‘Koalisyon zararlı değil, baraj yüzde 5’e inmeli'

‘Koalisyon zararlı değil, baraj yüzde 5’e inmeli'
Demirel, Akbay’a verdiği son röportajında böyle demişti:Süleyman Demirel’le 40 yıla yakın dostluğum oldu. Gerçek bir devlet adamıydı. Aleyhine yapılan haberlere kızıp dava açmaz, küserdi. 2010’da yaptığım son röportajda...

Demirel, Akbay’a verdiği son röportajında böyle demişti:

Süleyman Demirel’le 40 yıla yakın dostluğum oldu. Gerçek bir devlet adamıydı. Aleyhine yapılan haberlere kızıp dava açmaz, küserdi. 2010’da yaptığım son röportajda “Türk siyasetinin en büyük kamburu seçim barajı” demiş ve eklemişti: “Koalisyon zararlı diye bir şey yok… Avrupa’nın her yeri böyle idare ediliyor.”

EFSANE GAZETECİ YAZAR  ERTUĞRUL AKBAY’IN KALEMİNDEN DEMİREL

   

Güniz Sokak’taki evinde ağırlamış, en özel anılarını anlatmıştı.

Akbay, 5 yıl önce 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le 5 gün süren bir dizi yazı hazırladı. Gündeme bomba gibi düşen o röportajda, Demirel bu güne ışık tutan açıklamalar yapmıştı.

Allah gani gani rahmet eylesin…

Süleyman Demirel’i hoşgörüsüyle de hep hatırlayacağız.

O gerçek bir devlet adamıydı.

Katiyetle kin tutmaz…

Yazılan bir habere çok kızsa bile ne tekzip eder, ne de dava açardı.

Sadece küserdi!

O küslük de fotoğrafını çekerken poz vermemekle…

Veya sorduğum soruyu duymayıp es geçmekle olurdu.

Demirel’le 40 yıllık bir dostluğum oldu.

Bu sürede bana çok küstüğü (!) de olmuştur… Ama, beni hep sevmiştir.

Sevgisini kendisi belirttiği gibi…

Çok yakın dostu, eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar’ın ağzından da bana olan sevgisini sık sık duymuşumdur.

* * *

Gölge Adam Gazetesi’ni çıkarırken Demirel’e çok ağır muhalefet yapmama karşın gene de bana bir tek dava açmamıştır.

                                              İşte siyasi nezaket!

20 Mayıs 1979 tarihli Günaydın Gazetesi’nin manşetinde yer alan bu haber, dönemin siyasi rakipleri Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’in, devlet adamlığını ortaya koyuyor. 

Gazeteciler arasında da, kendinden olan veya olmayan diye hiçbir ayırım yapmazdı.

Bazı seyahatlerinde birlikte olduğumuzda bana, sanki aleyhine yazmayan bir gazeteci gibi davranırdı.

Bir gün Demirel’e sordum;

- Bana olan küskünlüğünüz devam ediyor mu, diye…

Aynen şu esprili cevabı vermişti…

- O dündü… Bugün bugündür.

Bugün yazacağın habere göre de yarın küs (!) olup olmadığımı görürsün…

Sonra da,

bir kahkaha

atmıştı…

Demirel bir başkaydı…

Öyle ki, Cumhurbaşkanı seçildiğinde verdiği kokteyle bizzat telefon edip davet etmekle beni bir bakıma mahcup (!) etmek…

Aleyhte yazılarıma karşılık bu şekilde benden intikam (!) almak istemişti….

* * *

Demirel, Başbakan olduğu dönemde Ecevit ile pek anlaşamazdı ama…

Bugünkü iktidar ve muhalefet arasında olduğu gibi birbirlerine ağza alınmayacak sözler de söylemezlerdi.

Hatırımda kalan sadece;

Önemli günlerde, Anıtkabir’e gittiklerinde birbirlerini ATA’ya şikayet (!) etmeleri olurdu…

* * *

Demirel, Turgut Özal’a da siyasi hakkının geri verilmesi için referanduma gitmesi nedeniyle çok kırılmıştı.

Bana bu konuda şöyle demişti;

- Onun bilgisine, kendisine güvendim. Yükselişine katkım çok oldu.

Ama, bana sırt dönmesini kabullenemedim.

İyi ki, Özal siyasi hakkımın verilmesi için referanduma gitti.

Şayet bir kanunla bana kendisi vermiş olaydı, ona hep borçlu kalacaktım.

Referanduma gitmek benim için çok hayırlı oldu.

36 YIL ÖNCEKİ RÖPORTAJ

Yıl 1979… Siyasi kriz var. Demirel’in kendisiyle röportaj yapan Ertuğrul Akbay’a söyledikleri Günaydın Gazetesi’nin manşetinde böyle yer alıyor…

* * *

Benim aram Evren ile de… Demirel ile de çok iyi idi.

Beş yıl kadar önce….

Evren’i Demirel ile buluşturmak istedim.

Evren ben buluşurum…

Hatta Demirel’in evine de… İstediği yere de giderim, dedi.

Ama, nedense Demirel’e bunu söylediğimde;

- Şimdi zamanı değil…

Zamanı geldiğinde sana söylerim, dedi.

* * *

Demirel’in çok ileri görüşlü olduğunu herkes bilir.

5 yıl önce, 9 Ekim 2010’da kendisiyle yaptığım röportajda bir kez daha görülüyor.

Bu röportajı yaparken Demirel bana;

- Türk demokrasisinin en büyük kamburu nedir biliyor musun, diye sordu.

Ben de;

- Darbeler mi, deyince…

Demirel bir kahkaha attı…

- Yok canım…

Artık, bu ülkede darbe falan olmaz

Bu kambur, başka kambur.

- Nedir peki?

- Yüzde 10 barajı…

Bu kambur Türk demokrasisinin çok büyük kamburudur.

Büyük ayıbıdır…

Demirel’e;

- Seçimlerde tek parti yerine koalisyon hükümetleri çıkarsa…

Bu ülkenin zararına değil mi?

Üstelik bu koalisyon hükümetlerinden en çok siz çektiniz.

Size ne oyunlar…

Ne motel (!) oyunları oynandı.

Bunları unuttunuz mu, yoksa?

Bu konuşmam üzerine Demirel şöyle konuştu;

- Hayır… Halk nasıl istiyorsa öyle olacak.

Koalisyon zararlı diye bir şey yok.

Bugün, Avrupa’nın her tarafı koalisyonlarla idare ediliyor.

Halkın büyük bir bölümünün Meclis dışında kalması daha zararlı.

- Yani, yüzde 10 barajı indirilmeli mi diyorsunuz?

- Evet…

- Bu baraj yüzde 5… Veya çok az üstü olabilir.

Artık, siyasi partiler zaman geçirmeden bunu bir karara bağlamalıdır.

* * *

Ehh… Demirel’e boşuna “BİR BİLEN” dememişler…