Nuriye ve Semihi Gardiyanlar 'öldün mü, yaşıyor musun' diye kontrol ediyor"
Açlık grevinin 126. Gününde olan tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Ankara, Sincan Cezaevi’nde tutuklu.
Avukatlarından Engin Gökoğlu bugün iki müvekkiliyle de Sincan’da görüştü ve durumlarını bianet’e anlattı.
MORALLER İYİ AMA SAĞLIKLAR KÖTÜ
Gökoğlu, “Moralleri iyi ama sağlıkları kötü. Artık yürüyemiyorlar, Nuriye görüşe tekerlekli sandalyeyle geldi, mide ve böbreklerinde sorunlar var, bacağında morarma var” dedi.
“Nuriye, kadın gardiyanların her gece hücrelerine gelerek kendisini uyandırdığını anlattı. Bunu neden yaptıklarını sorduğunda da ‘Öldün mü, yaşıyor musun diye kontrole geldik’ cevabını aldığını söyledi.”
“Semih’in hücresine de akşamları 23.00 civarında gidip dokunmadan, uzaktan bakıyorlarmış.
“Sorunun çözümü için adım atmak yerine bunu yapmaları insanlıkdışı. Herhalde sorumluluktan böylelikle kurtulacakları yönünde endişe duyuyorlar. Ama Nuriye ve Semih’in sağlıklarını düşünmüyorlar.”
Gülmen hücrede iki kadın tutuklu ile, Özakça da üç kişlik hücrede bir tutuklu ile birlikte kalıyor.
SON TAHLİYE TALEPLERİ DE HAPİSHANEDE KALMALARI UYGUN DİYE REDDEDİLDİ
Bianet'te yer alan habere göre, Engin Gökoğlu, yaptıkları son tahliye başvurusunun da Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiğini söyledi:
“Mahkeme 30 Haziran’da tahliye talep dilekçemize ret kararı verdi. Bu karar da bize 11 Temmuz’da, yani dün tebliğ edildi. Mahkeme kararında, ‘hapishanede kalmalarının sağlık açısından uygun olduğu’ ifade ediliyor.
“Artık ikisi de ölüm sınırında, talepleri bir an önce kabul edilmeli. ‘İşe iade edilmeleri’ karşılanması zor bir talep değil. Dünyanın duyduğu direnişi hükümet de duymalı.”
KULAKLARI DIŞARIDA
Avukat Gökoğlu, iki eğitimcinin de dışarıda kendilerinin taleplerinin kabul edilmesi için yapılan eylemleri yakından izlediklerini anlattı:
“Kulakları dışarıda. Biz de avukatları olarak her görüşte dışarıdaki etkinliklerden bahsediyoruz. Nuriye bugün Tavır dergisi alabilmiş, çok mutluydu.
“Herkese çok selamları var, destek olanlara selamlarını iletiyorlar, Yüksel Caddesindekilere de…”