Yılmaz Özdil: 30 Ağustos'u yok saymaya kalkışanların yüzü kızarır mı acaba?

Yılmaz Özdil: 30 Ağustos'u yok saymaya kalkışanların yüzü kızarır mı acaba?
Sözcü Gazetesi Yazarı katıksız Atatürkçü Yılmaz Özdil bugünkü köşesinde '30 Ağustos' ile ilgili çok anlamlı bir yazı kaleme aldı.

Sözcü Gazetesi Yazarı katıksız Atatürkçü Yılmaz Özdil bugünkü köşesinde '30 Ağustos' ile ilgili çok anlamlı bir yazı kaleme aldı. Özdil, "30 Ağustos'u yok saymaya çalışıp, kendilerine alternatif destanlar yazmaya kalkışanların yüzü kızarır mı acaba?" dedi.

İlk fotoğraf, 1922 İşgal askerleri, donlarını fanilalarını zorla Türk kadınlarına yıkatıyor.

İkinci fotoğraf, 1921 İşgal askerleri, köy meydanında Türk kadınını oynatıyor, poz verirken sırıtıyor.

Vicdan sahibi, insan evladı Yunan gazeteci Tasos Kostopulos, Anadolu işgalini anlatan bir kitap yazdı, kendi milletini belgelerle tanıklarla yüzleştirdi, yedek subay Dimitriu mesela, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Köyde kapıları kırıp giriyorlardı, ben de kapısı açık bir eve girdim, ölü bir ihtiyar vardı, arka odadan kahkahalar geliyordu, 10 kadar asker bir Türk kızını zorla dansettiriyordu, kız yarı çıplaktı, ağlıyordu, gel sen de mezeden tat dediler, ayıp dedim, savaştayız dedim, Türk kızı yanıma koştu, ayaklarıma kapandı, kurtarmam için yalvarıyordu, kadındır yapmayın dedim, askerlerden biri süngüsünü çıkarıp bana yöneldi, küfür ederek bas git dedi, kaçmak zorunda kaldım, kızın çığlıklarını unutamadım.”

İşgal topraklarında bunlar yaşanırken, bizim tarafta neler yaşanıyordu... Cahit Çaka tarafından kaleme alınan Harp ve Kadın kitabında, Albay Hulusi Atağ'ın hatıralarından bir örnek okuyoruz: “Muharebede yaralandım, beni geriye, hastaneye gönderiyorlardı, pekçok yaralıyla birlikte kağnıya bindirdiler, ağır ağır ilerleyen kağnı yolculuğumuzun ilk akşamı ağaçlık ve subaşı bir yerde konakladık, etrafımızdan vızır vızır geçen katırların çoğunu kadınlar sevkediyordu, bu kadın kafilelerinin birinden hafif bir çığlık duyuldu, bunu takiben bir duraklama ve telaş eseri görüldü, cephane kollarında yeralan hamile bir kadın bir erkek çocuk doğurmuştu, kadını hastaneye yatırmak üzere geri çevirmek istediler, fakat, yorgunluk ve çektiği ıstıraplarla benzi solmuş olan bu kadın kabul etmedi, “cephedeki babası silah bekliyor, cephane bekliyor, oraya cephane yetiştirmeliyim, geri dönmem” dedi, paçavralara sarıp sarmaladığı bebeğini göğsüne bastırıp, katırların çektiği cephane yüklü arabasına doğru yürüdü gitti. Bu asil kadının davranışı karşısında, biz yaralılar, yüzümüzün kızardığını hissettik.”

30 Ağustos'u yok saymaya çalışıp, kendilerine alternatif destanlar yazmaya kalkışanların yüzü kızarır mı acaba?