Barış Soydan
Altın, Euro ve petrol aynı gün neden çöktü?
Dün dünya ekonomisinde çok ilginç gelişmeler yaşandı. Rusya-Ukrayna savaşının ilk günlerinde varil fiyatı 130 doların üzerine çıkan petrol yüzde 10’a yakın değer kaybederek 102 dolara gerilerken, ons altının fiyatı 1800 dolardaki psikolojik direnci kırarak 1760 dolarlara düştü.
Bu arada Avrupa Birliği’nin parası Euro, dolar karşısında son 20 yılın en düşük seviyesine, Japon parası Yen ise son 24 yılın en düşüğüne geriledi.
Bunların hepsinin aynı gün içinde olması başlı başına ilginç. Neler oluyor? Neler olduğunu anlamak için düşüşlerin arkasındaki nedenlere bakalım.
Aslında hepsinin arkasında aynı iki neden var. Birincisi, FED’in (Amerikan Merkez Bankası) yüksek oranlı faiz artırımları. İkincisi, yaklaşmakta olan ekonomik durgunluk veya teknik tabiriyle resesyon.
Ekonominin iki çeyrek, yani iki üç ay üst üste daralmasına resesyon adı veriliyor. Resesyonlar bazen kısa sürüyor, bazen bitmesi yıllar alıyor.
Ekonomik daralma, talebin de daralması demek. Resesyon Amerika ve Avrupa’yı vurduğunda enerji tüketimi azalacak. Daha az petrol ithal edecekler. Talebi azalan bir malın fiyatı düşeceğine göre…
İşte dün bu beklentiyle petrol fiyatı dünya piyasalarında sert şekilde geriledi. “İyi ama petrol talebinde henüz bir gerileme yok, piyasalar neden kendi kendine gelin güvey oluyor?” diye sorulabilir. Evet ama piyasaların işleyişi de böyle: Beklentiyi satın alıyorlar.
Euro’daki düşüşün arkasında da resesyon korkusu var. Avrupa ekonomileri Rusya-Ukrayna savaşından Amerika’ya göre çok daha fazla etkilendi. Her şeyden önce Avrupa doğalgazda Rusya’ya göbekten bağımlı. Savaş doğalgaz fiyatının Avrupa’da görülmemiş seviyelere çıkmasına neden oldu. Gaz fiyatı daha sonra biraz gerilemişti ama bu hafta başı savaştan hemen sonra gördüğü seviyeye geri döndü. Euro’da yaşanan son düşüşün sebeplerinden biri bu.
Euro’daki düşüşün tek sebebi ekonomik daralma beklentisi değil. Bu arada Avrupa’da enflasyon da 40 yıldır görülmemiş seviyelere çıktı: Yüzde 8.6. Avrupa Merkez Bankası’nın enflasyonu bastırması için politika faizini sert bir şekilde artırması gerekiyor ama ekonomik daralmanın şiddetini daha da artıracağı için bunu yapamıyor.
Avrupa Merkez Bankası bu ay uzun bir aradan sonra politika faizini 25 baz puan artıracak. Amerikan Merkez Bankası (FED) ise çok daha yüksek oranlı artırımlar yapıyor. Mart’ta faizi 25 baz puan artırmıştı, Nisan’da 50 baz puanlık artırım yaptı, geçen ay artırım oranını 75 baz puana çıkardı. Bu ay 75 baz puanlık bir artırım daha yapacak. Eylül ayında belki bir 75 baz puan daha...
Sebep? Aynı, enflasyon… Amerika’da da enflasyon yüzde 8.6’ya çıktı. FED enflasyonun üzerine çok sert giderken Avrupa Merkez Bankası (Durgunluğu daha da derinleştireceği endişesiyle) ürkek davranıyor. Bu nedenle dolar, Euro karşısında değer kazanıyor. İki merkez bankasının politikaları arasındaki farklılık sürdükçe daha da değer kazanacak…
Peki altın neden düşüyor? Çünkü FED’in yüksek oranlı faiz artırımları yatırımcılar ve tasarruf sahiplerinin borsa, kripto para gibi varlıklardan çıkıp dolara yönelmesine neden oluyor.
Ons altın Rusya-Ukrayna savaşının ilk günlerinde tarihi zirvesi olan 2070 doları görmüştü. Çünkü malum, altın savaş, salgın gibi kriz dönemlerinde güvenli liman işlevi görür. Tasarruf sahipleri riskli varlıklardan çıkıp altın ve dolara yönelir.
Fakat doların altına göre bir avantajı var, faiz veriyor. Amerikan devlet tahvillerinin faizinde son aylarda görülen sert yükseliş doların altından rol çalmasına neden oluyor…
Pandemi sonrasında hızlı açılmayla yeniden ortaya çıkan enflasyon görüldüğü gibi dünyada bütün dengeleri değiştirdi.
Türkiye hariç. Bütün dünya enflasyon karşısında politika faizini az veya çok artırırken biz indirmeyi tercih ettik. Sonuç meydanda.