'Hepimizin Ucubelere İhtiyacı Var'

'Hepimizin Ucubelere İhtiyacı Var'
Necati Özkan: Marilyn Manson'ı Cannes'da dinleyince hepimizin ne kadar da 'ucubelere' ihtiyacı olduğunu anladım.Ön yargılarımız bazen tüm bakış açımızı bozabiliyor. Önyargılarımız yüzünden bazen gerçeği olduğu gibi göremiyebiliyoruz....

Necati Özkan: Marilyn Manson'ı Cannes'da dinleyince hepimizin ne kadar da 'ucubelere' ihtiyacı olduğunu anladım.

Ön yargılarımız bazen tüm bakış açımızı bozabiliyor. Önyargılarımız yüzünden bazen gerçeği olduğu gibi göremiyebiliyoruz. Hatta önyargılarımız bazen gerçeği merak etmemizi bile engelleyebiliyor. Bu hafta Cannes Lions Yaratıcılık Festivali’nde önyargılarım konusunda unutamayacağım bir ders aldım. Açıkçası, önyargılarımdan utandım.

Hem kişiliğini, hem müziğini ve hem de kendisiyle ilgili herşeyi görmezden geldiğim; çağımızın en tartışmalı, en ucube, belki de en ürkütücü ve aynı zamanda en kutuplaştırıcı sanatçılarından biri, kendisiyle ilgili hemen her şeye ne kadar yanlış baktığımla ilgili bana iyi bir ders verdi.

Endüstriyel metal, endüstriyel rock, alternative metal, shock rock denince akla ilk gelen isimlerden birini kastediyorum: Aynı zamanda besteci, oyuncu, ressam ve müzik muhabiri sıfatlarını da taşıyan Amerikalı sanatçı Marilyn Manson, Cannes Lions Yaratıcılık Festivali kapsamında yaptığı söyleşide reklam, medya ve teknoloji dünyasının elitlerine görüşlerini "Amerika’nın benim gibilere ihtiyacı var." diyerek özetledi.

Marilyn Manson, Cannes Lions 2015 kapsamında gerçekleştirilen Müzik Semineri’nde Grey’den Tor Myhren’in sorularını cevapladı. Uzun kariyer yaşamında zirvede tutunmasının kendi özüne sadık kalması sayesinde mümkün olduğunu söyledi

“Yaşam boyu başarı ödülü” dahil çok sayıda ödülü olan Marilyn Manson, siyah bir takım elbisenin içine giydiği siyah gömlek ve siyah kravatla sahneye çıktı. Minimal düzeyde yaptığı makyajını siyah gözlüğüyle neredeyse gizlemeye çalışıyordu. Sahnedeki bilinen enerjisi gitmiş, yerine sanki bir markanın pazarlama müdürünün kontrollü profili gelmişti. Sakin, yalın ama iddialı bir tonla konuşuyordu. Her iki elinin parmakları baş parmağına kadar yüzüklerle doluydu lakin, sol elindeki taze yaraların ve çiziklerin izleri uzaktan bile fark edilebiliyordu.

Ardarda bir sürü esprili, alaycı öykü ve eğlenceli anekdotlar paylaştı. Babasının kendisine yaptığı nasihatlarla başladı konuşmasına: “Babam Vietnam’da keskin nişancı olarak görev yapmıştı. Çok küçük yaştayken bana da keskin nişancı eğitimi verdi. Birgün bana dedi ki “Oğlum sana üç nasihatim olacak: 1. Eğer bir kadınla beraber olacaksan ona önce limon suyu fışkırt… Eğer kadın çığlık atıyorsa bil ki hastadır; onunla sakın seks yapma! 2. Eğer yüzüne limon fışkıttığın halde çığlık atmıyorsa o kadınla seks yapabilirsin. 3. Bir gün herhangi bir işe girecek olursan, ilk gün birini işten çıkart ki, herkes senden korksun!”

Manson’un salonu çoğu kez gülmekten kıran ama çokça da düşündüren söyleşisinden aldığım bazı notlar şöyle:

- Sanatçı olarak zirveye ulaşmak ve zirvede kalmakla ilgili konuşurken “Bu meslekte uzun süren bir kariyer çok kolay değil; çünkü ne kendi karikatürüne dönüşmek istiyorsun , ne de klişe olmak istiyorsun… Bu işte kaldığın her gün bazı meseleleri tekrar tekrar sorguluyorsun: Showların, konserlerin hala heyecanlı kalabalıkları çekebiliyor mu? Ya çekmezse diye düşünüp tedbir alıyorsun”

- Sürdürülebilir başarıya sahip bir sanatçı olmak ile ilgili yorum yaparken “İnsanlar size inanmalı. İnsanları kandırmak kolaydır. Sahte şeyler yaratmak çok kolaydır. Ama tümden sahte şeyi satamazsınız. Ben adımdaki iki sahte kelimeden bir çekim alanı yarattım, ama, onu tam bir gerçeğe dönüştürdüm. (Bu arada adını ünlü sanatçı Marilyn Monroe’nun ilk adı ve seri katil Charles Manson’ın soyadını aldığını yeni öğreniyorum… Cehaletime bakar mısınız?)

