FETÖ sanığı tuğgenerale ceza gerekçesinde "peygamber rüyası" detayı

FETÖ sanığı tuğgenerale ceza gerekçesinde "peygamber rüyası" detayı
DARBE girişimi sırasında Yurtta Sulh Konseyi tarafından hazırlanan listede Diyarbakır Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak ismi geçen 16'ncı Mekanize Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Savaş Beyribey'e terör örgütü üyeliğinden 6 yıl 3 ay...

DARBE girişimi sırasında Yurtta Sulh Konseyi tarafından hazırlanan listede Diyarbakır Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak ismi geçen 16'ncı Mekanize Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Savaş Beyribey'e terör örgütü üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Mahkeme gerekçeli kararında, Beyribey'in darbe girişiminde aktif veya pasif bir eylemi olmadığını, ancak sıkıyönetim direktifinde Diyarbakır Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak isminin geçtiğini belirtti. Kararda, bir süre sanıkla aynı cezaevinde kalan Pilot Yüzbaşı Ali Osman Uzun'un ifadesinde, Beyribey'in, yanına gelen bir hemşirenin, peygamberi rüyasında görüp, bu davada tutuklananların çok yakında eziyetten kurtulacaklarını söylediğini cezaevindeki FETÖ mensuplarına anlattığına yer verildi.

Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişimi davasında 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle yargıladığı 16'ncı Mekanize Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Savaş Beyribey'in 3 suçtan beraatine, 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan ise 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. FETÖ/PDY terör örgütünün faaliyetlerinin ayrıntılı olarak açıklandığı kararda, darbe girişiminden sonra kısa bir süre tutuklu kalan ve tahliye edilerek görevine dönen Pilot Yüzbaşı Ali Osman Uzun'un Savaş Beyribey'e ilişkin ifadelerine yer verildi. İfadesinde cezaevinde yaşadıklarını anlatan Uzun, "Aynı koğuşta kaldığım Bülent Gürdoğan, yan koğuştaki Savaş Beyribey'e ilişkin bir olay anlattı. Beyribey'in hastaneye gittiğini, hastanede bir hemşirenin ona rüyasını anlattığını söyledi.

Hemşirenin rüyasında cezaevindekilerin vekilinin Peygamber efendimiz olduğunu ve içeridekilere yapılan kötü muamelenin Peygamber efendimize yapılmış olduğunu Savaş Behribey'e söylemiş. Bunu Bülent Gürdoğan'dan duydum. Ali Durmuş da bu olayı yineledi. Gürdoğan bu olayı bizzat savaş Beyribey'den duyduğunu söyledi. Bülent Gürdoğan ve Ali Durmuş koğuşa gelen ve avluda çıktığımızda gördüğümüz kişilere rüyayı duyulacak şekilde anlatıyordu. Beyribey ile hiç karşılaşmadım. Bu durumu teyit etmedim. Sadece Bülent Gürdoğan'dan duyduklarımı anlattım. Ben böyle bir rüyaya inanmadım ve ciddiye almadım"dedi.

RÜYA İLE İLGİLİ BİR ŞEY DUYMADIM

Bunun üzerine mahkemede dinlenen eski Kurmay Albay Bülent Gürdoğan ve eski Albay Ali Durmuş, Savaş Beyribey ile ilgili gündeme getirilen rüya konusunu duymadıklarını belirtirken, rüya konusu ile ilgili savunma yapan Beyribey ise gerekçeli kararında yansıyan ifadesinde şunları söyledi:

