'Terörün Dostu Savaş, Düşmanı Sanattır'

'Terörün Dostu Savaş, Düşmanı Sanattır'
Ogün Sanlısoy, birçok sanatçının aksine terör olaylarından sonra konserlerini iptal etmemesinin nedenini böyle açıkladı.Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Ogün Sanlısoy, birçok sanatçının aksine terör olaylarından...

Ogün Sanlısoy, birçok sanatçının aksine terör olaylarından sonra konserlerini iptal etmemesinin nedenini böyle açıkladı.

Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Ogün Sanlısoy, birçok sanatçının aksine terör olaylarından sonra konserlerini iptal etmedi. Gelen tepkilere sessiz kalmamayı tercih eden Sanlısoy konserlerini iptal etmemesinin nedenini facebook sayfasında yayınladığı yazıyla anlattı.

İşte o yazı:

Merhaba sevgili dostlar

Konser haberiyle ilgili yorumları dikkatle okudum…Özellikle konserin iptal edilmesi ve bunun duyarsızlık olduğunu söyleyenlerle düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Terörün dostu savaş, düşmanı sanattır.

Terör eylemlerinde önemli olan; sesini duyurmak için yapılan eylemin kendisinden çok, insanlar ve toplum üzerinde yaratacağı etkinin büyüklüğüdür.

Özde amacı; can almak, can yakmak, korku, endişe, kaygı, güvensizlik hissi yaratmak…Nefret, üzüntü, kızgınlık ve öfke haliyle toplumun dengelerini bozmaktır…Hayatı normal akışından çıkartıp, moralleri bozuk, birbirine ve geleceğine güveni sarsılan insanlar oluşturmak, birbirinden ayrıştırmaktır.

Müziğin (ve sanatın) amacı ise sadece “eğlence” değildir…

Müzik ruhsaldır…ruh halinin en kestirme ve doğal dışa vurumudur. Birleştiricidir, aynı duygu ve hissiyatı paylaşan insanları biraraya getirir. Güven hissini arttırır, yalnız olmadığın hissini güçlendirir, dinlendirir, rahatlatır.

Yavrusunu kaybeden ana-babanın ağıtıdır, sevdiğini yitirenin türküsüdür. Gururla söylediğin marştır…Aşktır, isyandır,coşkudur, haykırıştır…

Son üç ayda sayısız konser iptal ettik ya da erteledik… Zira içinde bulunduğumuz duruma ve kayıplarımıza olan üzüntümüzden, ne çalacak moral kaldı, ne sahneye çıkmaya gücümüz.

İşte tam da “terör” tarafından istenen ruh halidir bu…Konserler iptal edilsin…sinema, tiyatro, internet cafeler, eğlence ve alış veriş merkezleri kapansın. Spor karşılaşmaları yapılmasın. Market, bakkal, kasap, pazar yerleri açılmasın. Radyolar, televizyonlar yayınlarına ara versin. Çocuklarımızı parklara götürmeyelim. Düğünlerimizi, doğum günlerimizi, evlilik yıldönümlerimizi, parti kongrelerimizi, dernek veya klüp toplantılarımızı erteleyelim. Mahalle kahvelerine, üniversite kantinlerine, kafeteryalara gitmeyelim. Ev ,komşu gezmesi bile yapmayalım. Arkadaş, dost, aile ziyaretinde bulunmayalım. Bayramlarımızı kutlamayalım. Kapımızı kilitleyip evde kalan neyimiz varsa onla idare edip oturalım. Çalışmayalım, çalışamayalım, işimize bakmayalım…üzülelim, ürkelim, korkalım, tırsalım, yas tutalım, susalım.

Terör bunu ister, terörden beslenen tam da bunu ister…

Tabutu Türk bayrağına sarılı olarak son yolculuğuna uğurlanmış, asker bir babanın evladıyım ben…

90’lı yıllarda şehit olmuş arkadaşlarım var gencecik toprağa giren.

Asker ailesinin nasıl olduğunu da biliyorum, şehit annesinin nasıl olduğunu da

Yaslı olmanın ne olduğunu da, gözü yaşlı olmanın ne olduğunu da…

Bu memlekette savaş yüzünden, terör yüzünden kaybettiğimiz her şehit için, her çocuk için, her masum insan için üzülürüm ve etkilenirim ben, ırkına, kökenine, cinsiyetine, dinine bakmadan…hatta belki daha fazla senden.

