İki hükümlü serbest bırakılırken...1517 kişi af bekliyor

İki hükümlü serbest bırakılırken...1517 kişi af bekliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki hasta tutuklunun cezasını ‘sürekli hastalık’ nedeniyle kaldırırken aralarında 'cezaevinde kalamaz' raporuna da sahip olan bin 517 tutuklu ve hükümlü hala cezaevinde.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla bugün, Resmi Gazete'de yayımlanan kararla birlikte; "Uyuşturucu madde ticareti yapmak için uyuşturucu bulundurmak", "Silahla tehdit"ten 24 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılan Hasan Şen (54) ile "Silahlı terör örgütüne üye olmaktan" 7 yıl 5 ay hapis cezası alan Bilal Konakci’nin (45) cezaları 'sürekli hastalık' nedeniyle affedildi. Öte yandan insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, avukatlar ve aileler ise tüm hasta tutukluların bir an önce serbest bırakılması gerektiği yönünde çağrıda bulunuyor. Hasta tutukluların aileleri ise birçok kentte 'adalet nöbetleri' gerçekleştiriyor.

651'i ağır hasta

Hasta iki tutuklunun serbest bırakılması cezaevinde kalan diğer hasta tutukluları tekrar gündeme getirdi. Cezaevlerinde bulunan hasta tutuklu sayısı ise son 10 yılda 6 kat arttı. İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) göre cezaevlerinde, 2011 yılında 106’sı ağır olmak üzere 256 hasta tutuklu ve hükümlü varken şu anda ise 651'i ağır toplam bin 517 hasta tutuklu ve hükümlü var. Hasta tutuklu ve hükümlülerin durumu her gün daha da kötüye giderken hapishanede hayatını yitirenlerin sayısı artıyor. İHD'ye göre 2022 yılının başından bu yana cezaevlerinde 30'u hastalıktan toplam 67 tutuklu yaşamını yittirdi. Son 20 yılda da 2 bin 760'ı hastalıktan olmak üzere 3 bin 400'ün üzerinden tutuklu ve hükümlü hayatını kaybetti.

Hastane farklı ATK farklı

Kimi hasta tutuklu ve hükümlü, muayene oldukları hastanelerden “cezaevinde kalamaz” raporu alırken Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) ise “cezaevinde kalabilir” raporu alıyor. Kamuoyunun bu konuda en çok bildiği isim ise 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan. Birçok hastane tarafından “Cezaevinde kalamaz” raporu verilen Özkan, bugüne dek 5 kez kalp krizi geçirdi. Kimi hasta tutuklu ve hükümlüler ise ATK'nın “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmiyor.

Son anda gelen tahliyenin sonucu: Ölüm

İHD ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), cezaevinde yeterli tedaviyi göremeyen hasta tutuklu ve hükümlülerin hastalığının ilerlediğini ve bu sürecin de bazen ölümle sonuçlandığını belirtiyor. Öyle ki bazı hasta tutuklu ve hükümlüler hastalığına rağmen yıllarca tahliye edilmeyerek hastalığın son evreye gelmesiyle ATK'nın verdiği "cezaevinde kalamaz" raporu ile tahliye ediliyor. Bu şekilde tahliye olan kimi hasta ve tutuklular kısa bir süre sonra yaşamını yitiriyor. Mehmet Ali Çelebi ve Bedri Çakmak da tahliye edildikten sonra yaşamını yitiren hasta tutuklu ve hükümlülerin son bir yıldaki iki örneği.

ATK talebi

İHD de TİHV de ATK'nın sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaması, ATK'nın siyasal otoritenin baskısına göre değil tıp bilimi ve etiği doğrultusunda kararlar vermesi ve bağımsız bir yapıya dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyor. İnsan hakları alanında çalışma yürüten iki sivil toplum örgütü de hasta tutuklu ve hükümlülerin; bulunduğu şehirlerdeki özellikle üniversite hastaneleri, eğitim araştırma hastaneleri, tam teşekküllü devlet hastaneleri tarafından verilen raporların ve değerlendirmelerin dikkate alınması gerektiğini savunuyor.

