Sokağa çıkma yasağının kapsamı dışında tutulan 'genç işçiler' konuştu
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “genç nüfusun hareketliliğinden” şikayeti sonrası Bilim Kurulu’nun da tavsiyesiyle alınan “01.01.2000 sonrasında doğanlar için sokağa çıkma kısıtlaması” kararının ömrü kısa sürdü.
SoL'dan Ali Ufuk Arıkan'ın haberine göre; Patronlar ucuz iş gücünden vazgeçemeyince, iktidar söz konusu yasak kararını anında düzelterek 18-20 yaş arasında olan ve sayıları “resmi” olarak 800 binin üzerinde olan işçinin çalışmaya devam etmesine karar verdi.
'Sigortasız çalışana işsiz kal demek'
Alınan bu kararın ne anlama geldiğini genelgenin doğrudan muhattabı olan genç işçilerle konuştuk ve şaşırtıcı olmayan bir manzarayla karşılaştık.
Karar 800 binin üzerinde “kayıtlı” genç işçiyi kapsadığı gibi, bu sayının oldukça üstünde bir kayıt dışı genç ve çocuk işçi olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya çıkardı.
soL’un genelgenin ardından görüştüğü yedi genç ve çocuk işçiden yalnızca biri sigortalı olarak çalıştırılırken, diğer işçiler “kayıt dışı” olarak çalıştırıldıklarını vurguladı öncelikle.
Kararı soL’a değerlendiren Ahmet (18), bir oto tamircisinde çalıştığını belirtirken, “18-20 yaş altına sokağa çıkma yasağı verdiler tamam ama biz sigortasız çalıştırılıyoruz, bizim için daha da kötü oldu işler” dedi.
'Evde kal diyorlar ama...'
"Sigortasız çalıştığım için jandarma durdurunca ceza yazacak, sigortalı olsam en azından ceza yemeden çalışma hakkım olurdu” diyen Ahmet, “Benim mesleğim kaportacılık, zor koşullarda çalışıyorum, yaşıtım diğer arkadaşlar da benzer zor koşullarda çalışıyor, derdimiz para kazanmak, mecburuz” ifadesini kullandı.
"Hastalıktan dolayı ‘evde kal’ diyorlar tamam ama çalışmayınca kimse ekmek vermiyor, nasıl yapacağız ki?” diye soran Ahmet, dolayısıyla böyle bir şansı olmadıklarını, çalışmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı.
'Tabii ki korkuyoruz salgından ama...'
Yine oto tamir sitesinde çalışan Faruk (19), “18-20 yaş arasında çalışanlara salgın bulaşmadığı için mi böyle karar aldılar bir anlam veremiyorum” dedi.
Sigortalı olarak çalıştığını belirten Faruk, salgın sonrası izne çıkarıldıklarını, maaş konusunun ise henüz net olmadığını dile getirdi.
Çıkarıldıkları iznin yıllık izin sayılacağının söylendiğini dile getiren Faruk, “Çalışmak zorundayız, evde oturma şansımız yok maalesef. Bir gelir için çalışmamız gerekiyor. Tabii ki korkuyoruz salgından. Çalıştığım yerde 3 bin kişi var, bir oto parçasına günde onlarca kişi değmiş oluyor, salgın bizi de bulur mu diye endişeleniyoruz ama çalışmamız da gerekiyor” ifadesini kullandı.
Evde tek başına ve işsiz...
-Söz konusu karara ilişkin soL’a açıklamada bulunan ve salgın günlerinde işsiz kalan 19 yaşındaki Tolga, kurs aylığını çıkarmak için haftada üç gün garsonluk yaptığını, virüs salgınını fırsat bilen patronu tarafından işten çıkarıldığını dile getirdi.
Zaten güvencesiz olarak çalıştırıldıklarını aktaran Tolga, kendisi gibi birçok arkadaşının da bu süreçte işsiz kaldığını ve süreci aileleriyle birlikte işsiz bir şekilde geçirmek zorunda kaldıklarını dile getirdi.
Ya mevsimlik tarım işleri?
Oldukça zor koşullarda ve sigortasız olarak çalıştırılan mevsimlik tarım işçileri, çocuk ve genç işçi sayısının en yoğun olduğu alanlardan biri.