Sen ne istiyorsun şimdi benden…”konserleri iptal et.”

Hem de müziğe, sanata en çok ihtiyacımız olan bu zamanlarda.

Birbirimize sarılıp dertleşmeye, kenetlenmeye, barışmaya, acılarımızı paylaşıp dağıtmaya, huzura, kardeşliğe, dostluğa, ayrışmaya değil birleşmeye en ihtiyacımız olan zamanda…birbirimize moral verip, sakinleştirmeye, teselli edip avutmaya, şiddete, vandalizme değil güzelliğe, sağ duyuya davet etmemiz gereken tam bu zamanda.

Bu sayfada; beni, şarkılarımı, sözlerimi bilen, beni anlayan, dinleyen az da olsa sevenim var diye düşünürdüm hep… “Saydım” şarkısı dışında (ki onu da askerdeyken yazmışımdır) diğer şarkıları hiç dinlememiş, yıllardır nelerden bahsettiğimi anlayamamış, bir konserimi bile izlememiş konserlerimizin nasıl olduğunu bilmeyen birilerini görmek de bir o kadar üzdü beni.

Müzik benim işim, müzik benim aşkım, müzik benim kendimi, hayatın bende bıraktığı izleri ifade biçimim…Üzüntüm de var içinde umudum da, kırgınlığım da var içinde, kızgınlığım da…

Hadi sen yapma işini bugün…Sen bugün kapattın mı dükkanının kepengini? “Patron ben gelmiyorum bu hafta işe “ dedin mi? Yanında çalışanlara “Üç gün çalışmıyorsunuz , paydos” dedin mi?

Çocuğunun doğum gününü iptal ettin mi iki gün önceki? Düğününü erteleyebildin mi geçen haftaki, ertelemeyene kızabildin mi? Haftasonu maçı olan taraftarı olduğun takıma “maçı iptal edin” dedin mi? Arkadaşlarınla buluşup beraber maç izleme programınızdan vazgeçtin mi? Kapattın mı radyonu, bıraktın mı izlemeyi sevdiğin diziyi?

Bugüne gelmemize sebep olan asıl sorumluları düşündün mü? hesap sordun mu, sorabildin mi?

Sanatçıya, müzisyene gelince “çalmayın!, söylemeyin!”

Ben çok düşündüm…çok irdeledim…çalmaya karar verdim, konserlere devam etmeye karar verdim. Daha çok çalmaya, daha çok çalışıp daha iyi çalmaya, daha çok yol kat edip, daha çok yerde, daha çok kişiye çalmaya karar verdim.

Daha çok yazmaya, daha çok şarkı yapmaya…

Dünü, bugünü ve yarını, ne olduysa ne gördüysem anlatmaya, kaydetmeye devam etmeye karar verdim.

Susmayıp, söylemeye karar verdim…Söylemenin değil, suskunluğun, sessizliğin duyarsızlık olduğuna karar verdim tekrardan. Korkmadan.

Babamı ve kardeşimi toprağa verdikten kısa bir süre sonra sahneye çıktığım günden sonra belki de en zor sahnelerimden olacaktır önümüzdeki konserler. Gelen bir kişi de olsa bin kiş de olsa…

Sen ister gel, ister gelme!

Birlik beraberlik ve huzur içinde yaşayalım diye hayatını kaybeden gencecik şehitleri çok düşünüyorsak, üzülüyorsak ve memleketi de gerçekten seviyorsak eğer…sorumluluğundan kaçmayı bırak…sen kendi işini en iyi şekilde nasıl yaparsın da kendine ve millete faydalı olursun ona kafayı tak.

Durması gereken konserler, müzik, sanat değil…Kan, gözyaşı, acılar ve silahlardır

Bu durumlara gelmemize sebep olan tüm faktörler ve aktörlerdir.

Bunlara demokratik yollardan “Durun, durdurun ” demek de şarttır ve haktır.

“Dursun artık” diyeceksek buna diyelim hep beraber lütfen.

Sevgi, saygı, barış

Ogün Sanlısoy