'Sağlık durumları kimliğinden bağımsız değerlendirmeli'

Halktv.com.tr'ye konuşan TİHV yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hasta tutuklu ve hükümlülerin cezaevinde kalıp kalmayacağı yönündeki kararın sadece hekimler tarafından verilmesi gerektiğini vurguluyor. Fincancı, "Türkiye'de, cezalandırma mekanizması uzun bir süredir intikam aracına dönüşmüş durumda. Devlet, yurttaşlar arasında ayrımcılık yapıyor. Hasta, hastadır. İnsanların sağlık durumları özellikle siyasi kimliğinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Ancak burada görüyoruz ki hastalık durumu kimliği ile birlikte değerlendiriliyor" diye konuştu.

'Cumhurbaşkanı ayrım gözetmeksizin kullanmalı'

İHD Hapishane Komisyonu üyesi Nuray Çevirmen Akyol da ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin tümünün, tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden tahliye edilmesi, tedavilerini ailelerinin yanında sürdürmeleri ve sağlık sigortasının da devlet tarafından karşılanmasını gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı'nın sağlık sebebi ile tutuklu ve hükümlülere af yetkisini düzenleyen genelgesinin değiştirilmesi yönünde çağrı yapan Akyol, "Cumhurbaşkanı ağır hasta tutuklular ile ilgili yetkisini ayrım gözetmeksizin kullanmalıdır. Hapishanelerde yaşamını yitiren hasta tutuklularla ilgili olarak etkin bir soruşturma yapılmalı ihmal ve sorumluluğu olanlar hakkında cezai yaptırımların uygulanmalıdır. Cezaevleri, sivil toplum kurumları ve bağımsız izleme kurullarının denetimine açılmalıdır" taleplerinde bulundu.

'Her hafta tabutlar çıkıyor'

Akyol devamında ise "Cezaevleri daha fazla mezarlığa dönüşmesin. Cezaevlerinden her hafta tabutlar çıkıyor, ağır hasta olan tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumu her geçen gün daha da kötüleşiyor" dedi.

'Kardeşim için de devreye konulsun'

Şubat 2021’den bu yana “demans” hastalığı teşhisi konulan eski milletvekili tutuklu Aysel Tuğluk hakkında ATK, 3 kez “cezaevinde kalabilir” raporu verdi. Aysel Tuğluk'un abisi Alaattin Tuğluk, bırakılan her bir hasta tutuklu ve hükümlü için mutlu olduklarını belirterek bu uygulamanın aynısının kardeşi için de devreye konulmasını istedi. Çapa Tıp Fakültesi'nin Aysel Tuğluk'a bir an önce müdahale edilmesi yönünde görüş verdiğini anımsatan Alaattin Tuğluk, "Fakülteden Prof. Dr. İbrahim Hakan Gürvit, 'Şu an müdahale edilirse hastalığının ilerlemesini durdurabilirim' demişti. Tahliye edilmeyerek, hastalık geri döndürülmez noktaya gelirse kim, ne diyecek?" diye sordu.

Aysel Tuğluk: Şimdi ne oldu?

Kardeşi Aysel Tuğluk ile iki hafta önce yaptığı cezaevi görüşmesini halktv.com.tr'ye anlatan Alaattin Tuğluk, "Görüşmede Aysel, çözüm sürecinde dönemin Başbakan Yardımcısı ve şu an AKP Genel Merkez Demokrasi ve Hakem Kurulu Başkanı olan Yalçın Akdoğan ile arasında geçen diyalogu anımsattı. 'O dönemde 'çözümden yana, şiddetten uzak tavır takındığım ve süreci iyi yönettiğimi' söyleyerek bana teşekkürler ediliyordu. Şimdi ne oldu da ben bu haldeyken bu şiddetle bana yaklaşıyorlar. Bunu anlamıyorum' demişti" ifadelerini kullandı.

Çanakkale Savaşı'nı örnek gösterdi: Aysel düşman mı?

Alaattin Tuğluk, kardeşi Aysel Tuğluk'un tahliye edilmemesine ilişkin son olarak, "Çanakkale Savaşı'nda sahra hastanelerinde düşman askerleri tedavi edildi. Ama şu an Aysel'in tedavi edilmesine izin verilmiyor. Aysel düşman mı? Bazı hasta tutuklular bırakılırken bazılarının bırakılmaması çifte standarttır. Rica ediyorum, lütfen... Kardeşim, tedavisi için serbest bırakılsın" çağrısında bulundu.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi