Murat Ağırel: Eğer biz Türküm diyebilseydik, eminim PKK olmayacaktı
Ağırel, "Eğer biz Türküm diyebilseydik, eminim ben PKK olmayacaktı. Doğruyum diyebilseydik, yolsuzluklar olmayacaktı. Küçüklerimizi koruyabilseydik eğer, bugün konuştuğumuz tacizler tecavüzler bir takım ahlaksızlar olmayacaktı" diye konuştu.
Andımız konusunun bu dönemde tekrar gündeme getirilmesinin kafasında soru işaretlerine neden olduğunu söyleyen Ağırel, "Cumhuriyet'in devrimleri yok ediliyor. Cumhuriyet'in devrimlerinin yerine abuk sabuk tanımlamalar getiriliyor. Atatürk'ün yerine Abdülhamit'in yüceltildiği, aynı zaman toplumun bütün değerleri ile ilgi Mustafa Kemal Atatürk'e ait ve Cumhuriyet değerlerine ait karşısına tam tersi objelerin konulduğu bir süreç yaşıyoruz." diye konuştu.
Murat Ağırel: Cumhuriyet’in devrimleri yok ediliyor. Cumhuriyet’in devrimlerinin yerine abuk sabuk tanımlamalar getiriliyor. Atatürk’ün yerine Abdülhamid’in yüceltiliyor…@OzlemGurses ile #KaydaGeçsin’de gazeteci @muratagirel Andımız tartışmalarını yorumladı. pic.twitter.com/Oscpov5ZnJ
— Halk TV (@halktvcomtr) March 16, 2021
Cuma günü Danıştay, daha önce kabul ettiği Andımız'ın okullarda okunması kararının tam tersi yönde bir karar alarak okunmamasına hükmetmişti.
Murat Ağırel'in açıklamalarından satır başları:
Danıştay şu an gerekçeli kararını bildirmedi. Danıştay 8. Dairesi 2018'de Andımız kaldırılamaz diye bir karar verdi. Ardından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da 8. Daire'nin kararını iptal etti. Nitekim de Andımızın okunması yasak hale geldi.
Bunun seceresine bakarsak, hangi tarihte kaldırılmıştı? 2013'te çözüm süreci diye adlandırılan çözülme sürecinde Andımız'ın kaldırılması ve bunun ırkçılıkla ve çocuklarımıza zorla okutulduğuna dair birtakım eleştiriler sonrasında Andımız'ın kaldırılmasına karar verilmişti. Haklılar... Niye haklılar? Çünkü Andımız'ın içinde yer alan betimlemeler bazı kişileri rahatsız eder. Neden rahatsız eder? Ne diyor, doğruyum diyor. Çalışkanım, Türküm diyor. Varlığım Türk varlığına armağan olsun diyor. Bunun gibi şeyler bazı kişilere dokunuyor. Eğer biz Türküm diyebilseydik, eminim ben PKK olmayacaktı. Doğruyum diyebilseydik, yolsuzluklar olmayacaktı. Çünkü doğruyum dediğiniz zaman bugün söylediğinizi yarın yalanlayamayacaktınız. Çalışkanım diyeceksiniz, bu ülkede açlık olmazdı. O zaman da yandaşlarının çevresindeki bulunan kamunun mallarını üç beş kişi peşkeş çekemeyecekler. Tabi ki rahatsız olacaklar. Küçüklerimizi koruyabilseydik eğer bugün konuştuğumuz tacizler tecavüzler bir takım ahlaksızlar olmazdı. Andımız'da neden bahsediyoruz biz, küçüklerimizi korumaktan bahsediyoruz... Yurdumu milletimi özümden çok sevmektir diyoruz. Eğer biz Andımız'da yazan yurdumuzu ve milletimizi özümüzden çok sevmiş olsaydık bugün fabrikalar satılmazdı. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi birtakım insanlara peşkeş çekmezdik.
Andımız'ın içindekilerin bir amacı ve ülküsü vardı. Buradaki Türklük kavramı ırkçılık değildir ki... Bunu zaten Atatürk bunu 100 yıl önce tam anlamıyla her yönüyle anlatmış ve sonuçlandırmış. Bunun bu dönemde tekrar gündeme getirilmesi benim kafamda soru işaretlerine neden oluyor.
"Atatürk'ün yerine Abdülhamit'in yüceltildiği bir süreç yaşıyoruz"
Cumhuriyet'in devrimleri yok ediliyor. Cumhuriyet'in devrimlerinin yerine abuk sabuk tanımlamalar getiriliyor. Atatürk'ün yerine Abdülhamit'in yüceltildiği, aynı zaman toplumun bütün değerleri ile ilgi Mustafa Kemal Atatürk'e ait ve Cumhuriyet değerlerine ait karşısına tam tersi objelerin konulduğu bir süreç yaşıyoruz. Cumhuriyet'in, ya da tırnak işareti içinde onların dediği gibi Yeni Türkiye diyorlar ya Yeni Türkiyeleştirme operasyonunda bunlar kilometre taşları. Zaten Gazi Mustafa Kemal Türklüğün tanımı yapmış, Anayasa'mızda da var. Bunun üzerinden Andımız içerisinde bulunan varlığım Türk varlığına armağan olsun kelimelerini ırkçılığa indirgersek hata yapmış oluruz.