HDP'li Buldan desteksiz kapanmaya tepki gösterdi: İnsanlar taş mı yiyecek?
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, destek paketi olmadan 17 Mayıs'a kadar “tam kapanma” kararı alınmasına tepki gösterdi. Buldan, "İnsanlar taş mı yiyecek? İnsanlar tencerelerinde taş mı kaynatacak? Sizde vicdan kalmadı mı? Bu insanlar nasıl yaşayacak? Nasıl geçinecek? Esnaf evinde oturunca kirasını kim ödeyecek? Siz Saray’ınızda o pembe pencereden dışarıya bakarken görmüyor olabilirsiniz ama halk kan ağlıyor" diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
'Bu bir intikam davasıdır'
Türkiye Tarihinin en büyük kumpas davalarından Kobani yalanları davasının ilk duruşması dün Sincan’da başladı. Heyet yalanlarla dolu 3 bin 539 sayfalık iddianamenin 28 sayfalık yalanlar bölümünü okuyarak iddianamenin okunması işlemini güya tamamlamış oldu. Bütün yalanları okumaya galiba onlar da gerek duymadı. HDP, bu kumpas davasında yargılanan değil yargılayan olacaktır. Hesap veren değil hesap soran olacaktır. Bu dava; yargının değil Saray’ın bizzat savcısı ve hâkimi olduğu bir AKP davasıdır. 7 Haziran’ın 31 Mart’ın intikam davasıdır. Düşürülemeyen Kobani’nin intikamını almaya dönük bir vekalet davasıdır. Protestolarda ölümlere neden olan paramiliter güçleri kollama ve aklama davasıdır. Eninde sonunda da bu davanın çökeceğine tanıklık edeceğiz.
'İmralı heyeti olarak İçişleri Bakanlığı'nda mesai harcadık'
Provokasyonun başlangıcı 7 Ekim’de, Antep’te, dönemin Başbakan’ı Erdoğan’ın müjde verircesine yaptığı ‘Kobani düştü düşüyor’ açıklaması oldu. Sokağa salınmış halkın demokratik tepkisi kanla bastırılmaya çalışılmıştır. O süreçte heyetimiz bu provokasyonları durdurmak için İçişleri Bakanlığı’nda, 48 saat görüşme gerçekleştirmiştir. Biz İmralı Heyeti olarak İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder ve ben, İçişleri Bakanlığı’nda bu provokasyonların önüne geçmek için mesai harcadık.
'O dönemki kaymakam ve valilerin kaçı 15 Temmuz'da rol aldı?'
O dönem İçişleri Bakanı’nın söylediği şey aynen şudur: ‘Güvenlik güçleri içinde kontrol edemediğimiz gruplar var.’ Bizzat bizim heyetimize demiştir. O güçler neden yargı önüne çıkarılmadı? Neden korunmakta ve kollanmakta? O dönemki kaymakam ve valilerin kaçı 15 Temmuz’da rol almıştır. Kaçı halen görevdedir? Kobani katliamının siyasi ayağının ortaya çıkmasından mı korkulmaktadır?
'Kobani yalanları karşısında da hakikat düşmeyecektir'
Ortadoğu ve Türkiye’yi karanlığa boğmak isteyen DAİŞ zihniyeti ve destekçileri mutlaka yargılanacaktır. Demokratik siyaseti, kurmaca yargı tezgahlarında yasaklamak isteyen darbeci zihniyet mutlaka yargılanacak. DAİŞ karanlığı karşısında Kobani nasıl düşmediyse Kobani yalanları karşısında da hakikat düşmeyecektir.
