Erkan Baş'tan Soylu'ya: Haddinizi bilin, gençleri ve aileleri rahat bırakın
TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında, İstanbul seçimine ve Gezi Direnişi davasına değinen Baş, İstanbul'da kaybeden AKP'nin düşüşe geçtiğini ve iktidarını da kaybedeceğini söyledi.
“AKP iktidarı kolay terk etmeyecek” diyen Baş, iktidarın yeni yollar deneyeceğini ancak halkın Saray'la uzlaşmayacağını ifade etti.
Dün başlayan Gezi Davası'na da değinen Baş, “Gezi yargılanamaz, asıl daha biz Gezi'yi yok sayanları, canlarımızı elimizden alanları yargılama görevimizi yerine getirmedik.” diye konuştu.
Baş, Çanakkale'de parti üyelerini polisin tehdit ettiğini belirterek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu uyardı.
“GEZİ YARGILANAMAZ, ASIL BİZ YARGILAYACAĞIZ”
Erkan Baş'ın konuşmasından bazı bölümler şöyle:
Türkiye'de milyonlarca insanın katıldığı bir halk hareketi olan Gezi Direnişi bir davaya konu edildi. Biz de oradaydık. Ve başında nasıl varsak, sonuna kadar da orada olacağız. Türkiye tarihinin en onurlu, halkçı, paylaşımcı, eşitlikçi, özgürlükçü hareketinin adı Gezi'dir. On milyonlarca insanın içinde olduğu bir halk hareketi yargılanamaz. Asıl daha biz Gezi'yi yok sayanları, canlarımızı elimizden alanları yargılama görevimizi yerine getirmedik. Dün ve bugün Silivri'de savunması istenen her bir arkadaşımız Türkiye'de AKP-Saray iktidarını yargıladılar. Hepsine saygılarımızı, dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Biz geziciyiz siz gidicisiniz diyorduk. İstanbul seçimlerinde de haklı olduğumuzu gördük. Siz suçlusunuz ve halk sizi yargılayacak.
“ÜLKE TARİHİNİN EN ÖNEMLİ SEÇİMLERİNDEN BİRİ”
Ülkemiz tarihinin en önemli seçimlerinden birisini iki gün önce yaptığımız konusunda hemfikiriz. Tek bir ilde yapılan bir yerel seçimin ülkenin kaderini belirleyecek bir referanduma dönüşmüş olması, her şeyden önce, AKP iktidarının ülkemizde yarattığı ayrışmayı, düşmanlaşmayı, öfkeyi göstermesi açısından önemlidir. Tepemize inşa ettikleri kaçak bir saraydan, suçluyu suçsuzu, haklıyı haksızı, zengini fakiri kendi kafasına göre, kendi çıkarlarına göre belirleyecek bir idareye karşı İstanbul halkı gerekli yanıtı vermiştir.
“HALKI PATATES, SOĞAN KUYRUĞUNA MAHKUM ETTİLER”
İnsanlar panzerlerin arkasına bağlanıp sürüklendi, anneler, milletvekilleri saldırıya uğradı. Annelerinin cansız bedenini bir hafta yerden kaldıramayanlar, çocuğunun ölüsünü kokmasın diye buzdolabında saklayanlar oldu. Kadınlara saldıran, çocukları istismar eden yobazları, halk düşmanlarını muteber kıldılar, gerici vakıfları halkın vergilerinden milyarlar aktardılar. 11 yaşındaki çocuğumuz Rabia Naz'ın ölümünün üstünü örtmeye yeltendiler. 14 yaşında vurulan kardeşimiz, onurumuz Berkin'e terörist deyip, annesini meydanlarda yuhalattılar. Aç kalıp, çocuğuna kıyafet alamayıp kendini yakan işçileri, tren katliamında yakınlarını kaybeden insanları şov yapmakla suçladılar. Kendileri Saraylarında zevk-sefa içinde yaşayıp, dolarları ayakkabı kutularına tıkıştırırken, emekçileri tanzim kuyruklarında sayıyla verilen patatese, soğana mahkum ettiler.
