Türkiye'nin AB süreci yeniden canlanır mı?

Türkiye'nin AB süreci yeniden canlanır mı?
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım sürecinin önemli mekanizmalarından olan Reform Eylem Grubu, 3 yıllık aradan sonra ilk kez bugün toplanıyor.

Dışişleri, Adalet ve İçişleri bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilecek toplantıda yargı, temel haklar, adalet, özgürlükler ve güvenlik alanlarında hükümetin gerçekleştireceği reformlar ele alınacak.

Ankara'nın son dönemde AB ile yakınlaşma siyaseti, uzun süredir askıya alınan katılım müzakerelerini canlandırabilecek mi?

****

BBC Türkçe'den Serkan Demirtaş'ın haberine göre; Almanya ve Fransa'nın, ABD'nin açıkladığı yaptırımlara karşı Türkiye ile dayanışma mesajı vermesi ve Türkiye'nin ekonomik istikrarsızlığa düşmesinden yana olmadıklarını açıklamaları, Ankara'nın da Brüksel'e bakışında değişime neden oldu.

Ankara, bir taraftan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Eylül sonu gerçekleştireceği Almanya ziyaretine hazırlanırken, diğer yandan da Brüksel ile aşınan ilişkileri onarma arayışına girdi.

Bu sürecin belki de en önemli göstergesi, Reform Eylem Grubu'nun (REG) bugün Ankara'da toplanacak olması.

2014'e kadar Reform İzleme Grubu (RİG) adıyla görev yapan kurul, 2014 sonundan itibaren REG'e dönüşmüş ancak Ankara-Brüksel ilişkilerinin bozulması nedeniyle 11 Aralık 2015'ten bu yana hiç toplanamamıştı.

Yaklaşık 3 yıl sonra Dışişleri, İçişleri ve Adalet bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilecek REG toplantısının gündeminde, AB'ye katılım sürecinin en önemli unsurları olan siyasi kriterler ile Yargı ve Temel Haklar ve Adalet, Özgürlük ve Güvenlik başlıkları kapsamında gerekli reformların etkin bir şekilde uygulanması yer alıyor.

Türkiye'nin bu süreçte AB'den üç temel beklentisi olduğu biliniyor: Katılım müzakerelerinin yeniden başlatılması yani müzakere başlıklarının açılması; gümrük birliğinin güncellenmesi için müzakerelerin başlatılması ve Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkının tanınması.

***

AB katılım sürecinin önünde görülen engeller neler?

Türkiye-AB ilişkilerini yakından takip eden çevreler ise katılım müzakerelerinin önünde 3 temel engel olduğunun altını çiziyorlar: Türkiye'nin demokratikleşme ve insan hakları açısından bozulan sicili ve artık siyasi kriterleri karşılamaktan uzaklaşması; güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldıran cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmiş olması ve başta Fransa olmak üzere birçok AB ülkesinin Türkiye ile başka türlü bir ilişki kurulmasını öngören bir politikayı benimsemiş olmaları.

Katılım müzakereleri, Türkiye-AB ilişkilerinin özünü oluşturuyor.

AB Konseyi, Haziran 2018'de gerçekleştirdiği zirvede aldığı kararla Türkiye ile katılım müzakerelerinin durma noktasında olduğunu, müzakere başlığı açılmasının düşünülmediğini kayda geçirdi. Aynı kararda AB, "Konsey, Türkiye'nin AB'den daha da uzaklaştığını not eder," değerlendirmesine yer verdi.

Ekonomik ilişkiler açısından önemli görülen gümrük birliğinin modernizasyonu konusunda adım atılmayacağı da bu kararda ifade edildi.

Her ne kadar bu karar müzakerelerin tamamen dondurulması anlamına gelmese de yeni başlıkların açılabilmesi için yeni bir AB zirve kararını gerektirmesi açısından büyük önem taşıyor. Bunun için de Ankara'nın atacağı somut adımlarla yeniden AB yönelimine girdiğini AB ülkelerine ispat etmesi gerekiyor.

***

AB güçler ayrılığı ilkesi konusunda ısrarlı

Türkiye'nin AB'ye katılım sürecine önemli etkisi olduğu kaydedilen bir başka süreç de, 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018'de fiili olarak uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi oldu.

Avrupa Konseyi'ne bağlı Venedik Komisyonu'nun Türkiye'deki sistem değişikliğine ilişkin eleştirel raporunu temel alan ve yeni sistemin denge ve denetleme açısından yeterli olmadığını, güçler ayrılığı ilkesini de tehlikeye attığını düşünen AB, Türk hükümetine uyum yasalarını yaparken bu eksiklikleri gidermesi çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bir eleştiri de Avrupa Parlamentosu'ndan gelmişti.

16 Nisan referandumunda onaylanan anayasa değişikliği paketinin yürürlüğe girmesi durumunda AB Konseyi'ni harekete geçmeye çağıran bir kararı geçen sene alan Avrupa Parlamentosu'nun ilerleyen dönemde Türkiye ile katılım müzakerelerinin resmen askıya alınması çağrısında bulunacağına kesin gözle bakılıyor.

Yazının tamamı