Zeyrek: Pudra şekerlerini “zengin” olmakla “yoksul” olmak arasındaki fark gibi görmüştüm
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü yazısında üniversite yıllarında pudra şekeri ile ilk tanışma anlarından bahsetti. Uyuşturucu içtiği görüntüler ortaya çıkan ve "pudra şekeriydi" diyen Kürşat Ayvatoğlu'na da göndermelerde bulunan Zeyrek şöyle yazdı:
"Pudra şeker”le ise üniversite okumak için geldiğim Ankara'da tanışmıştım. 16 yaşındaydım ve yurt çıkmadığı için Keçiören'de akrabalarımın yanında kalıyordum. Bir bayram arifesinde bizzat onardığım gri renkli davul fırınla pandispanya yapmışlardı. Tepsi fırından çıktıktan sonra üzerine çok az miktarda beyaz ama toz şekerden daha ince una benzer bir şey döktüler. Bu konudaki cehaletimi belli etmemek için ne olduğunu soramamıştım. Isırmadan önce yine parmağımla o beyaz tozdan biraz alarak tadına bakmıştım.
O pudra şekerini “kentli” olmakla “köylü” olmak, “zengin” olmakla “yoksul” olmak arasındaki fark gibi görmüştüm.
Tahmin etmişsinizdir:
Bütün bu otobiyografik notları, AK Partili danışman Kürşat Ayvatoğlu, lüks otomobilde burnundan çektiği beyaz toza “pudra şekeri” deyince anımsadım.
1988 yılında, daha 16 yaşındayken pudra şekeri benim için kentli ile köylü, zengin ile yoksul arasındaki ayrımın önemli bir sembolü olmuştu.
2021 yılında ise Ayvatoğlu sayesinde, son 20 yılda ortaya çıkmış ve özellikle gençlik içinde yayılmış sorunlu bir “insan profili”nin sembolüne dönüştü.
O profil de şudur:
“Fikirlerine, ideolojisine, yaşam tarzına inanmasan da hep iktidar cenahında kal. Onlar gibi görün. Sosyal mecralarda ise muhafazakarlıktan, milliyetçilikten, Osmanlı'dan, Rabia'dan dem vur. İktidarı, haksızlıkları, çifte standartlı uygulamaları eleştirenleri ‘hain', ‘ahlaksız' gibi sözcüklerle etiketle. Arka planda da işini gör. İktidarın bütün nimetlerinden yararlan. Zengin ol. Zorda kaldın mı liderinin, partinin gölgesine sığın. Gerekirse tereddüt etmeden yalan söyle, hatta demagojinin dibine vur. Nasıl olsa lidere/partiye inananlar sana da inanacaktır. Sen yeter ki keyifli bir yaşam sür.”
Sonuçta Ayvatoğlu'nun yaptığı kendini bağlar. Kimseye ya da hiçbir partiye mal edilemez.
Ancak siyasetteki “Ayvatoğlu profili”ni yaratan ortam bizzat AK Parti iktidarının eseridir.
AK Parti, bu ortamı ortadan kaldırmak, “Ayvatoğlu profili”ne mesafe koymak zorundadır.
Peki bunu yapıyor mu?
Ne yazık ki yapmıyor. Tersine, sosyal mecralarda tam da Ayvatoğlu profilindeki troller üzerinden muhalefete taarruz başlatıyor. Hem o ortamı besliyor, hem yeni Ayvatoğlular yaratıyor.
Emin olsunlar, bu yaptıklarının ne AK Parti'ye, ne genç nesillere ne de memlekete bir faydası var!"