'Bu vurgun rejimidir'
Bu rejim vurgun rejimidir. Bunların ‘yerli ve milli’ dedikleri, ‘beka’ dedikleri şey kendi koltuklarıdır, rant düzenleridir. Söylediklerimizde haklı çıktık. Ayakkabı kutularından 128 milyar dolara, Çiftlikbank dolandırıcılığından Reza Zarrab’a uzanan yerli ve milli vurgun düzeninin son ayağı kripto para vurguncuları. Kriptocu yandaşlar 2 milyar dolar çalarak ortadan kayboldu. Ne tesadüf ki hepsinin AKP’lilerle çekilmiş pozları ortaya çıkmakta. Herkes biliyor ki birlikte fotoğraf vermeden, ak referans almadan kimse bu işlere giremez. Adeta medya, siyaset, hırsızlık üçgeni kurmuşlar. Belediyelerimize kayyum atayanların belediyelerde halka hizmet değil insan kaçakçılığı yaptıklarını gördük. Kayyum belediyeleri yolsuzlukla iç içe. Bunlar da merkezi vurgunların yerel ayağı. Bunlar vicdansızdır, bunlar hırsızdır, bunlar ahlaksızdır.
'İnsanlar taş mı yiyecek?'
Dün iktidar yine güvenceden ve destekten yoksun bir kapanma kararı aldı. İşçiye, emekçiye, çiftçiye, esnafa, günlük çalışanlara, hizmet sektörüne desteğin olmadığı 3 haftalık bir kapanma kararı. İnsanlar taş mı yiyecek? İnsanlar tencerelerinde taş mı kaynatacak? Sizde vicdan kalmadı mı? Bu insanlar nasıl yaşayacak? Nasıl geçinecek? Esnaf evinde oturunca kirasını kim ödeyecek? Siz Saray’ınızda o pembe pencereden dışarıya bakarken görmüyor olabilirsiniz, ama halk kan ağlıyor. İnsanların bayramını şimdiden zehrettiniz. Kapanma da olsa insanlar evlerinde yakınlarına akrabalarına telefonla, mesajla bile ulaşmak ister ama bu ülkeyi öyle bir hale getirdiniz ki insanlar telefonla bile ailelerinin bayramını kutlayamayacak. Gelin bu zor günlerinde yoksuların, işçinin, emekçinin, esnafın, kadınların yanında olalım. Güvencesiz kapanmaya hayır güvenceli, yaşam hemen şimdi.
'128 tane yalan uyduruyorlar'
Artık tuz kokmuştur. Kefen parası, dar gün akçesi 128 milyar doların buharlaştırılması vurgunların en büyüğüdür. 128 tane yalan uyduruyorlar, tane tane 128 yalanı ifade ediyorlar ama bunu bir türlü açıklayamıyorlar. 128 milyarlık rezervin önemli bir bölümünün 31 Mart seçimlerinde kullanıldığı da artık sır değil. Merkez Bankası Başkanı, ‘SİHA’lar İHA’lar parasız uçmuyor, o askerler oraya bedava gitmiyor’ dedi. Bu aynı zamanda 128 milyar doların Suriye savaşında kullanıldığının, ÖSO çetelerine maaş olarak ödendiğinin de itirafıdır.
128 milyar dolar konusu iktidarın yolsuzluklarıyla, hukuksuzluklarıyla, yarattığı kriz ve çözülme ile bir hesaplaşmadır. Demokratik toplumun, demokratik muhalefetin vurguncularla hesaplaşmasıdır. Kaybolan sadece 128 milyar dolar değil, adalet de hukuk da denetim de şeffaflık da kayıptır. Bu iktidarın halktan götürdüğü her şeyi geri halka kazandırmanın sözünü ve mücadelesini veriyoruz.
'İkizdere halkının mücadelesi HDP'nin de mücadelesidir'
Günlerdir taş ocağına karşı Rize İkizdere halkı direniyor. Milletvekili arkadaşımız Murat Çepni günlerdir İkizdere halkının yanında. Onurluca direnen İkizdere halkını selamlıyor, kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Yanlarındayız. Karadeniz halkının talana, soyguna, vurguna karşı mücadelesi HDP’nin de mücadelesidir.
Kobani davası 3 Mayıs’a ertelendi
İçişleri Bakanlığı'ndan tam kapanma tedbirleri genelgesi