Müsavat Dervişoğlu "bu utanç hükümete yeter" diyerek yaşananları açıkladı: Öcalan'ın çağrı süreci için çarpıcı yorum

Müsavat Dervişoğlu, Bahçeli'nin Öcalan'a çağrısıyla başlayan gelişmelere dair "Roller dağıtılmış, replikler hazırlanmış, zamanlama planlanmış. Adeta bir set kurulmuş. Herkes zamanı geldiğinde kendi rolünü oynuyor" dedi. ABD Başkanı Trump ile Ukrayna Başkanı Zelenski arasında yaşananlara işaret ederek ise “Zelenski’ye yapılanın, kapı arkasında bize yapılmış olmasından endişeleniyorum” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Sözcü TV ekranlarında İpek Özbey’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın çağrısı ardından yaşanan gelişmeler sorulan Dervişoğlu, “Abdullah Öcalan çağrı yapmadı. Abdullah Öcalan'ın bir çağrı yapması istendi. Buradan anlaşılıyor ki replikleri başkası yazıyor” dedi.

Ortadoğu'daki sınırların dönüştürülmesi hayalini yaşama geçirebilmek adına atılmış bazı adımlar olduğunu dile getiren Dervişoğlu, “Dolayısıyla bugün Türkiye'de yaşananları sürpriz olarak görmüyorum. Hazırlanmış bir senaryonun yaşama geçirilmiş hali olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

Dervişoğlu, “Biliyorsunuz 2003 yılında sınırların değiştirebileceğine dair açıklama yapıldıktan sonra bugün iş başında bulunan iktidar Büyük Ortadoğu Projesi diye adlandırılan -ki büyük Ortadoğu derseniz bana göre küçük Türkiye'den bahsetmiş oluyorsunuz- bu projenin eş başkanı olmasının büyüsüne kapıldı” değerlendirmesini yaptı.

Büyük Ortadoğu Projesi dillendirilmeden önce, PKK terör örgütünün yapmış olduğu eylemlerin sonucunda, bölgesel dörtlü kantondan oluşan bir terör devletinin inşa edilmesine yönelik adımlar da atıldığını kaydeden Dervişoğlu, “Bugün karşı karşıya kaldığımız şey bu adımların sonucudur. Ama ben ülkem adına ülkemi yönetenler adına büyük endişeler taşıyorum. Bütün bu olup bitenleri toptancı bir tarih şuuruyla kavrayamamış olmalarından kaynaklı hezeyanlar, Türkiye'nin uzun vadede başına bela olabilecek sonuçları da beraberinde getirecektir” ifadelerini kullandı.

“ZELENSKİ’YE YAPILANIN BİZE YAPILMIŞ OLMASINDAN ENDİŞELENİYORUM”

ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasında Beyaz Saray’da yaşananlara işaret eden Dervişoğlu, “Emperyal güçlerin hedef tahtasına koyduğu ülkeleri ve onları yönetenleri de kuşattıklarına dair son derece ciddi endişeler taşıyorum. Zelenski’ye Beyaz Saray’da yapılalar herkesin malumudur. Zelenski’ye aleni bir biçimde yapılanın kapı arkasında bize yapılmış olması endişesini bile taşıyorum.” dedi.

Trump’ın birinci döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu okuyan Dervişoğlu, “Sadece bu mektupta bile senaryonun ne olduğunu görebiliyoruz. Bu mektup 2019 yılında Barış Pınarı Harekatı’nın başlamasından sonra Erdoğan’a gönderildi.

Bu mektubun içindeki şifreleri doğru okuyabilmeye muvaffak olursanız, karşı karşıya olunduğunuz sorunun ve oyunun boyutlarını da idrak etmiş olursunuz” ifadelerini kullandı.

Mektup yazıldıktan sonra Türkiye'de neler olduğuna bakılması gerektiğini vurgulayan Dervişoğlu, “2003 yılında Condoleezza Rice’nin sınırların dönüştürülmesine yönelik ilk adımı attığı andan itibaren yaşananların ne olduğuna baktığımızda asıl hedefin Irak'ın kuzeyinde bir terör devleti inşası, Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti inşası ve keza İran'ın güneyinde de bir terör devletinin inşasını müteakiben; Türkiye'de yapılan planlamalara bağlı olarak oluşturulan ayrılık zemininde Türkiye'nin de içine dahil olduğu dörtlü bir terör kantonunun oluşturulmasının hesabı yapılıyor” açıklamasını yaptı.

“TERÖRİST BAŞIYLA ÇÖZÜLECEK BİR SÜREÇ DEĞİL BU”

Barış içinde yaşamayı herkesin isteyeceğini dile getiren Dervişoğlu, “Ama ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bu yaklaşık yarım asırdır Türkiye'ye bela olmuş bir terör örgütünün kurucusu ve İmralı'da ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmiş terörist başıyla çözülecek bir süreç değildir. Ben burada Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında birtakım rollerin yüklendiğini, repliklerin hazırlandığını, kimin ne zaman, neyi söyleyeceğini planlandığını ve bütün bunları düşünceden eyleme dönüştürecek takvimin ayarlandığı kanaatini taşıyorum.” dedi.

