Sanatı Öğretenlerin Eserleri Bu Sergide

Sanatı Öğretenlerin Eserleri Bu Sergide
9 Nisan’a kadar sürecek sergide hem sanatçı yetiştiren hem de sanatçı kimliğiyle öne çıkan eğitimcilerin eserleri sergilenecekİstanbul İş Sanat Kibele Galerisi, “Sanat Üretenler - Sanat Öğretenler” başlıklı bir sergiye...

9 Nisan’a kadar sürecek sergide hem sanatçı yetiştiren hem de sanatçı kimliğiyle öne çıkan eğitimcilerin eserleri sergilenecek

İstanbul İş Sanat Kibele Galerisi, “Sanat Üretenler - Sanat Öğretenler” başlıklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 9 Nisan’a kadar sürecek sergide hem sanatçı yetiştiren hem de sanatçı kimliğiyle öne çıkan eğitimcilerin eserleri sergilenecek.

İŞ Sanat Kibele Galerisi, Cumhuriyet döneminde kurulan sanat eğitimi kurumlarında hocalık yapan, ve sanatçı kimlikleriyle de ön plana çıkan eğitimci-sanatçıları bir seçkide buluşturan iki bölümlük projenin ilk sergisine ev sahipliği yapıyor. Ülkemizde 1932 - 1990 yılları arasında kurulan güzel sanatlar ve sanat eğitimi enstitülerinin fakülte ve akademilerinden mezun olan, bu kurumlarda görev yapmış ressam-eğitimci kuşakları kapsayan “Sanat Üretenler - Sanat Öğretenler” sergi dizisi, 2010 yılında gerçekleştirilen “Hoca Ressamlar - Ressam Hocalar” sergisinin devamı niteliğinde. Türkiye sanat tarihi içerisinden bir kesit sunacak olan dizinin ilk sergisi, bu eğitim ve üretim sürecinin ilk 50 yılını ele alıyor.

İş Bankası Koleksiyonu’nun yanı sıra Hacettepe ve Anadolu üniversitelerinin müze koleksiyonları ile desteklenen ve küratörlüğünü Deniz Erbaş’ın üstlendiği sergide, 69 sanatçının pentür ve özgün baskı türünde eserleri yer alıyor. Eserlerin temalarını ise, yerel ve toplumsal konular, Anadolu izlenimleri, köy ve kent insanının yaşamından kesitler, toplumsal çelişkiler, sınıfsal ve kültürel farklılıklar, siyasi mücadeleler, çarpık kentleşme, çevre sorunları, farklı kimlikler oluşturuyor. Sanat üretimi alanındaki hafızanın oluşturulmasına katkı sağlayacak olan sergi 9 Nisan’a kadar sürecek.

"HER HOCAMIZDAN BİR ESER"

Küratör Deniz Erbaş

“İki bölümden oluşan bir seçki. Sergide tarihsel bir yaklaşım oluşturuldu. Bu ilk sergide, 1930’lardan 70’lere gelen bir süreç. farklı eğitim kurumlarında hocalık yapmış, bunun yanı sıra kendi sanat üretimleriyle de var olmuş hoca sanatçılarımız bir araya getiriliyor. Bunların bir kısmı maalesef hayatta değiller. Sergide her hocamızdan bir eser yer alıyor. Bu sergiye değişik bir sanat tarihi okuması diyebiliriz aslında. Sanat eğitimi sanatın ayrılmaz bir parçası.”

"ÇATIŞMANIN BULUŞTUĞU SERGİ"

Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar

“Aslında sanat eğitimciliği ile sanatçılık arasındaki çatışmanın sergisi bu bence. Her sanat eğitimcisi sanat tarihinden, estetikten, sanat teorisinden ve kendi pratiğinden biriktirdiklerini öğrencilerine aktarmaya çalışır. Dolayısı ile bu çok yüklü bir birikimi gerektirir. Ama sanatçı olmak bu birikimlerin dışında kendinizle hesaplaşarak daha önce olanların ötesine geçmeye çalışmakla ilgili olan bir şeydir. Çünkü sanatçılık daha önceki yapılanları reddederek, daha önce yapılanların üzerine bir şey koymaya çalışarak bir şeyler yapmayı gerekli kılar. Ama öğretmek var olan deneyleri, oluşmuş teoriyi, birikimi aktarmayı gerektirir. Bu sergide yer alan sanatçılar aynı zamanda bu işin öğreticiliğini yapan kişiler. Tek tek işlere baktığımız zaman sanatçı olmakla ilgili bir misyonu, duyarlılığı ya da üretimi ısrarla sürdürmüş bir grup eğitimci var. Hocalarımın bana öğretmeye, aktarmaya çalıştığı şeylerle onların yaptıkları ve benim onlardan öğrendiklerimle yaptıklarım kronolojik bir sırayla kolayca açıklanabilecek şeyler değil. Bu nedenle bence sanatçı yaratıcılığıyla sanatçı eğitimciliğinin olmazsa olmaz birlikteliğinin ama aynı zamanda çatışmasının da buluştuğu bir sergi bu.”

"SERGİDE ÖĞRENCİMİN ESERİ DE VAR"

Prof. Dr. Mehmet Özer

“Bu sergi çok önemli. Türkiye’de sanat eğitimi yapan okulların bütün sanatçı hocalarının olması çok güzel bir şey. Sergide eserim 1985’te yaptığım 31 yıllık bir resim. Herkesin eski resimlerini topladılar nostaljik olsun diye. Bu sergide öğrencim de var. Öğrenci hocalar da var. Yenilerin tavırları daha atak ve teknolojiyi de takip ettikleri için çok daha farklı bir ifade dilleri var. Bizim bir ayağımız geleneksel olduğu için eski tavrı sürdürürken yeniyi de organize etmeye çalışıyoruz.”