Don Kişot'un Yazarı Türkiye'de Hangi Cami İnşaatında Çalıştı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., büyük Türk denizcisi Kılıç Ali Paşa tarafından İstanbul Tophane’de yaptırılan ve inşasında Don Kişot’un yazarı Cervantes’in amelelik yaptığı 435 yıllık Kılıç Ali Paşa Camii’nin belgeselini yayınlandı.
Belgeselde yer alan bilgiye göre Büyük Türk denizcisi Kılıç Ali Paşa, namını sürdürmek için bir cami yaptırmak istedi. Sultan III. Murad’ın huzuruna çıkıp arzusunu bildirdi. Padişah latife olsun diye, “Sen deryalar serdarısın. Var git camini deryaya kur!” deyince Kılıç Ali Paşa bir ilki gerçekleştirerek Salıpazarı’ndan Perşembepazarı’na doğru giderken Tophane iskelesinde güzel ve ihtişamlı bir cami yaptırdı. Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’nın adını taşıyan cami, mimari güzelliği kadar, efsaneleriyle de kültür tarihine mal olmuş bir eser. Mimar Sinan, üç kaptan-ı deryaya aynı sahil boyunca üç güzel cami yapmıştı. Diğerleri Kasımpaşa’da Piyale Paşa ve Beşiktaş’ta Sinan Paşa camileridir.
DON KİŞOT YAZARI CAMİ İNŞAATINDA AMELE OLARAK ÇALIŞTI
Yapımcı ve yönetmen Hilal Akçay Özdemir yayına hazırlanan belgeselde ilginç bir detay da yer alıyor. Buna göre Don Kişot yazarı diye meşhur İspanyol romancısı Cervantes de Kılıç Ali Paşa Camiinin inşaatında amele olarak çalışmış. Mimar Sinan’ın emrinde cami inşaatında çalışanların isimlerinin yazılı olduğu defterler vakıflar arşivinde bulundu ve içinde Cervantes’in ismine de rastlandı. Romancı, Haçlı donanmasında askerdi. İnebahtı Harbi’nden İspanya’ya dönerken 1575 senesinde bindiği kadırga Osmanlı donanması tarafından kuşatıldı. Cervantes, Kılıç Ali Paşa’ya esir düştü. Birkaç sene İstanbul’da kalıp cami inşaatında da çalıştıktan sonra sahibi tarafından azat edildi. O da İspanya’ya döndü.
“VARSIN GÜCÜ YETERSE CAMİSİNİ DERYA ÜSTÜNE YAPSIN!”
İngilizce ve Arapça alt yazı seçeneklerinin de yer aldığı belgeselde anlatılanlara göre Kılıç Ali Paşa yaklaşık 75-80 yaşlarında iken, adıyla anılacak bir cami yaptırmaya karar verir. Caminin yapılacağı yerin talebi ve inşaat izni konusunda dönemin padişahı III. Murad ile görüşmeye gider.
Rivayete göre Sultan Murad, kaptan paşanın cami için yer talebine karşılık, “O, deryaların serdarıdır, varsın gücü yeterse camisini de derya üstüne yapsın! Yoksa ona karadan bir karış yer vermem!” der. Bunun üzerine Kılıç Ali Paşa, “Hünkarımız doğru derler, bizim evimiz de mekanımız da deryalardır. O halde mabedimizin de derya üzere inşası uygun olur!” der ve Tophane-i Amire’nin önündeki rıhtımın doldurulmasıyla denizde cami inşa edilecek bir yer açar.
HZ. HIZIR’IN AÇILIŞINI YAPTIĞI CAMİİ
Belgeselde, caminin inşa edildiği yer hakkında olduğu gibi, açılışına dair de ilginç bir söylenti yer alıyor. Halk arasında anlatılan bir hikayeye göre üstü başı toz içinde bir ihtiyar, Kılıç Ali Paşa’nın yanına gelerek, “Caminin açılışını ben yapacağım” der. Orada bulunan padişah ve diğer devlet erkânı bunu tuhaf karşılasalar da, paşa bir şartla bunu kabul edeceğini belirtir: “Bundan böyle bu camide tüm namazları sen kıldıracaksın.” İhtiyar da cevaben: “Her vakit değil ama her gün bir vakit mutlaka burada olacağım” der. Bu cevapla, ihtiyarın Hz. Hızır olduğu ortaya çıkar. Bu söylenti halk arasında o kadar kabul görür ki günümüze kadar ulaşan bir gelenek oluşur. Hz. Hızır’la birlikte namaz kılmak isteyenler, bir tam gün boyunca bu camide namaz kılarlar.
435 YILLIK CAMİİ AYASOFYA’YA BENZERLİĞİYLE DİKKAT ÇEKİYOR
Mimar Sinan’ın son büyük projelerinden biri olan caminin rengi, vapur ve bina bacalarından çıkan dumanlar dolayısıyla siyaha çalsa da, aslında pembe renkli Ayasofya’nın mimari açıdan küçültülmüş bir numunesi olarak dikkat çekiyor.
İki yanında yarım kubbeleri, diğer iki yanında kemerleri ve destek duvarları bulunan cami, Ayasofya’nın küçük bir benzeri olmasına rağmen ondan daha güzel, daha ferah ve aydınlıktır.