“KRALA YASLANAN DÜŞER HALKA GÜVENEN KAZANIR”
Evet ülkemizi ikiye böldüler; onlar zengin oldu biz fakir, onlar yobazlaştı biz ilericiydik, olar kurdukları rant düzeniyle villalarda, uçan saraylarda yaşadılar, biz alın terimizle ayakta kaldık. Onlar kadına çocuğa düşman oldu, biz özgürlüğümüzü savunduk. Onlar Kürde, Ermeniye, Ruma, Aleviye düşmanlık yaptı, biz halkların kardeşliğini savunduk. Onlar tüm basını ele geçirmeye çalıştı, biz binbir zorlukla kendi doğrularımızı örgütledik. Onlar faşizmi kurumsallaştırmaya, egemen kılmaya çalıştı, biz sokaklarda, zindanlarda direndik. Onlar krala, diktatöre, saraya, yaslandılar. Biz halka, sokağa, fabrikaya güvendik. Onlar kazandığımız seçimi gasp ettiler, biz bir daha utandıra utandıra kazandık. Tarih bir kez daha gösterdi ki, krala, diktatöre yaslanan düşer, halka güvenen kazanır. Daha önce de söyledik tekrar hatırlatıyoruz; bitmeyen faşizm, yıkılmayan diktatörlük yoktur. Bunun da sonu farklı olmayacak.
“ŞİMDİ İKTİDARI KAYBEDECEKLER”
23 Haziran itibariyle artık geri dönüşü yok, Saray bir daha kendini toparlayamacak ve bundan sonrası düşüştür. AKP'nin kaybettiği sadece İstanbul değildir. Sadece biz söylemiyorduk, kendileri de söylüyordu: Önce İstanbul'u kaybedecekler, sonra iktidarı. Şimdi mücadelenin bittiği değil sertleşeceği, büyüyeceği bir yeni evredeyiz. AKP ve Saray'ın halka düşmanlıktan, şatafattan, sömürüden, zenginlere hizmet etmekten vazgeçeceğini düşünmüyoruz. Yeni yollar deneyecekler. Normalleşme, uzlaşma diyebilirler. AKP'nin içinden yeni bir parti çıkarabilirler. Düzenin parti ve kurumlarıyla yeni arayışlara girişebilirler. ABD'ye biat edebilirler. Ve evet hep yaptıkları gibi halkı baskıyla, zorblıkla, faşizmle sindirmeye çalışabilirler.
“SARAY'LA UZLAŞMA OLMAZ”
Hiçbirine aldanmayıp, hiçbirine teslim olmayacağız. Saray'la uzlaşma olmaz. Saray'la barışmayacağız. Halkın, işçilerin çıkarlarını temsil etmeyen, onlara hizmet etmeyen hiç kimse ve partiyle uzlaşmayacağız. Patronların çıkarlarına hizmet eden hiç kimse halka hizmet edemez. Partimiz Türkiye İşçi Partisi'nin sözü şudur: O saray yıkılacak, saltanat çökecek. Halkın birlikteliği, ortak direnişi, özgürlük ve eşitlik arayışı sosyalist mücadelenin, işçi ve emekçilerin mücadelesinin serpilip gelişeceği yegâne zemindir.
BAKAN SOYLU'YU UYARDI: ÜYELERİMİZİ RAHAT BIRAKIN
Çanakkale'de parti üyelerimize yönelik polisin baskı ve tehditleri devam ediyor. Genç, üniversite öğrencisi olan parti üyelerimizin aileleri ile görüşülüyor. Ailesinden memur olan üyelerimizin memur aile fertleri meslekten atılmakla tehdit ediliyor. Üyelerimizin ebeveynlerine çocuklarını okuldan almaları yönünde baskı yapılıyor. Evlerinin önünde, oturdukları kafelerde, sokakta sürekli polis tacizine maruz kalıyorlar. Türkiye İşçi Partisi üyesi olmak veya siyasi parti üyesi olarak ülkenin geleceğine ilişkin sorumluluk almak dünyanın en onurlu faaliyetidir. Bu hukuksuz ve baskıcı uygulamayı hayata geçiren tüm memurları, emir veren amirlerini, Çanakkale il emniyet müdürü ve valisini, İçişleri Bakanı Soylu'yu uyarıyorum. Haddinizi bilin, gençleri ve aileleri rahat bırakın.