“HER SORUNUN ODAĞINA KÜRTLERİN YERLEŞTİRİLMESİNİ KABULLENEMİYORUM”

“İmralı canisinin yol göstericiliğinde tasarlanmış hiçbir plana ve projeye inanmam. Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin konuyla ilgili sorunların çözümüne yönelik doğru adımlar atmasının yaşama geçirilmesi gerek” diyen Dervişoğlu, “Söylemlerimiz yönüyle sanki toplumun bir kesimiyle karşılık oluşturuyoruz türünden bir kaygı yaratıyorlar. Bu son derece yanlıştır. Bu topraklar üzerinde yaşayan Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren müştereken hareket ettiğimiz hatta Anadolu'yu vatan yapma sürecinde birlikte hareket ettiğimiz unsurlarla ayrı düşmüş gibi göstermeleri ve Türkiye'deki her sorunun odağına özne olarak Kürtlerin yerleştirilmiş olması halini kabullenemiyorum. Bir taraftan bu adımları atıyoruz, diğer taraftan kayyum uygulamalarına gidiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin görevi, bu toplumda yaşayan insanların kendisini buraya ait hissetmesini temin etmektir. Bu ayrılıklardan ve farklılıklardan siyaseten beslenerek ondan netice almaya çalışmak değildir. Bu ülkede yaşayan insanların, bu toprakların yabancısı olmadığını onlara ispat etmek zor bir şey mi?” şeklinde konuştu.

“ERDOĞAN TARİHİ FIRSATLAR YAKALADI AMA…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sorunların çözümü için büyük fırsatlar yakaladığını vurgulayan Dervişoğlu, “Ama Recep Tayyip Erdoğan bu sorunların çözümü yerine, kendi ikbali ve istikbalini inşa edebilecek bir siyasi strateji planlamakta geri durmamıştır. Bu topraklarda yaşayan insanların aidiyetini güçlendireceksiniz. 25 yıldır iş başında bulunan iktidar, aidiyet duygusundan değil de farklılıklardan ve ayrılıklardan beslenmeye çalışırsa elbette ki sonuç böyle olacaktır. Bu sürecin içinde herhangi bir iyi niyet emaresi görmüyorum.” diye ekledi.

Sistem eleştirisinde de bulunan Dervişoğlu, “İktidarın içinde de Tayyip Erdoğan'a doğru yol gösterecek insanların olduğu kanaatini taşıyorum ama bu sistem Erdoğan'ı öyle bir hale getirdi ki, üzülerek ifade ediyorum Erdoğan'ın doğru şeyi dinlemeye tahammülü bile kalmadı” değerlendirmesinde bulundu.

“ANAYASAL HAMLELERİN YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMESİ ARZULANIYOR”

Cumhur İttifakı’nın geçmişte muhalefeti terörle yan yana durmakla suçladığı hatırlatılan Dervişoğlu, “O zaman terör örgütüyle ilişkilendirmek için sahte dokümanlar hazırlamaktan, montaj filmler yapmaktan geri durmayan hükümet, bugün kendi sınırlarında terör devletinin inşasını temin edebilecek yanlış adımlar atıyor. Yani Türkiye kendi sınırında teröristan oluşturuyor. Dolayısıyla ne değişti sorusu çok açık ve net. O dönem kazanmak için o gerekiyordu, bu dönem kazanmak ve bu melum fikirleri yaşama geçirebilmek adına değiştirilmesi düşünülen anayasal hamlelerin yeniden hayata geçirilmesi arzulanıyor. Ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu vasattan, bu ülkeyi yönetebilecek tek kişi görüntüsüyle çıkmayı arzuluyor. Bu son derece tehlikeli bir şey” dedi.

MUHALEFETE TEPKİ

Yaşanan gelişmeler kapsamında muhalefetin yaptığı açıklamalara da tepki gösterdiğini hatırlatan Dervişoğlu, “Gazi meclisin böyle bir sürece aracı kılınmasını kabul etmediğim için iktidarla birlikte muhalefeti de uyarma ihtiyacı içerisinde oluyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi ne yapacaktır? Elimizde anayasa var. Türkiye'nin bu zamana kadar tartışılmayan hangi sorunu vardır ki, konuşulmayan hangi problemi vardır ki? Türkiye'nin konuşulmayan ya da tartışılmayan soruları değil, çözülmeyen sorunları vardır” ifadesini kullandı.

“BU UTANÇ HÜKÜMETE YETER”

Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın “40 yıl önce Kürt’ün adı yoktu, bugün belediyeleri var” şeklindeki sözleri sorulan Dervişoğlu, “Bu neyle temin edilmiş? Terörle, cinayetle, şahitlerimizin katledilmesiyle. Terör faaliyetleriyle elde edilmiş. Ben dün doğmadım, benim çok sayıda Kürt arkadaşım da vardı. 40 yıl önce Kürt’ün adı bile yoktu demek, yaptığımız silahlı mücadeleyle bunu temin ettik anlamına geliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mahkemelerinde yargılanmış ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmiş birisinin, böylesine konularda siyasi öndere dönüştürülmüş olması hâli bile, eğer utanç aranıyorsa bu hükümete yeter” değerlendirmesini yaptı.

