Umut Nöbeti Sürüyor

Umut Nöbeti Sürüyor
“Umut Nöbeti”ini bugün, Cumhuriyet Vakfı İmtiyaz Sahibi ve yazarımız Orhan Erinç, Gazeteci yazar Hikmet Çetinkaya, Milletvekilleri Zeynep Altıok, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Üyesi Önder Çelik, suikaste uğrayan gazeteci...

“Umut Nöbeti”ini bugün, Cumhuriyet Vakfı İmtiyaz Sahibi ve yazarımız Orhan Erinç, Gazeteci yazar Hikmet Çetinkaya, Milletvekilleri Zeynep Altıok, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Üyesi Önder Çelik, suikaste uğrayan gazeteci Ahmet Taner Kışlalı'nın kızı Dolunay Kışlalı, Cumhuriyet Okurları (CUMOK) ile Cumhuriyet Gazetesi düzeltme servisi şefi Mustafa Çolak ile düzeltme servisinden Rüya Özkalkan devraldı.

Nöbeti sabah saatlerinde, Rüya Özkalkan ve Mustafa Çolak devraldı.

Rüya Özkalkan, Dündar ve Gül'ün serbest bırakılmasını istediklerini, belirterek "İddianamenin ne kadar saçma sapan gerekçelerle dolu olduğunu gördük. Tutuklu bulunan arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz.” dedi.

Özkalkan'a nöbetinde eşlik eden Mustafa Çolak ise şu ifadeleri kullandı:

“Buradaki amaç gazetecileri cezalandırmak ve öç almak. Bu davaları bir siyasi baskı aracı olarak kullanıyorlar. Son iddianamenin de ne kadar temelsiz olduğunu gördük. Can ve Erdem'in yaptıkları gazeteciliktir ve gazetecilik de suç değildir. Bu davada diğerleri gibi çökecektir.”

Öğleden sonra nöbeti devralan Orhan Erinç ise Can Dündar ve Erdem Gül ile meslektaşlarının görüştürülmemesini eleştirerek şöyle konuştu:

"Daha önceki davalar sürecinde savcılıktan telefonla görüşme izni verilir, Adalet Bakanlığı da açık görüş için izin verirdi. Ya daha öncekiler kendilerine ya da birilerine güvenerek bir şey olmaz diyordu. Ya da bunlar çok fazla korkuyorlar. Bu uygulama Can ve Erdem için kaldırıldı. Bunu da anlamış değiliz. Gazeteci arkadaşlarımız ne olur sorusunu yöneltiyorlar. Hukukun olmadığı yerde hukuku tartışma gibi acayip bir durum söz konusu. Uygulamalara baktığınız zaman ancak fal bakmakla mümkün görünüyor. Şöyle yada böyle olur demek en ünlü hukukçuların bile yanıt veremediği bir durum. Ama iddianamenin hazırlanmış olması tünelin ucundaki ışığında görüldüğü anlamına gelebiliyor."

Hikmet Çetinkaya ise şöyle konuştu:

"Biz temel hak ve özgürlükler için, demokrasi ve düşünceyi ifade özgürlüğünün Avrupa standartlarına ulaşmış, demokratik ülkelerde olduğu gibi düşünce ve ifadenin özgürce söylenebilmesi, açıklanabilmesi için buradayız. Yine habercilerin yaptıkları haberden dolayı cezaevine sokulmasına karşı olduğumuz, düşüncelerinden dolayı tutuklanan insanlar ve meslektaşlarımız için Silivri’deyiz. Türkiye'nin barışa, kardeşliğe, huzura ve güvene gereksinimi ve ihtiyacı olduğu bir dönemden geçiyoruz.”

Zeynep Altıok da şu ifadeleri kullandı:

“Ocak ayı gazeteciler açısından önemli. Bugün yine bir ocak ayı içerisinde Can Dündar ve Erdem Gül'e yapılan haksızlığı dile getirmek için bulunuyoruz. Ocak ayı öldürülen gazetecilerin ayıdır. Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy bu ayda öldürülmüştür. Bugün ise siyasi iktidar gazetecilere, sanatçılara ve barış isteyenlere terörist yaftası yapıştırıyor.”

Dolunay Kışlalı ise,

“Bizim ülkemizde özgürlük yok. Öldürülen aydınlarımız için bir şey yapamadık ama özgürlükleri ellerinden alınanların yanında olmak zorundayız. Fikirdaş olsun ya da olmasın herkes özgürce konuşabilmeli. Babamın hayalini kurduğu Türkiye böyle idi. Eline silah almayan herkes fikrini açıkça söyleyebilmeli" şeklinde konuştu.

Ayrıca CHP İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu ve sanatçı Güvenç Dağüstün de nöbete destek verenler arasındaydı.