Enflasyon raporu: “Şarkta yalan ayıp değildir”

“Şarkta yalan ayıp değildir”. Bu söz, Atatürk döneminin ünlü gazetecisi Falih Rıfkı Atay’a ait. Atay, 1. Dünya Savaşı döneminde İttihat ve Terakki liderlerinden Cemal Paşa’yla gittiği Suriye’deki izlenimlerini anlattığı Zeytindağı adlı kitabında böyle der. Bu coğrafyaya dair temel bir gerçeği damardan yakaladığı için herhalde, bu cümle zaman içinde bir atasözüne dönüştü.

Dün Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun “Enflasyon raporu” sunumunu dinlerken Atay’ın bu sözünü hatırladım. Kavcıoğlu’nu tenzih ederim, o da önündeki raporu okuyordu sonuçta. Ama şu anda yüzde 35’in üzerinde olan, önümüzdeki aylarda yüzde 50’yi de aşması beklenen enflasyonun sene sonunda yüzde 23’e, gelecek yıl yüzde 8.2’ye gerileyeceğini öngörmek nedir Allah aşkına?
İşin tuhaf yanı, Merkez Bankası’nın bizzat kendisinin de enflasyonun bahar aylarında yüzde 50’yi geçeceğini öngörüyor olması. Dün açıklanan enflasyon raporundaki grafiğe bakalım:

3.jpg

Yakında yüzde 50’yi geçecek enflasyonun yıl sonunda yüzde 23’e inmesi için kalan aylarda eksi çıkması gerek. Böyle bir şey mümkün mü?

Bir an için baskıyla, soruşturmalarla yurtiçindeki fiyatların zapturapt altına alındığını varsayalım. Dünya piyasalarında varili 90 doları geçen, 100 doları da geçmesi beklenen petrol, gemi azıya alan enerji fiyatları ne olacak?

Merkez Bankası’nın eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara yukarıdaki grafik için dün, “TCMB'nin enflasyon tahmini şapkaya benziyor. Yıl ortasında yüzde 50'ye çıkan enflasyonu seneye yüzde 8.2'ye indiren tahmine hakikaten şapka çıkarmak lazım” diyordu. Daha ilk bakışta absürtlüğü görülüveren tahminler Merkez Bankası’nın raporunda ne arıyor peki?

Bunun arkasında siyasi iktidarın enflasyon vaatleriyle çelişmeme çabası var, bana kalırsa.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyonun 2022 sonunda yüzde 30’un altına, seçimlerin yapılacağı 2023’ün Haziran ayında ise tek haneye ineceğini söylemişken Merkez Bankası’nın tersini öngörmesi mümkün mü?

Üstelik sayın Bakan, Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığını daha geçenlerde açık açık söyledi. Bağımsız olmadığı ilan edilmiş bir kurumun iktisatçıları, “amirlerinin” dikine gidecek değiller ya…

Zaten Merkez Bankası’ndan gelen bilgiler de, dün açıklanan enflasyon raporunun Hazine ve Maliye Bakanlığı ile “eşgüdüm” içinde hazırlandığı yönünde.

Falih Rıfkı Atay’ın hayatın her alanına yayıldığını gözlemlediği yalanların arkasında da buna benzer hiyerarşik toplumsal ilişkiler vardı, bana kalırsa:

Güçlülerin gazabını çekmektense yalan söylemek yeğdir, anlayışı…

Evet, yalan bu coğrafyada her zaman yaygındı ama yalana bu kadar çok başvuran bir siyasi iktidarı da şahsen ben hatırlamıyorum.

50 yılı aşkın süredir bu ülkede yaşıyor, 30-35 yıldır Türkiye siyasetini izliyorum. Bugünkünden zalim dönemler gördüm, 12 Eylül darbe günleri mesela. Ama yalan bir siyaset etme biçimi olmamıştı…

Düne geri dönelim. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, doların 18.4 TL’den 11 TL’nin altına düştüğü 20 Aralık gecesi tek kuruş bile döviz satılmadığını söyledi. Halbuki Merkez Bankası’nın bilançosunu inceleyen birçok ekonomist ve yatırım kuruluşu, döviz rezervlerinde 20 ve 21 Aralık günlerinde yaklaşık 7 milyar dolar, o hafta genelinde ise 9 milyar dolarlık erime tespit etmişti. Bu kadar döviz nereye gitti?

Kavcıoğlu dün “20 Aralık’ta Merkez Bankası tek kuruş satmamıştır” dedi, “20 Aralık’ta tek kuruş bile satılmamıştır” demedi.

Nüans önemli, çünkü 20 Aralık haftasında döviz satışlarının Merkez Bankası değil kamu bankaları tarafından yapıldığı pek çok kaynak tarafından zaten dile getirilmişti…

Falih Rıfkı Atay bazı şeylerin hiç değişmediğini görse ne derdi acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barış Soydan Arşivi