ÖCALAN’IN ÇIKARILMASINA KAPILARI KAPATTI

“Öcalan çıkarılır mı?” sorusuna Dervişoğlu, “Her şey yapılmaya teşebbüs edilebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durum gündeme geldiğinde bunu cevapladı. ‘Öcalan'ı affedeceğimize dair birtakım iddialar var, adam çıkmak istemiyor’ dedi. Demek ki o kişiye çıkıp çıkmaması ile alakalı birtakım görüşler ifade edilmiş. Kendisi de güvenliği için yaşamını İmralı'da sürdürmesinin daha uygun olacağını söylemiş. Ama demek ki birileri Öcalan’a ‘çıkmak istiyor musun?’ diye sormuş. Buna yönelik adımların atılması da muhtemeldir. Çünkü son birkaç gündür umut hakkından bahsediliyor. Arayınca DEM Partili milletvekillerinin yeni yasama yılının başından itibaren bu konuya yönelik kanun teklifleri verdiklerine de şahitlik ediyoruz. O sebeple böyle bir arayışın olduğu tartışmasız. Planlanan düzenlemelere İYİ Parti olarak karşı duruş sergileyeceğimizi ifade etmek isterim” yanıtını verdi.

“TÜRK KİMLİĞİNİN SORGULANMASI, TBMM’NİN YETKİLERİ ARASINDA DEĞİLDİR”

CHP’ye yönelik tepkisi sorulan Dervişoğlu, “Bu meselenin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çözümün aranması, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş'un durumdan vazife çıkarmasının gerektiğinin ifade edilmesi son derece mahsurlu cümlelerdir. Bunlar zaten konuşuluyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tutanaklarını okuduğunuzda bunlara şahitlik ediyorsunuz. Bunlar konuşulmayan meseleler değil. Ne konuşulacak, çözüme dair ne konuşulacak? Burada ne isteniyor? Türk kimliğinin sorgulanması, vatandaşlık tanımının sorgulanması, üniter devlet yapısını sorgulanması, milli devlet anlayışının sorgulanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri arasında değildir. Bu yolda birtakım düzenlemelere gidelim yolunda adımlar atılacaksa şayet, bunlar bu mevcut melun planı masum hale getirmek üzere sevk edilmiş cümlelerdir.” şeklinde konuştu.

“AKP İÇİNDE KÖTÜ GİDİŞATI ÖNLEME ARZUSUNDA OLAN İSİMLER VAR”

Dervişoğlu şöyle devam etti:

“Muhalefet partileri bu ifadelerimi bir karşı duruş olarak değerlendirmesin. Muhalefet partisi deyince de sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik bir beyanda bulunuyorum hissiyatı yaratılıyor. Bunu muhalefet statüsünde olan başka partilerin liderleri de söylüyor. Ben bütün olarak şunu söylüyorum; bu kötü gidişata dur diyebilmenin yolu vatandaşlık şuuruyla hareket edip, hangi siyasi partinin içerisinde olursak olalım, olumsuzluğa karşı bir direnç sergilemektir. Başka bir yolumuz yoktur. Adalet ve Kalkınma Partisi içinde de Cumhur İttifakı'nın içinde de bu kötü gidişatı tespit edecek ve o kötü gidişatı önleme arzusu içerisinde bulunan insanların varlığından haberdarım. Bu millet de haberdar olsun”

DERVİŞOĞLU’NDAN “SÜREÇ AŞKLARI” ÇIKIŞI

DEM Parti’nin Bahçeli’ye övgüleri ve Bahçeli’nin telefon görüşmelerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Dervişoğlu, “Uygulanmak istenen bir şey var. Roller dağıtılmış, replikler hazırlanmış, zamanlama planlanmış. Adeta bir set kuruldu. Dolayısıyla herkes zamanı geldiğinde kendi rolünü oynuyor. Bir film setindeymişim gibi hissediyorum kendimi. Bu kadar insan birbirine bu denli komplimanlar yapıyorlarsa, belli ki aynı senaryonun bir parçası ve hazırlanmış replikleri okuyorlardır. Böyle sıkı fıkı ilişkilerde biliyorsunuz set aşkları doğar. Ben bunun süreç aşkları olarak tanımlanmasını ve siyasetten ziyade magazin konusu olmasını arzuluyorum.” yanıtını verdi.

Anayasa’ya göre Erdoğan’ın bir kez daha aday olamayacağını hatırlatan ve bu noktada iştahının kabartılmaması gerektiğini vurgulan Dervişoğlu, “Buna muhalefetin vesile olmasını içime sindiremiyorum” dedi.

İYİ Parti’de yaşanan milletvekilleri istifalarını arınma ve özgürleşme olarak değerlendirdiklerini belirten Dervişoğlu, partisinin oylarında yükselme olduğunu ekledi.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi