Koronavirüslü sağlıkçılar çalıştırılıyor mu?
Koronavirüs pandemisi ile en ön safta mücadele eden sağlık çalışanları şartlarının iyileştirilmesi bir yana, istifa ve yıllık izin hakları da ellerinden alınıyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın yeni eş başkanları Selma Atabey ve Hüsnü Yıldırım, Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın sorularını yanıtladı.
Selma Atabey, "Sağlık çalışanları bugün ne tür sorunları paylaşıyorlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Şu an siyasi iktidar ve Sağlık Bakanlığı çığlıklarımıza kulak tıkayan bir yerde duruyor. Bizim en büyük sorunumuz pandemiyle çok net açığa çıktı. Daha önce de ciddi bir personel sıkıntısı yaşıyorduk. Pandemiyle birlikte bu açık daha da netleşti. Personel açığının derhal kapatılması talebimiz çok net ortada duruyor. Pandemiyle birlikte kişisel koruyucu ekipmanların yeterli olmayışı, var olan tedbirlerin sağlıkçılara yönelik alınmayışı haykırışlarımızı her alanda yaptık. 25 Ekim itibariyle 122 arkadaşımızı kaybettik ve bunun 50’si hekim ve birebir Covid tedavisi yürüten arkadaşlarımız. Bizim alanımızda hala Covid-19 meslek hastalığı olarak tanımlanmıyor. Bunun bir an önce meslek hastalığı olarak tanımlanmasını talep ediyoruz. Toplamda 130 ülke bunu meslek hastalığı olarak tanır ve gereğini yaparken Türkiye’de siyasi otorite bunu görmezden geliyor ve bizim arkadaşlarımız bu hizmeti verirken ölmeye devam ediyor."
"Sağlık Bakanı şeffaf davranmadı"
Selma Atabey: Başından beri Sağlık Bakanı şeffaf davranmadı, algıyla oynamaya çalıştı. Tabloda gördüğümüz, açıklanan Covid-19 rakamları en az 10’la çarpmak gerekiyor. Gerçekliğe ulaşmak istiyorsak, Türkiye’de Covid-19 vakalarını, ölüm oranlarını tespit etmek istiyorsak 10’la çarpmanın abartılı olmadığını düşünüyorum. Yapılan PCR testlerinin pozitif olması daha önce yeterliyken, daha önce kayıt altına alınırken şu anda PCR testinin pozitif olması bile anlamsızlaştırıldı. Semptom göstermesi gerektiği söylendi. Birçok sağlık çalışanı PCR pozitif olduğu halde semptom vermediği için çalıştırılmaya devam ediliyor. Gelinen noktada İstanbul’a ilişkin yapılan vaka sayısı değerlendirmesinin gerçekçi olmadığını, çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Temsilci ve şubedeki arkadaşlarımızın bildirimi de vaka sayılarının çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Hüsnü Yıldırım: İstanbul’da vakalar oldukça yoğun ve bunun artmaması için tedbirlerin zaman aksatmadan alınması gerekiyor. Büyük ihtimalle bu tabloya baktığımızda daha da artacağı görülüyor. İstanbul’daki sağlık yatırımının da çok da sağlıklı olmadığı düşünüldüğünde İstanbul’un çok zor günler yaşayacağı açık. Ankara açısından biraz daha durum toparlanmış gibi duruyor. Bu süreç böyle giderse çok daha zor günler yaşayacağımızı düşünüyorum.
"Çift maskeyle çalışabilirsin"
Selma Atabey, "PCR testi pozitif olduğu halde semptom vermediği için çalıştırılmaya devam edilen sağlık çalışanları size ulaşıp yaşadığı sorunları aktarıyor mu?" sorusuna da "PCR testi pozitif olan halktan ya da normal bir kamu çalışanına 14 gün karantina izni veriliyor ve o karantina izniyle birlikte tekrar PCR testi yapılıp negatifse tekrar işine geri döndürülüyor. Maalesef sağlık alanında PCR testi pozitif çıkan arkadaşlarımız semptom göstermiyorsa sadece yedi günlük bir karantina sürecinden sonra hızlı bir şekilde işine geri döndürülüyor. Bu da personel eksikliğinden kaynaklanıyor. Örneğin PCR pozitif olan bir arkadaşımız bizi aradı ve idarecisinin ona “Çift maskeyle çalışabilirsin, senin herhangi bir semptomun yok, devam edebilirsin" dediğini aktardı. Bunun üzerine idarecilere, Sağlık Bakanlığı’na ulaşmaya çalıştık ama maalesef bize herhangi bir dönüş yapılmadı ve o arkadaşımız çalışmaya devam etti" diye yanıtladı.
"Eksikleri dile getirmemize çok büyük engeller oluşturuyorlar"
Eş başkanlar "Pandeminin ilk gününden bu yana atılması gereken adımları dile getiriyorsunuz. Bunlara dönük taleplerinizin karşılık bulmaması, adım atılmaması ne hissettiriyor?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
Selma Atabey: Hâlâ bunları dile getirmek, hükümetin pandemi karşısında ne kadar zayıf düştüğünü gösteriyor. Biz günlerdir ‘yönetemiyorsunuz’ diyoruz. Bu ifadenin tam olarak yerini bulduğunu söyleyebilirim. Pandeminin başından beri süreci şeffaf yürütmedikleri için, toplumla paylaşmadıkları için, toplum sağlığını ön plana çıkarmadıkları için, halkın sağlığı yerine sermayenin yanında durmayı tercih ettikleri için yönetemiyorlar. Bizim bu taleplerimizin hayat bulması noktasında mücadelemiz dün olduğu gibi bugün de devam edecek.
Hüsnü Yıldırım: Bu pandemi süreciyle yeterince mücadele edilemediği açık. Hak arama mücadelesinde bunu dile getirdiğimizde, sokağa çıktığımızda da müthiş derecede baskıyla karşılaşıyoruz. Ankara’da en ufak bir basın açıklamasına bile yüzlerce polis gelip darp ediyor. Eksikleri dile getirmemize çok büyük engeller oluşturuyorlar.