Savaş Beyribey gerekçeli karara yansıyan ifadesinde "Ali Osman Uzun, tamamen hayal mahsulü, yalan, uydurma bu rüyayı bana isnat ederken, hain darbe teşebbüsünün bu ülkeye verdiği zarar, yapanların hainliği ve benzeri mealdeki konuşmalarımdan hiç bahsetmemiş. Konuşmamızın geneli bu konulardan oluşuyordu. Bu şahıs kendini kurtarmak için iftira atmıştır ve tahliye olmuştur. Ben hiç peygamber efendimizi rüyada görmedim. Keşke görmüş olsam, mutlu olurum. Ancak böyle bir rüya anlatmadım. Cezaevinde peygamberimizi rüyasında görenlerle ilgili bir sürü hikaye anlatılıyor. Hastaneye giderken iki kolumda birer tane uzman çavuş, önümde silahlı er, arkamda silahlı er ve bir tane rütbeli subay eşliğinde gittim. Hastanede hemşire ile muhatap olmanızın imkanı bile yok. Bu akıl ve mantık dışıdır. Uyduruk bir rüya ile suçlanıyorum. Cezaevinde darbeye karşı durduğumu ve yaptıklarımı herkesle paylaştım. Muhtemelen bundan rahatsız olduğu için bu iftirayı atmıştır" dedi.

GEREKÇE: PEYGAMBER RÜYASI

Gerekçeli kararda, eski Tuğgeneral Savaş Beyribey'in darbe girişiminde aktif veya pasif bir eylemi olmamakla birlikte sıkıyönetim direktifinde Diyarbakır Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak isminin yazdığı belirtilerek, şöyle denildi:

"Her ne kadar tanıklar Bülent Gürdoğan ve Ali Durmuş tarafından inkar edilmiş olsa da Pilot Yüzbaşı Ali Osman Uzun ifadesinde, hastanede bulunan hemşirenin; 'Peygamber efendimizin rüyasında darbeye teşebbüs girişiminde bulunulması nedeniyle tutuklu olanların vekilinin kendisi olduğunu, bu kişilere yapılan eziyetin peygambere yapılmış olduğunu ve bu kişilerin çok yakında bu eziyetten kurtulacakları' şeklinde bir rüyayı sanığa anlattığı, sanık Savaş Beyribey'in de bu rüyayı Ali Durmuş ve Bülent Gürdoğan'a anlattığı, Ali Durmuş'un rüyayı koğuşta, Bülent Gürdoğan'ın ise FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının duyacağı şekilde yüksek sesle avluda anlattığına şahit olduğunu beyan etmiştir. Ali Osman Uzun'un sanığa iftira atmasını gerektirir bir nedeni bulunmadığı için beyanlarına itibar edilmesi gerekmiştir.

Her ne kadar sıkı yönetim listesinde yer almak tek başına örgüt üyeliği için yeterli değilse de; sanığın hem sıkıyönetim listesinde yer alması, hem tutukluluk sürecinde FETÖ terör örgütü yapılanmasının çözülmesinin önlenmesine yönelik çabaları birlikte değerlendirildiğinde, eylemleriyle silahlı terör örgütü ile organik bağ içerisine girdiği ve terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer aldığı anlaşılmıştır. Bu şekilde sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği, örgüte bilinçli olarak katıldığı, katıldıktan sonra eylemlerini sürdürdüğü, sanığın bu denli sıkı irtibat içerisinde kalarak örgüte katılım gösterdiği, böylelikle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği sabit görülerek hüküm kurulmuştur."

Beyribey'e verilen cezaya itiraz eden avukatı Mehmet Nizamettin Haznedir, müvekkili hakkında gösterilen kanıta, ulusal ve evrensel ölçekte ceza yargısında rastlanmayacağını belirterek, "Rüyalar insan yaşamının bir parçası olup korku, kaygı ve özlemlerimizden beslenen zihinsel oluşumlardır. Görülen düşü aktarma yoluyla bir suçu övme, bu suçu işleyenlere destek verme biçiminde çeşitli eylemler ortaya çıkabilir.

Bu eylemlerin cezalandırılabilmesi elbette suç işleme kastının varlığına bağlıdır. Var olup olmadığı bilinmeyen bir hemşirenin, dördüncü elden işittiği ilen sürülen bir rüyanın, işittiğini öne sürdüğü tanıklar Ali Durmuş ve Bülent Gürdoğan'ın doğrulamadığı kesin olarak belirlenen anlatımı aracılığıyla, sanık aleyhine sonuca ulaşmak genel insan ve hukuk mantığıyla fazlasıyla çelişir bir durumdur" dedi.

DHA