Meclis'ten geçen Libya tezkeresine ilişkin yeni iddia

Meclis'ten geçen Libya tezkeresine ilişkin yeni iddia
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Libya tezkeresine ilişkin bir yazı kaleme aldı.

Muharrem Sarıkaya, bugünkü "Asker, Berlin’i bekleyecek" başlıklı yazısında,  Erdoğan - Merkel görüşmesinin nedenini de açıkladı. 

Sarıkaya, "Ankara’da konuşulanlara bakılırsa Putin ile görüşme masasına böyle bir plan da olacak. Libya’daki çatışmaya son vermek için Berlin Konferansı çabası içinde olan Almanya’nın da bu plana dahil olması isteniyor." ifadesini kullandı. 
 
İşte o yazı: 

Tezkere çıktı, ancak Libya’ya henüz muharip güç gönderilmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da önceki akşam, eğitim ve taktik bilgisine ihtiyaç duyulan personelin Libya’ya intikali sağlandığını, farklı bir yöntemin uygulanacağını bildirdi.

Askerin Libya’daki görevinin koordinasyon olduğunu belirtip, muharip güç olarak farklı bir yol izleyeceklerini bildirdi.

Zaten şu ana kadar da ciddi bir muharip güç kaydırması olmadı. Peki, süreç bu şekilde mi ilerleyecek, yoksa sonrasında muharip güç gönderilmesi söz konusu olacak mı?

Bu konuda Ankara’da farklı görüşler var.

Önce Putin ile

Öncelikle Türk Akım Doğalgaz Hattı’nın açılışını yapmak üzere, Libya sahasında Türkiye ile ayrı düşen Rusya Devlet Başkanı Putin Türkiye’ye geliyor.

Putin’in İstanbul odaklı gezisinin bir diğer önemli noktası ise sadece açılışla sınırlı kalınmayıp, bölgesel konuların da ele alınacağı toplantının da yapılması.

Ankara, Rusya’yı Libya’da da önemsiyor.

Bunun için de masada önemli iki dosya var.

İlki Şam güçlerinin ilerleyişini sürdürdüğü, hatta daha önceki anlaşmayı da aşıp, M-4 otobanının kuzeyine taşan İdlib sahasındaki gelişmeler…

Bunun yarattığı 2 milyona yakın yeni mülteci dalgasının yarattığı etkiyi giderecek yeni bir model…

Aynı kapsamda, Barış Pınarı harekat bölgesinde geçmişte verilen sözlerin aksine PYD/YPG/SDG/PKK’nın 30 kilometrenin üstünde kalan bölgelerde de varlığını sürdürme çabası.

Rusya, ortak devriye sırasında Türk zırhlı taşıyıcılarına yönelik taşlı saldırıların sona erdirilmesi için YPG tarafını sert şekilde uyarıp durdurulmasını sağlamıştı.

Ancak, örgütün Rus güçlerini ardına alıp, bu bölgeden de geçen 30’uncu kilometrenin altındaki M-4 otobanını kalkan gibi kullanması, kendine koruma alanı yaratıyor görüntüsü vermesi Ankara’yı rahatsız ediyor.

Libya'da ortaklık olur mu?

Suriye sahasındaki soruna şimdi Libya da eklendi…

Rusya, Deniz Yetki Alanı Mutabakat Muhtırası’na imza koyan Libya’daki meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti Sarraj’ın karşısında, muhalif General Hafter’i destekliyor.

Rusya’nın Akdeniz’deki Sovyet dönemindeki yoldaş yapılanmaya ulaşmasının ötesinde, Mısır’ın Akdeniz’deki konumu ve tutumu da Moskova’nın tutumuna neden oluşturuyor.

Çünkü Avrupa’daki gaz hakimiyetini devam ettirebilmek için, Doğu Akdeniz gazını boru ile batıya taşıma yerine Mısır’da sıvılaştırıp daha ucuz yoldan Asya’ya aktarma planı yapıyor.

Türkiye ile bu noktada uzaklaşıyor.

Ancak Libya’nın daha karmaşık bir hale gelmesinin önüne geçilmesi konusunda ise uzlaşıyor.

Ankara da bu noktadan hareketle, Suriye’de olduğu gibi birlikte çözüm üretebilmek için Moskova ile ortak plan zemini arıyor.

Ankara’da konuşulanlara bakılırsa Putin ile görüşme masasına böyle bir plan da olacak.

Libya’daki çatışmaya son vermek için Berlin Konferansı çabası içinde olan Almanya’nın da bu plana dahil olması isteniyor.

