"Şehrimizin adını ‘Ölüm doğuran şehir Uşak’ diye değiştirmeye ramak kaldı”
ÇEDAY tarafından yapılan açıklamada Menderes Nehrinden zehir aktığını dile getirildi. Açıklamada "Kaynağından birinci sınıf doğan su, şehir merkezinden başlayarak Dokuzsele ve Ulubey dereleri boyunca balçıktan bir zehre dönüşüyor ve Banaz çayını da kirleterek Menderes Nehrine karışıyor. Belediye temiz suyu kirli suya karıştırmaktan öte iş yapmıyor. Organize sanayi bölgelerinde ya da yekpare çalışan şirketler de maliyet hesabı yaparak arıtma tesislerini çalıştırmıyor. Dokuzsele ve Ulubey dereleri sanayi tesisleri ve maden ocaklarının atıklarının deşarj edilmesiyle kanalizasyon deresi haline geldi" denildi.
Uşak nasıl düşük risk kategorisinde kaldı?
Kılıçdaroğlu Uşak'ta: Esnaf konuşmakta zorlandı, eliyle işaret etti
Kirliliğin devam etmesi durumunda nehrin kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Büyük Menderes Havzasındaki endüstriyel tesisler havzaya günlük 450-500 bin ton atık su bırakıyor. Bunun yüzde 86’sı da Uşak ve Denizli’de bulunan deri ve tekstil tesislerince salınıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2016’da hazırladığı 'Büyük Menderes Havzası Kirlilik Önleme Eylem Planı’nda Banaz çayının hiçbir şekilde kullanılamaz olduğunu tespit etti. Havza kurtarma projesi hazırladı ama geçen dört yılda çözüm için hiçbir adım atmadı. TÜİK verilerine göre Uşak’ta nüfus başı en fazla ölümün Ulubey-Karahallı-Banaz ve Sivaslı’da olması tesadüf değil. Ağırlığı sanayi kökenli olan arsenik, kurşun, nikel, antimuan, krom ve daha 20’ye yakın ağır kimyasal atıklarla kirlenen dereler ve yeraltı suları tarım ürünlerinin de genetik yapılarını bozuyor. Bu kirli sularla üretilen gıdalar kanser yapıyor. Havzadaki tüm canlı ve cansız varlıkların geleceği tehlike altında. Menderes havzası genç anne-bebek-çocuk ölümlerinin en fazla olduğu bölge aynı zamanda. Kimyasal atıkların dereleri ve yeraltı suları ile toprağı kirletmesi yüzünden vakitsiz ölümün adı ya kanser oluyor, ya kalp ya da organ yetmezliği.