- Gerçeklikle sahtelikten ne anladığı sorulduğunda “24 yıldır zirvedeyim çünkü sahne adım sahte olsa bile, ben tümden gerçeğim. Sahnedeki ile sahne dışındaki halim arasındaki tek fark, sahneden inince tanıdığım insanlarla konuşuyorum, sahnedeyken ise daha önce hiç karşılaşmadığım insanlarla”

- Yaptığı işi diğer iş kollarıyla karşılaştırması istendiğinde: “Seyirciden sahnede olsun, sosyal medyada olsun herhangi türden bir tepki gördüğünde anlıyorsun ki, yaptığın iş ne bir tiyatro sanatçısının işine benziyor, ne bir yazarın işine, ne de bir reklamcınınkine… Yaptığın iş başka işlerle kolay kolay kıyaslanamaz ve neredeyse tamamiyle törensel bir iş… Bu iş tamamiyle bir ritüel!…” dedi ve ardından ekledi: “Ben ünlü olmaktan hiç hoşlanmadım.”

- İmajı ile müziği arasında nasıl bir bağ olduğu sorulduğunda “Müziğe başladığımda bana “İmajının müziğini gölgelemesinden korkuyor musun?” şeklinde bir soru sormuşlardı. Daha o tarihte “Hayır, ben müziğimin imajımı gölgelemesinden korkarım” diye cevaplamıştım. Şimdi de aynı noktadayım.”

- Müziğe başladığı gün ile bugün arasında ünlü olma konusunda nelerin değiştiğini anlatırken “Online dünyada bir avatara veya personaya sahip olmak ile gerçek bir kişiliğe sahip olmak aynı şey değil… Online dünya pek çok şeyi kolaylaştırıyor belki… Herkes ünlü olabilir, herkes müzik yapabilir, herkes tepeye çıkabilir, tamam… Ama online dünyada ünlü olmak ne kadar hızlıysa, unutulmak ta o kadar hızlı…”

- Markalara tavsiyesi sorulduğunda “Kendiniz olun, dürüst olun ve sabredin!” diye tavsiyede bulundu.

"1999'DAKİ COLUMBINE LİSESİ KATLİAMI KARİYERİMİ MAHVETTİ"

1999 yılında Amerikan tarihine Columbine Katliamı diye geçen ve 13 kişiyi katleden iki genç katilin Marilyn Manson makyajı yapmış olmaları ve Manson T-şhirtleri giymiş olmaları nedeniyle başlangıçta Manson’ın müziğinden etkilendikleri düşünülmüştü. Ne yalan söyleyeyim, ben de o tarihlerde Manson ile ilgili önyargılarımda ne kadar da haklı olduğumu düşünmüştüm.

Maryln Manson, sorulan bir soru üzerine Cannes'daki konuşmasında bu konuya da değindi:

“Columbine Katliamı, eşi benzeri görülmemiş bir olaydı ve tüm kariyerime mal oldu. Ülkedeki casinolar, sahneler, müzikholler çok uzun süre beni suçlu gördüler ve showlarıma yer vermeyi reddettiler. Oysa ne ben yanlış bir şey yapmıştım, ne de katiller gerçekten benim fanlarımdı… Zamanla masum olduğum anlaşıldı. Ama o tarihte olanlar kötüydü... Olaydan sonra medyada ve toplumda bana karşı ağır bir linç kampanyası başladı… Ben tedbir olarak uzunca bir süre basınla konuşmaktan ve söyleşi vermekten vazgeçtim… Çünkü o sırada tam da istedikleri şey buydu. Daha sonra Michael Moore bu konuda bir film (Benim Cici Silahım) yapmaya karar verince sadece ona konuştum” dedi.

Manson, Columbine Katliamı’yla ilgili durumunu şu sözlerle tarif etti: “Bazen istemesen de hayat boyu mücadele ettiğin, her şeyinle karşı olduğun şeye dönüşebilirsin. Pop kültüre karşı savaşırsın, ama sonunda pop kültürün bir parçasına dönüşürsün… Şiddete karşı olursun ama şiddetin yararlandığı bir malzeme olursun. Oysa yıllardır kendi müziğimi en acımasızca eleştiren bendim!”

Evan Rachel Wood ve Marilyn Manson

Manson özel hayatı ile ilgili soruları da cevapladı: True Blood’ın 19 yaşındaki aktisti Evan Rachel Wood ile ilişkisini tek kelimeyle “Hataydı” diye tanımladı.

Dita Von Teese ile evliliğini “Her ne kadar sonunda evliliğim başarısızlığa uğramış olsa da, Dita ile ilişkim başarabildiğim en uzun ilişkiydi; Johnny Depp ile olan ilişkimden bile uzun…” diye özetleyince salon kahkahalara boğuldu.

Dita Von Teese ve Marilyn Manson

Söyleşi bittiğinde oturduğum koltukta kalakaldım. Aslında salondaki pek çok kişinin benden farklı olmadığını da gördüm. Marilyn Manson’ı makyajına, kıyafetlerine, yaşam tarzına ve ucube görüntülerine bakarak yıllarca küçümsemiştim. Oysa ki, sıradışı insanları anlamak, onların toplumla veya kendileriyle olan kavgasından beslenmek için gözümü, kulağımı, kalbimi onlara çevirebilirdim. Bu da bana kapak olsun!

Radikal/Necati ÖZKAN