Merkel ile uzlaştı

Görünen tek nokta ise bu ayın sonunda ve Şubat başında gerçekleşmesi planlanan üç toplantıya kadar Ankara muharip asker gönderme konusunda Berlin ile anlaşmaya vardı.

Yani Hafter güçleri Berlin Konferansı’na kadar saldırgan tutumundan vazgeçecek, Ankara da bu çerçevede muharip göndermeyecek.

Sarraj’ın tarafında vekalet savaşı yürüten güçlere askeri teknik destek sağlamanın ötesine geçmeyecek.

Almanya cenahından gelen haberlere göre de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Merkel’in son günlerde ardı sıra gerçekleştirdikleri telefon görüşmelerinin temelinde de bu var...

Merkel’in bir sonraki hafta içinde Türkiye’ye yapacağı ziyaret bu açıdan önemli.

Ardından da Libya konusunda İngiltere, Fransa, Almanya ve Türkiye’nin olacağı Libya zirve toplantısı gelecek.

Devamında da Hafter’in bu süre içinde Sarraj’ı yıkmak, Ankara’nın ise Başkan olarak gitmesini sağlamak için uğraş verdiği Şubat başındaki Berlin Konferansı gerçekleşecek.

Çoklu kriz bütünleşmesi

BM Güvenlik Konseyi üyelerinin 5’inin de daimi katılımcı olacağı Berlin Konferansı’ndan nasıl sonuç çıkar bilinmez.

Kesin olan bir şey var ki Akdeniz bugün dövüştüğünüzle yarın öpüşmek zorunda kaldığınız bir coğrafyaya dönüştü.

Daha da önemlisi son İran’ın önemli ismi Kasım Süleymani’nin Irak’ta öldürülmesiyle gelişen olaylar da krizi de ortaklaştırdı.

Krizi, ne İran, ne Irak, ne Suriye krizini Libya’dan ayrı zeminde düşünmek olası…

Akdeniz’de çoklu kriz bütünleşmesine tanıklık ediliyor.

*

ABD’nin Irak’tan çıkması imkansız…

Irak Parlamentosu’nun önceki günkü kararına bakıp, ABD güçlerinin 1989’dan bu yana mekan tuttuğu Irak topraklarından atılacağını kimse varsaymasın.

Çünkü ne Irak’ın politik yapısı ne de çıkarlar çatışması buna izin verir.

ABD kendisi istemediği sürece Irak’tan çıkartılamaz.

Belki Parlamentonun aldığı karara atıf yapıp, olabilirliğini savunabilirsiniz...

Ancak bir konunun farkına varılmalı ki parlamento kararı değil, sadece Şii milletvekillerinin katılımı ile alındı.

Uygulanması zor

Karar kabul görse dahi uygulanabilirliği zor.

Çünkü Irak Anayasası gereği parlamento ancak hükümete tavsiye kararı alabilir.

Irak’ta ise mevcut hükümet yıkıldı, yenisi kurulana kadar geçici görevle koltuğunda oturuyor.

Tartışma da bu noktada başlıyor, çünkü bu durumda olan bir hükümetin icra yetkisinin olmadığı savı öne sürülüyor.

Diyelim ki hükümetin onayı geçerli kabul edildi, ardından Cumhurbaşkanı’nın da onayından geçmesi gerekir.

Berham Salih engeli

Irak’ta varılan mutabakat gereği Cumhurbaşkanları Kürt kökenli olanlardan seçiliyor; daha önce Celal Talabani vardı, vefatıyla yine Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden Berham Salih geldi.

Salih’in ABD askerinin çıkarılmasını savunması, kendisinin de içinde bulunduğu Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin politikasına aykırı.

Kaldı ki imzalasa bile, ABD’ye sırtını dayayıp büyüyen IKYB’nin karara uyması beklenmez ki bu da Salih için Cumhurbaşkanlığını kaybetmek anlamına gelir.

Kerkük pazarlığı

Irak konusunu en iyi bilenlerden ORSAM’dan Bilgay Duman, dünkü sohbetimizde Kerkük konusuna işaret etti.

IKYB’nin uzun süredir güvenliğin yeterince sağlanamadığını, peşmergenin daha iyi olduğunu ileri sürerek Kerkük’e dönme hayali içinde olduğunu anımsatıp ekledi:

“IKYB böyle bir dönemde kendisini koruyup kollayan ABD’nin bölgeden çıkmasını istemez. Çünkü o durumda güçsüz kalacağını bilir…”

Dolayısıyla Bağdat istese de Erbil istemez…

Bunun İran arasında sorun teşkil edeceği de sanılmasın; Kasım Süleymani’nin dünkü cenazesinde IKYB yönetimi de tam kadro hazırdı. 

İlgili Haberler