Oya Berberoğlu: Enis tecrit eylemini sürdürecek
MİT TIR'larının görüntülerinin yayınlanmasıyla ilgili davada mahkum edilen cezaevindeki CHP milletvekili Enis Berberoğlu, yaklaşık bir buçuk aydır kendi kararı doğrultusunda avukatları dahil kimseyle görüşmüyordu. Yargıtay 16. Dairesi'nin tahliye talebini reddetmesinin ardından pasif direniş kararı alan Berberoğlu, eylemine bayram nedeniyle izin verilen bir saatlik açık görüş dolayısıyla ara verdi. Tutuklu vekil, Cuma günü ilk kez eşi Oya Berberoğlu ve kızı Dilara görüştü. Maltepe Cezaevinde yaptıkları görüşmeyi DW Türkçe'ye anlatan Oya Berberoğlu, eşinin Yargıtay'a yapılan yeni başvuran umutlu olmadığını "adaletsizliğe ve siyasetsizliğe" karşı eylemini sürdürmeye kararlı olduğunu söyledi.
-Uzun bir aradan sonra eşinizi gördünüz. Hem moral hem fiziki açıdan kendisi nasıl?
Enis’in morali iyi. Siyasi durumları ve hukuki boyutları çok iyi tahlil eden biri olduğu için hiçbir zaman boş umutlara kapılmadı. Moralini hep sağlam tutmaya çalışıyor. Haftada iki saat yazı yazmak için bilgisayar hakkı var. Bu arada ikinci kitabını da bitirdi. Eylül ya da ekim ayında piyasada olacak. Bu kitap, Türkiye’nin siyasi ve iktisadi yakın tarihinde karşılaştığı sorunlara bakışını anlatıyor.
-Kendisi bundan sonraki süreç için ne öngörüyor?
Bir üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesi,tekrar yargılama yaparak, "casusluk ve FETÖ" suçlamalarını düşürdü ve 25 yılı, 5 yıl 10 aya indirdi. Burada yattığı süre göz önüne alarak zaten çoktan tahliye edilmesi gerekiyordu. Bunu da yapmadılar. Yargıtay 16. Daire ise dokunulmazlık hakkını kullanabilmek için yargılamanın durdurulması ve tahliye talebimizi reddetti. Şimdi aynı talebimiz için 17. Daire’nin görüşüp karar vermesini bekliyoruz. Enis, bütün bu hukuksuzlukları göz önüne alarak 17. Daire’den olumlu bir karar beklemiyor. Enis "Ülkemde adalete olan inancımı sıfırladım. Bundan sonraki mücadelem siyasi olacak" dedi. Bunca zamandır bir vatandaş olarak adaleti bekledi. Zerre karar suçu olmadan 14 ayı aşkın bir süredir hapiste. Enis bu eylem kararını hem adaletsizliğe hem siyasetsizliğe karşı aldı.
-Eşinizin, yakın zamanda örneklerini gördüğümüz diğer siyasi tutuklular gibi, durumunu dünyaya anlatma talebi oldu mu?
Enis’in bu tür talepleri hiç olmadı. Sonuçta soru sormak istiyorlarsa, onlar talep edecek. Ayrıca kendi partisi yurtdışında bir farkındalık yaratmak istiyorsa, partisi yapacak. Ama bundan sonra, ABD’den ve Almanya’dan röportaj talepleri oluyor, bunları yanıtlayacağını zannediyorum.
-Eşinizi siyasete girmesi için sizin ön ayak olduğunuzu biliyoruz. Siyasete girdiği için pişmanlık duyuyor mu?
Enis, siyasete girdiği için hiç pişman olmadı. Sadece uzun süresi hapiste geçtiği için topluma istediği gibi faydalı olamadığını düşündüğünü, biliyorum. Ben de bir kadınım, duygusallığım da var. Zaman zaman keşke önermeseydim diye düşündüğüm zamanlar oluyor. Enis’i siyasete Türkiye’ye partisine çok faydalı olacağını bildiğim için ittim. Onun pişmanlık duymadığı, verdiği mesajdan da anlaşılıyor.
-Basında CHP’nin, eşiniz için bir eylem hazırlığında olduğu haberleri yer aldı. Bu konuda size ulaşan bir bilgi var mı?
CHP, Türkiye genelinde bir eylem için Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nin kararını bekliyor. O kararın neticesine göre bir eylem planlıyorlar. Ben de eylemin ne olduğunu o zaman öğreneceğim. Ben de aynı şekilde 17. Daire'nin kararını bekleyeceğim. O karara göre kişisel eylem planıma bakacağım.
-Karar için bir tarih var mı?
Emsal kararlara bakınca, 15 gün içerisinde başvuruları karara bağlıyorlar. Ama şimdi araya bayram girdi. Başvurumuzun üzerinden 25 gün geçtiği için önümüzdeki hafta kararı açıklamasını bekliyorum.
-Bir kitabın bir paragrafındaki bir cümleden eşiniz hapiste. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
Muhalefete vurmak ve gözdağı vermek için Enis içeri alındı. Siyaseten hapse girdi, siyaseten de oradan çıkacak. Bu sürecin hiçbir yerinde adalet olmayacak. O zamanlar çok isyan ettim. Enis o zaman vekil bile değil. Partisinin medyadan sorumlu genel başkan yardımcısı, aynı gün 70 gazeteci ile görüşmüş. Bunların hiçbiri evrensel hukukta delil olarak kabul edilemez.
Umarım önümüzdeki günlerde açıklanacak karar, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve yargının siyasi etkiler verebildiğine bir örnek olur.