alım yapacağı şirkete fatura karşılığı gönderiliyor.
  4. O şirkete de hemen gönderilmiyor. Krediyi kullandıran bankada hesap açması isteniyor. Açmıyor mu? Kredi yine yok.
  5. Kredinin yüzde 25-30'luk kısmı firmanın vadesiz hesabında blokeli tutuluyor.
  6. Kredilerde yüzde 1 peşin komisyon var. Yani kredinin maliyeti, kağıt üzerindeki faiz oranının üzerinde.
  7. Kamu bankalarının düşük faizli kredilerinde maksimum vade fiiliyatta 6 ay.

Bu koşullarda kim kredi kullanır? Taşdelen onu da yazmış: Batmak üzere olan ya da “Nasılsa ödemeyeceğim, ne koparsam kârdır” diye bakan firmalar.

Sadece firma kredilerinde değil bireysel kredilerde de durum aynı. Kamu bankaları konut kredisi faizini birinci el için yüzde 1.20’ye, ikinci el için yüzde 1.29’a indirdi ama bu faizden kredi vermiyorlar. Veya veriyorlarsa çok düşük tutarlarlarda veriyorlar.

Sonuç: Kredi kullanımı ciddi şekilde yavaşlamış durumda. Merkez Bankası’nın verileri bunu net biçimde ortaya koyuyor:

ekran-resmi-2022-09-30-09-10-32.png

Yukarıdaki grafik bize şunu söylüyor: "Kamu bankalarına talimatım var, yatırımcıyı darda bırakmayacaksınız, gerekli desteği vereceksiniz" diyen Cumhurbaşkanı’na rağmen kredilerin musluğu sıkılmış durumda.

Bunun arkasında enflasyonla mücadele için faizi ve maliye politikalarını kullanamayan ekonomi yönetiminin bilinçli politikası olduğu bir sır değil. Para muslukları sıkılıyor çünkü kredilerin artması harcamaları artırıyor. Harcamalar artınca da enflasyon artıyor. Merkez Bankası işte bu nedenle kısa süre önce çelişkili bir karar alarak aynı anda hem ticari kredilere faiz tavanı hem çok kredi veren bankalara parasal yaptırım getirdi. Kamu bankaları bu nedenle kredileri yokuşa sürüyor.

Oysa Cumhurbaşkanı önceki gün televizyon yayınında şöyle dedi: “Bir defa ben enflasyondan önce faize bakıyorum.” Cumhurbaşkanı enflasyondan önce faize bakıyor olabilir ama görüldüğü gibi ekonomi yönetimi faizden önce enflasyona bakıyor.

Ekonomi yönetiminin Cumhurbaşkanı’na gerçekleri tüm boyutlarıyla söylemediği şüphemi Erdoğan’ın dün Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun toplantısında söylediği “Biz geldiğimizde yüzde 40 faiz oranıyla finansmana erişen esnafımız, enflasyona rağmen yüzde 9.5 seviyesinde oranla buna ulaşabiliyor” sözü iyice güçlendirdi. O faiz belki var ama onu alabilen esnaf yok.

Ekonomi yönetimi Cumhurbaşkanı’na “Efendim, buyurduğunuz gibi kredi faizlerini indiriyoruz… Efendim, arzu ettiğiniz gibi kredi başvurusu yapan hiçbir yatırımcıyı, esnafı darda bırakmıyoruz” deyip yanından ayrıldıktan sonra bildiğini okuyor olabilir mi? Veriler buna işaret ediyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barış Soydan Arşivi