Yargıçlar Sendikası'ndan tutuklanan gazeteciler hakkında açıklama

Yargıçlar Sendikası'ndan tutuklanan gazeteciler hakkında açıklama
Yargıçlar Sendikası, tutuklanan gazeteciler hakkında açıklama yaptı.

Yargıçlar Sendikası, tutuklanan gazeteciler Ferhat Çelik, Aydın Keser, Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç hakkında açıklama yaptı.

Tutuklamaların, yurttaşın haber alma özgürlüğünü sınırlandırması açısından endişe verici nitelikte olduğunun vurgulandığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Bir istihbarat subayımızın ülke dışında şehit edilmesine ilişkin haber yaptıkları iddiası ile son beş gün içinde, altı gazetecinin tutuklandığı ve bir internet gazetesinin tüm içeriklerine erişim engeli getirildiği kamuoyunun malumudur.

Basına yansıdığı kadarıyla, gazetecilerin savcılığa davet edilmeleri yerine geceyarısı evlerinden gözaltına alınmaları, İHAS'ın 3. maddesinde düzenlenen kötü muamele yasağının ihlal edildiği tartışmalarına neden olmuştur. Diğer yandan, gazetecilere başka tedbirler uygulanma olanağı varken tutuklama kararları verilmesi, basının kamuoyunu haberdar etme ve yurttaşın haber alma özgürlüğünü sınırlandırması açısından endişe verici niteliktedir.

Tutuklama kararı, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller varsa verilebilir. Eğer failin kaçma, tanıklara baskı yapma ya da delilleri karartma şüphesi yoksa veya faile verilmesi muhtemel ceza ile tutuklama arasında ölçülülük yoksa, tutuklama kararı verilemez.

Anayasa'nın basın özgürlüğünü düzenlenleyen 28. Maddesinde, bu özgürlüğün kullanılması için devletin gerekli tedbirleri alması öngörülmüş olup, maddenin devamında basın özgürlüğünün sınırları saptanmıştır.

Bu madde ile birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Observer and Guardian/Birleşik Krallık, (13585/88, p.66-70 ) kararında da belirtildiği gibi, "devlet sırrı niteliğinde ve yayımlanması ulusal güvenliğe aykırı olan bilgileri içeren yayının engellenmesinin, bu yayınların halihazırda elde edilebilen veya büyük oranda elde edilmiş, yani ALENİYET KAZANMIŞ olması durumunda, hem demokratik bir toplumda gerekli olmadığı, hem de sosyal ihtiyaç baskısı oluşmadığından, AİHS 10. maddeye aykırı" olduğuna hükmedilmiştir. Bu karara göre, tutuklama kararlarına sebeb olan bilgilerin önceden ifşa edilmiş olmaları karşısında, tutuklama kararı vermenin ''kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı'' unsurunu tartışmalı hale getirdiği ortadadır. Ayrıca, günler öncesinden yapılmış bir habere ilişkin olarak bir gazetecinin hangi delilleri karartacağı, hangi tanıklara baskı yapacağı ve neden kaçacağını izah etmek mümkün görünmemektedir. Bu nedenlerle, gazeteciler haklarında verilen tutuklama kararları, yargının bu konuda yürütme etkisinde davrandığı kanatinin yerleşmesine ,yargı bağımsızlığının olmadığı kabulünün de pekiştirilmesine neden olması açısından sorunludur.

Tutuklama kararları nitelik olarak birer tedbir kararlarıdır. Özellikle yürütmenin taraf olduğu soruşturmalarda, yasa hükmünü tekrar eden, somut dayanaktan yoksun olarak verilmeleri ve bu kararları veren yargıçların mesleğin henüz başında olmaları, düşman ceza hukuku uygulandığı, yargının talimatla iş yaptığı ,yargının yürütme gücü içerisinde eritilerek tamamen yok edildiği, bir grubun himayesi ile tutuklama ve yakalama kararlarının verildiği yönünde eleştirilere neden olmakta, bu da yargıya dair olumsuz algıyı daha da arttırarak halkın yargıya olan güven duygusunu önemli ölçüde sarsmaktadır.

Yüksek yargı başkanının söylediğinin tersine halkın Yargıya güveninin sağlanması için öncelikle bağımsız ve tarafsız bir yargı düzeninin kurulması gereklidir. Bunun için de;

- yargının en tepesindeki kurumların ve temsilcilerinin bağımsız ve tarafsız olmakla birlikte bunu eylem ve görüntüleriyle de vermeleri,

- yürütme organı yöneticilerinin yargısal konularda görüş açıklamaktan kaçınmaları,

- yürütmenin müdahil olduğu soruşturmalar başta olmak üzere, gözaltı ve tutuklama kararlarını nispeten daha güvenceli birinci sınıf yargıç ve Cumhuriyet savcılarının almaları acilen sağlanmalıdır."

Ne olmuştu?

34 askerin hayatını kaybettiği İdlib saldırısında Rusya ile olan gerilimin ardından gazetecilere yönelik baskılar Sputnik çalışanlarının "Çalıntı eyalet: Hatay 80 yıl önce neden Fransa tarafından Türkiye'ye verildi" başlıklı haber nedeniyle gözaltına alınmasıyla başlamıştı.

Yakın Doğu Haber sitesi genel yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu ise Suriye paylaşımları nedeniyle tutuklanmıştı.

'Sessiz, sedasız ve törensiz defnedilen Libya şehidi MİT mensubunun cenaze görüntülerine Odatv ulaştı' başlıklı haber nedeniyle Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Muhabir Hülya Kılınç’ın ardından Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da tutuklanmıştı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Haber Müdürü Barış Terkoğlu ile muhabiri Hülya Kılınç'ın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen haberin siteden kaldırılmasına rağmen Odatv internet sitesine erişim engeli getirmişti.

Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel ile Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Sorumlu Müdür Aydın Keser de tutuklanmıştı.