Serhan Asker yakın dostu Edip Akbayram'ı yazdı: Erozyona uğramayan adam...

Bizi onlar büyüttü, elimizden tuttu... Hepsi birer okul, üniversiteydi... Müşfik Kenter... Adile Naşit... Kemal Sunal... Tarık Akan... Halit Akcatepe... Cem Karaca... Barış Manço... Zeki Müren... Ayşen Gruda... Munir Özkul... Tuncel Kurtiz... Genco Erkal... Sayamam burada hepsini... Yol gösterdiler bize... Erdem, vicdan, merhamet burçlarıydı onlar... Şarkılarıyla, filmleriyle gönül telimize sokuldular zarifçe... Büyük gürültü kopardılar ruhumuzda "insanlık" manifestosuyla...
Bardaktan boşalırcasına yağdılar üzerimize ilkeleriyle, eğilmez bükülmez duruşlarıyla... Masmavi bir gökyüzü canlanıyordu bilincimizde onlar kükreyip arz-ı endam ettiklerinde... Tertemiz, hilesiz, dürüst, en samimisinden bir rüzgar vururdu yüzümüze onlardan gelen imbat rüzgarıyla...
Evet sözünü ettiğim kuşağın naif meydan okuyucusu Edip Akbayram da veda etti bu dünyaya... Saatler 2 Mart 2025'te 19.30'u gösterdiğinde... Tam da şarkısında söylediği gibi... Ben ölürsem akşamüstü ölürüm...
Edip Akbayram eşsiz yorum ve sesiyle gönüllerdeki bütün tahtlara oturmuştu... Tim Burton filminden fırlamış gibi o efsanevi saçlarıyla ben onu biraz da Franz Kafka'nın gençlik yıllarına benzetirdim. İkisini bildik iki resmini yan yana açın anlayacaksınız benzerliği.
Edip Akbayram'ı 6 sene önce tanıdım. İlk telefon konuşmamızda çok heyecanlıydım. Tok, duru, zarif sesiyle bendeki heyecanı hemen yerle bir etti. Sonra Yılbaşı geceleri Halk TV'de yaptığım Görkemli Hatıralar Özel'e rahatsız olmasına rağmen sevgili kızı Türkü ile birlikte katıldı. Pandeminin en yoğun dönemiydi. Koronaya hiç aldırış etmedi ve sahnede 6 eser seslendirdi. O gece reyting rekorlarını ilk Edip Akbayram'la kırmaya başlamıştık. TRT'nin yasakladığı Edip Akbayram'ı Türkiye bağrına basmıştı o gece...
Sonra biz neredeyse her ay 3-4 kez telefonla konuşurduk. Yazları Avanos'a giderdi çok sevdiği eşi Ayten Akbayram'la... Orada da ziyaretine gittim. Nasıl güzel ağırlamıştı beni. "Serhancığım burada çocukluğumun o mahalle kültürünü yakalıyorum. Akşama doğru kapıları açık evlerdeki samimi ve dürüst duyguları soluyorum" demişti.
Edip Akbayram bir "ilke" abidesiydi... Fetullah Gülen ödülünü hiç düşünmeden reddeden bir romantik, gerçek bir şövalyeydi... En üst düzeyden gelen halk konserlerini milyon dolarlık tekliflere rağmen elinin tersiyle iten, "hayır" diyen sağlam duruşlu bir sanat adamıydı o...
2 sene önce havaalanında İzmir'de gözaltına alındığımda ilk arayanlardandı... Emniyet mensubu iki memur beni ifadeye götürürken araçta telefonum çaldı... Açabilirsin dedi memur kardeşlerim. Mikrofonu da açarak konuştuk. İlk sözü o eşsiz içten vurgusuyla "Serhancığımm" oldu... "Arkandayım, ağabeyin, dostun olarak, sen bu ülkeye lazımsın" diyerek devam etti. Polislerin ikisi de arkaya dönerek "Vay be hemen aradı ha Edip Akbayram" dedi. İkisi de onu çok dinlediklerini söyledi. Kesinlikle içlerinden "Sesi, yorumu kadar insan tarafı da çok büyükmüş" demişlerdir...
