Hukuk örgütlerinden açıklama: Yaşamı savunmak suç değildir

Hukuk örgütlerinden açıklama: Yaşamı savunmak suç değildir
6 hukuk örgütü, İbrahim Gökçek'in ölümüne ilişkin paylaşımlar yapan yargıçlara soruşturma açılmasına tepki gösterdi. Açıklama yapan 6 hukuk örgüt, "biat etmeyen, yaşam hakkının kutsallığını savunan yargıçlarımızın yanındayız." dedi.

Ankara'da 6 hukuk örgütü, Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) İbrahim Gökçek'in ölümüne ilişkin yaptığı paylaşımlar nedeniyle Yargıçlar Sendikası Başkanı Yargıç Ayşe Sarısu Pehlivan ve Demokrat Yargı Derneği Eş Başkanı Yargıç Orhan Gazi Ertekin hakkında soruşturma açmasına tepki gösterdi. Açıklamada, "İktidardan gelen talepleri emir telakki etmeyen, biat etmeyen, yaşam hakkının kutsallığını savunan, insan haklarından taviz vermeyen, demokratik bir hukuk devleti talep eden, toplumsal barış için çalışan hukukçular olarak, bağımsızlıklarından taviz vermeyen yargıçlarımızın yanındayız" denildi.

Demokrasi İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Toplumsal Hukuk, Hukukçu Dayanışması ve Adalet İçin Mücadele Grubu tarafından düzenlenen basın açıklamasında, HSK'nin soruşturmaları geri çekmesi talep edildi.

Açıklama:

"Yargıçlar Sendikası Başkanı Yargıç Ayşe Sarısu Pehlivan’ın ve Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Yargıç Orhan Gazi Ertekin’in, Grup Yorum Üyesi İbrahim Gökçek’in ölümüne dair yaptıkları paylaşımlar nedeniyle, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından haklarında soruşturma başlatıldığı duyurulmuş; soruşturma kapsamında, Ayşe Sarısu Pehlivan üç ay süre ile görevden uzaklaştırılarak hakkında adli soruşturma da başlatılmıştır. 

Soruşturma konusu olan sosyal medya paylaşımlarında yargıçlar yaşam hakkına sahip çıkmışlardır. Yaşam hakkı, en üst insan hakkıdır. Devletin Yaşam hakkını pozitif koruma yükümü vardır. Türkiye’de siyasal iktidar bu pozitif yükümünü açıkça terk etmiştir. HSK da siyasal iktidara paralel olarak bu pozisyonu yargıya dayatmaktadır.
 
Haklarında soruşturma başlatılmış olan yargıçlar, mesleklerini bu İnsan Hakları perspektifiyle, insanlığın ortak değerlerine saygı ve evrensel hukuk ilkelerine bağlılıkla yerine getiren, adaleti amaç edinmiş yargıçlardır. Bu nedenledir ki, yaşam hakkını savunmuşlardır. Adaletin herkes için tesisine inanan, bu tarihsel bilinçle mesleğini ve yaşamını sürdüren sesleri duymak, biz hukukçular için bir onurdur. 

Bu ses, emekten, yaşamdan, barıştan yana tüm diğer sesler gibi, kısılmak istenmektedir. Gerçeklerin perdelenmesine izin vermeyen gazetecilerin, insan hakları savunucularının, her türlü hak gaspının karşısında duran avukatların, sosyal medyada iktidarı eleştiren yurttaşların “terör” soruşturmaları ve yargılamalarıyla bastırılmak istendiği bilinmektedir. Bu soruşturma ve yargılama süreçlerinin “bağımsız” yargı makamlarınca yürütüldüğünü söylemek ise, mümkün değildir. 

Hangi ifadelerin “terör” suçu kapsamında yargılandığı kadar, hangi ifade ve eylemlerin yargılamaya konu yapılmadığı da, yargının bağımsızlığına ilişkin bir ölçüdür. Ayşe Sarısu Pehlivan’ın, yaşamı savunan ifadeleri “terör” soruşturmalarıyla bastırılmak istenirken, bir cenazeyi mezardan çıkartıp yakmakla tehdit edenler, tecavüz ve ölüm listeleri hazırlayanlar hakkında hiçbir işlem yapılmaması, yargının iktidardan yana aldığı pozisyonun açık bir göstergesidir. Tüm bu soruşturmalar, bağımlı yargıda fikirlerini özgürce ifade edebilen tek bir yargıç kalmaması ve tam bir bağımlılaştırma amacındadır. Pehlivan ve Ertekin “hala” konuşabilen, “hala” bağımsız örgütlü mücadele yürütebilen yargıçlar olarak, diğer yargıç ve savcılara gözdağı da verircesine, susturulmak istenmekte; tutuklama, sürgün, görevden uzaklaştırma ve ihraç tehditleri ile onurlu yargıç ve savcıları inandıkları hukuksal değerlerden geri adım atmaya zorlamaktadır.

