Konuk yazar Haluk Işık: Hey Homeros'un hemşerisi!

Konuk yazar Haluk Işık: Hey Homeros'un hemşerisi!
Bu kentin üç beş gönüllüsü de olmasa, yüz yıl öncesinden haberin olmaz.Gerçi üç gün öncesinden haberin var mıdır, o da bilinmez. Haksızlık yaptığımı sanma, memleketin ahvaline dair bir genellemeden payına, payıma, payımıza...

Bu kentin üç beş gönüllüsü de olmasa, yüz yıl öncesinden haberin olmaz.

Gerçi üç gün öncesinden haberin var mıdır, o da bilinmez. Haksızlık yaptığımı sanma, memleketin ahvaline dair bir genellemeden payına, payıma, payımıza düşen bir gerçeklikten söz ediyoruz.

Oysa adamın biri görmeyen gözleriyle, insanlığın gözlerini binlerce yıl öncesinden sonraki çağlara açtı.

Bu toprakların insanıydı, bu toprakların öyküsünü yazdı.

İlyada ve Odisseia deyince, cümle uygarlık saygıyla kalkıp, önünü ilikler.

Elin “gavuru” onlardan aklının alamayacağı öyküler, romanlar, şiirler yarattı.

Sen filmini izledin, vay Brad’im dedin.

Oysa “Truva”nın yazarı İzmirliydi.

O film neden bu ülkede çekilmedi, onu merak eder misin?

Homeros’un annesi Kyme’lidir, şimdinin Aliağa ve yöresine denk düşen bir kadim kenttir. Babası İzmirli Maion’dur.

Meles’in oğlu diyoruz. Yalnızca hayatından bin eser çıkar.

Homeros Vadisi var mesela bu kentte. Nerede diye sor, bakalım kaç kişinin haberi var? Bilenlerin çoğu içinse, dağ yolu ile yorgunluk, manzara ile hafta sonu kaçamağı arasına sıkışmıştır.

Homeros Bulvarı vardır.

Altınyol’da Meles Çayı düzenlemesi ve sahili insanileştirme adına gerçekleştirilen çalışmalar sırasında –Ahmet Piriştina’ya saygı ve selam olsun- bir Homeros Anıtı dikilmiştir.

Homeros adına kısa film ve öykü yarışması düzenlenir. Bir gazetede layığınca anıldığını, kurumsallaşıp bir kente ve ülkeye mal edildiğini okuyup işittin mi?

Avuç içi kadar Cannes’da dünya çapında film festivali düzenlenmesine gıpta ederken, üç yanı denizlerle çevrili bir ülke neden bunu başaramıyor, başardıklarını da saçma sapan biçimde nasıl heder ediyor?

Bunu düşünmeyen, Homeros’un neden değerlendirilemediğini düşünebilir mi?

Öyle ya, her şey birbirinin nedeni ve sonucudur.

O kadar uzağa gidip, lafı köpürdetmeye gerek yok.

Balçova’daki kaplıcanın adı, neden Agamemnon?

Kral Agamemnon savaşta yaralanan askerlerini sağlıklarına kavuşsun diye, İzmir’deki kaplıcalara göndermişti de ondan. Hangi savaştı o?

Elbette Truva!

Hemşerim, Homeros’tan söz ediyoruz.

Her sanat dalına esin ve kaynaklık eden, yüz öyküsüyle binlerce yapıtın doğmasına yol açan bir insandan, hemşerinden dem vurmaya çalışıyoruz.

Adını taşıyacak ve tüm dünyaya İzmir’in adını duyuracak bir üniversiteden vazgeçtim, örneğin bu kentte “Homeros Araştırma Merkezi”, kürsüsü, sınıfı var mı? Yok.

O zaman sorulmaz mı, üniversiteler ne işe yarar diye?

Kentin tam ortasında ya da körfezin girişinde, bir Homeros Heykeli var mı?

Uluslararası Homeros Konferansı, festivali, bienali, vaz geçtim adını taşıyan bir kütüphane var mı?

E o zaman niçin kuruldu Akdeniz akademileri, devlet adına kültürümüzle iştigal eden müdürlükler, yerel yönetimler ve nihayet kültür-sanat adına kurulmuş ve bin adla kendilerini anlatan oluşumlar, yazar – çizer örgütlenmeleri?

‘Bunca sıkıntı içinde, dert edindiği şeye bak’ diyenler olacaktır.

Bizim de onlara karşı iki çift sözümüz var.

Kurtuluş Savaşı zamanında top sesleri Polatlı’dan gelirken, Mustafa Kemal Paşa neden “Eti Müzesi”ni kurdu da, sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne evrildi?

Neden ülkemizdeki müzelerin yüzde sekseni, bu şahane uzak görüşlülük sayesinde yepyeni bir ülkenin ilk 15-20 yirmi yılında boy verdi?

Anadolu’nun her yerinde neden kazılar başlatıldı, uzmanlaşsınlar diye çocukları niye yurt dışına gönderildi? Hasan Ali Yücel’in başka işi yok muydu da, “klasikler” çevirip, bu ülkenin belleğine, kültürüne, eğitimine ekledi?

Bunlara sinir oluyorsanız, meşrebinize uygun soralım; Fatih Sultan Mehmet neden Yunanca, Arapça, Latince, Farsça, İbranice biliyordu da, bu toprakların tarihini kendi dillerinden okuyordu? Sarayda yapacak başka bir işi olmadığından mı? Napolyon’u, George Washington’u bin kere izledin.

Elbette izleyeceksin.

Ya Fatih?

Kof şişirmeler ve tahammül ötesi yuvarlamalar dışında, dünya pazarına çıkaracak bir filmin, oyunun, romanın var mı?

Homeros usta üstünden İzmir’i konuşmayı sürdüreceğiz. Yerel seçimler yaklaşıyor. Adayları, biraz da bu açıdan değerlendireceğiz. Bakalım İzmir’i “uçurma” vaatlerinde neler var?