Her sevgili mutlaka kavuşamadığı sevdiğine Edip Akbayram'la ulaşmanın yollarını aramıştır... Kuş yollamıstır sevgiliye "sevgi kuşun kanadında" demiştir.
Kavuşmaya yakın sevgililer kırda diz dizeyken mutlaka yan taraftaki teyplerinde "anama ana diyesin, babama baba diyesin sen bize gelin gelesin nerde kaldın güzel gelin" çalmamışsa ne olayım..
"Dışarda mevsim baharmış, gezip dolaşanlar varmış, geçmiyor günler geçmiyor" demeyen kader mahkumu, hükümlü var mıdır acaba?
Umudumuzun yitip gittiği anlarda hangimizin imdadına yetişmemiştir "Güzel günler göreceğiz çocuklar, motorları maviliklere süreceğiz"...
Her evde bir Edip Akbayram şarkısı duvarda çerçevede bir fotoğraf gibi duruyordur... Ailedendi o...
Kimisinde "Aldırma Gönül", kimisinde "Deha Memed Emmi" kimisinde de "Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz" yankılanmıştır senelerce o evlerde...
O Yunus Emre'nin, Karacaoğlan'ın, Pir Sultan Abdal'ın, Mahzuni Şerif''in serin pınarından besleniyordu. Mahzuni Şerif'i andığımız Görkemli Hatıralar'a dayanamayıp telefonla bağlanmıştı... "Mahzuni Baba'nın bendeki yeri çok ayrıdır. O büyük bir devrimciydi, Amerika'ya kimse sesini çıkaramazken o meydan okumuş ve 'katil Amerika' demiştir." Dedi.
Her şarkısı... Evet her şarkısı hoştur, güzeldir, bam telinden vurur.. Bir şarkısı kötü olmaz mı bir sanatçının. Yok, kötü şarkısı yok işte. Edip Akbayram söylediği parçayı inandırıcı kılan yorumcuydu. Yaşardı her dizede Edip Akbayram. Biat edersiniz o sözlere Edip Akbayram'la.. Size bir öneri pek bilinmez ama "Adam olmak dile kolaydır" şarkısını bu yazıyı okurken dinleyin, sizi savuracaktır derin bir hüzne...
Hava nasıl oralarda üşüyor musun Edip Abi... Üşüyorsan eğer "Aldırma gönül, dosta selam olsun, aşkolsun sana çocuk, çok olun çocuklar" şarkılarındaki her sözcük her harf örtü, battaniye, yorgandır artık o narin beden ve ruhuna...
Bugün senin gidişine yas tutanları bir bilsen Edip Abi... "Çok olun çocuklar, denizler kadar, balıklar kadar" dediğin çocukların iki dudaklarının arasında birer ip, köşe bucak seni arıyorlar... Kaldi ki sitem de ediyorlar... "hani Edip Abi bize 'güzel günler göreceğiz' demişti diye.. Hele "Bir çift öküz yeter mi, böyle baca tüter mi" diyen Memed Emmi.. Hüzün dolu, çocuklarını, geçimi, yokluğu düşünmüyor seni düşünüyor... Sen ne diyorsun Edip Abi... Ağzının dolusu, var gücünle "Dünyaya hükümdar olmaz" dediğin eşkiyalar bile pes etmiş, senin yasını tutuyor... Hep bir ağızdan "Ustanın dediği oldu" diyorlar...
Ah Edip Abi ah... Haberin var mı? "Bekle bizi İstanbul" dediğin İstanbul'daki tüm martılar küsmüşler Marmara Denizi'ne, burunlarından soluyorlar zamansız gidişine... Hani ne güzel söylerdin "Karadeniz, Karadeniz..." diyerek, o coşkun denize selam yollardın. Karadeniz'deki bütün balıklar kıyıya yanaştılar, senin yasını tutuyorlar, haberin olsun...
"O kadar uzaklara gidemem, tek çarem sonsuzluğa atın beni" dediğin kuşların hepsi tünemişler bir yerlere, kesmişler tüm bağlarını "Yâr gözüne, kuş izine gülümsedik" dediğin gökyüzüyle, uçmuyorlar bugün... Sana ağlıyorlar... Haberin var mı Edip Akbayram...