Yargıçlara yönelik linç, adli soruşturma ve disiplin soruşturması ile eş zamanlı yürüyen Avukatlık Kanunu değişikliği ile savunmanın ve savunmanın meslek örgütünün zayıflatılması, bağımlılaştırılması için yapılan hamleler, toplamda yargının tüm unsurlarının teslim alınmasına yönelik kapsamlı bir süreç işletildiğini göstermektedir. 

HSK bu soruşturmalarla, hukuka değil, yürütmeye olan bağlılığını bir kez daha göstermiştir. Bu karar, yargının içinde bulunduğu durum açısından ne yazık ki şaşırtıcı değildir. Siyasal iktidarın beğenmediği ve eleştirdiği kararları veren yargıçların başına gelenlerin bir devamı niteliğindedir. Burada asıl mesele, hukuktan, adaletten, insan haklarından yana olmayı tercih etmek veya etmemektedir. Yargıç hukukçular, kendilerinin bu tercihi nedeniyle ancak Hakimler ve Savcılar Kurulunun aksi yöndeki tercihiyle, başlatılan bu haksız ve hukuksuz soruşturmalara maruz kalmıştır. 

hskk.jpg

Yaşamı savunmak suç değildir

Sayın Pehlivan’ın da dediği gibi “Söylem ve eylemin uyuşmaması ve halin ifşası açısından şu konu önemlidir; Türk Yargı Etik Kuralları hali hazırdaki HSK tarafından açıklanmış ve kurallar içerisinde ne yazık ki, yargının yürütmeden bağımsızlığına dair herhangi bir kurala rastlanmamıştır. Bangalor Yargı Etiği İlkelerinin Bağımsızlık ilkesinin 1.3 maddesinde “Hâkim yasama ve yürütme organlarıyla uygunsuz bağlantılardan ve bu organların etkisinden bağımsız olmalı ve ayrıca makul bir şekilde gözlemlendiğinde de bunlardan bağımsız görünmelidir.”

HSK, hakimlik teminatına ve sendikal teminatlara da aykırı bu kararından geri dönmelidir. HSK’yı, hak ve özgürlüklere siyasal iktidarın gözüyle değil, düşünce ve ifade özgürlüğünü gözeten bağımsız yargı perspektifiyle bakmaya çağırıyoruz. Ayrıca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Sorumlulukları hakkında üye devletlere yönelik 2010/12 sayılı Kararını hatırlatıyoruz:

“Hâkimler, resmi görevleri dışında faaliyetlerde de yer alabilir. Hâkimlerin katılabileceği faaliyetler, (ancak) tarafsızlık ve bağımsızlıklarına ters düşmeyecek faaliyetlerle sınırlandırılmalıdır.” (21. madde)”

“Hâkimler, bağımsızlıklarını güvence altına almayı, menfaatlerini korumayı ve hukukun üstünlüğünü teşvik etmeyi amaçlayan meslek kuruluşları kurmakta ve bu kuruluşlara üye olmakta serbest olmalıdır.” (25. madde)

Biz, iktidardan gelen talepleri emir telakki etmeyen, biat etmeyen, yaşam hakkının kutsallığını savunan, insan haklarından taviz vermeyen, demokratik bir hukuk devleti talep eden, toplumsal barış için çalışan hukukçular olarak, bağımsızlıklarından taviz vermeyen yargıçlarımızın yanındayız. Onların insanlıktan, yaşamdan, hukuktan yana tutumları ve duruşları, bizim de duruşumuzdur. Toplumun diğer tüm kesimlerini de, bu onurlu duruşun yanında yer almaya çağırıyoruz.

21.05.2020

BAĞIMSIZ YARGIÇLAR ONURUMUZDUR!

HSK SORUŞTURMALARI GERİ ÇEKİLSİN!

Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi      
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi                
Toplumsal Hukuk                           
Hukukçu Dayanışması              
Demokrasi İçin Hukukçular 
Adalet İçin Mücadele"

Etiketler :