Diyarbakır’da yaşayan ve mevsimlik tarım işçiliği yapan 20 yaşındaki Tuba, “Sokağa çıkma yasağı olmazsa, hastalık olmazsa mecbur çalışacağız. Yılladır böyle yaşıyoruz zaten” derken, evde kalın diyorlarsa, kendilerine devletin bakması gerektiğini söylüyor.
Çalışma koşullarının salgın günlerinden önce de çok zor olduğunu söyleyen Tuba, “Saat 6.00’da kalkıp kahvaltımızı yapıyoruz, ardından 25-30 kişi traktöre binip tarlaya gidiyoruz. Öğle yemeklerimizi eğer elçi (çalışmaya aracılık eden kişi) mal sahibi ile yaptığı pazarlık sonucunda ona yüklemişse onlar getiriyor, yoksa kendimiz götürüyoruz. Şimdi bir de salgın koşulları var. İşler daha da zorlaşacak” dedi.
'Evde nasıl kalalım?'
17 yaşında olan mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Avşin ise, ailece bu işi yaptıklarını, geçimlerini fındık, kayısı, sebze, portakal, mandalina toplayarak sağladıklarını dile getirdi.
Bunun dışında bir geçim kaynakları olmadığını söyleyen Avşin, sabah 8’den akşam 6’ya kadar zor koşullarda çalıştıklarını, çalıştıkları yere erzaklarını kendilerinin götürdüğünü, yol ücretlerini de kendilerinin ödediğini dile getirdi.
“Evde kal” çağrılarına ilişkin de konuşan Avşin, “Nasıl kalalım, açlıktan ölelim mi?” diye soruyor.
Geçen yıl çalışıp biriktirdikleri paranın da bittiğini söyleyen Avşin, şöyle diyor: “Şimdi mecbur salgın koşullarında çalışmamız gerekiyor… Tamam çalışalım da hastalık kapmamamızın da bu koşullarda hiçbir garantisi yok. Kardeşim normal grip aldığında bile perişan oluyor, bu virüsü aldığında ne olur bilemiyorum?”
'Ben de kardeşim de çalışmak zorundayız'
Mersin'de mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Ramazan (18) ne maskeleri olduğunu ne de kendileri için bir önlem alındığını söylerken, "Alınan karar dolayısıyla elçi bizi biraz da korka korka getirdi çalışmaya. Ancak biz mecburuz çalışmaya, hiçbir gelirimiz yok. Geçinmek için mecburen çalışmamız gerekiyor" diyor.
Hükümetin kendilerini düşünen bir karar almadığını da söyleyen Ramazan, şöyle devam etti:
"Burada en azından açık havada çalışıyoruz, belki etkilemez bizi salgın diyoruz. Ancak çalışma koşullarımız iyi değil, kendi yemeğimizi kendimiz götürüyoruz yanımızda, saatlerce çalışıyoruz. Arabaya doluşup getiriyorlar, hiçbir önlem yok bizim için. Kardeşim paketleme işinde çalışıyor, o da 17 yaşında, sigortasız olarak çalıştırılıyor. Onun da çalışma koşulları kötü, maskesiz çalıştırılıyor. Aileyi geçindirmek için çalışmaya mecburuz."
'Eve ekmek götürmenin cezası 3 bin TL'
Eskişehir'de çalışan 17 yaşındaki öğrenci işçi Ali de salgın koşullarında çalışmak zorunda olduğunu söylüyor. Salgın tehdidi varken çalışmanın kendisini tedirgin ettiğini, hamallık gibi gündelik işler yaptığını dile getiren Ali, "Benim görevim akşama eve ekmek götürmek. Sokağa çıkma yasağı benim için 'sen evine ekmek götürmeyeceksin, gotüreceksen 3 bin TL ceza ödersin' demek. Çalışma şartlarının fiziki zorluğu bir yana acaba zabıta gelecek de o cezayı kesecek mi kuşkusu inanın ki 10 beton çuvalından daha ağır ve benim 1 ayda kazandığım para bile bu cezayı karşılamaz" ifadesini kullandı.
Şu an çalışan bir arkadaşım 15 yaşında ve işe gidebilmek için abisinin kimliğini taşımak durumunda" diyen Ali, 15 yaşındaki bir kişi bu durumdaysa gerçekten bir şeyler yapılması gerektiğini dile getiriyor.