Enis Berberoğlu mahkemeye başvurdu

Enis Berberoğlu mahkemeye başvurdu
Yargılandığı MİT TIR'ları davasından, "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan 25 yıl hapis cezasına...

Yargılandığı MİT TIR'ları davasından, "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Enis Berberoğlu, İstinaf Mahkemesi'ne başvurarak cezaya itiraz etti.

Enis Berberoğlu adına İstinaf başvurusunda bulunan Avukat Murat Ergün, yerel mahkemenin müvekkili hakkındaki mahkumiyet kararının kaldırılarak müvekkilinin beraatine ve tahliyesine karar verilmesini istedi.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Enis Berberoğlu hakkındaki mahkumiyet kararını veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne İstinaf başvurusunda bulunan Avukat Murat Ergün, Can Dündar’a MİT TIR’larına ilişkin belgelerin müvekkili tarafından verildiğinin ispatlanamadığını savundu.

İstinaf dilekçesinde, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan davaya konu görüntülerin Can Dürdar’a verildiği öne sürülen 27 Mayıs 2015 tarihinde müvekkili Enis Berberoğlu’nun milletvekili olmadığını belirten Avukat Ergün, Can Dündar’ın kitabında kendisine görüntüleri veren kişinin milletvekili olduğunu yazdığını ifade etti.

“HTS KAYITLARI MÜVEKKİLİMİN LEHİNEDİR”

Müvekkili ile Can Dündar arasında o gün yapıldığı ve 22 saniye sürdüğü öne sürülen görüşmenin, ikisi arasındaki sayısız görüşmeden bir farkı olmadığını ifade eden Avukat Ergün, “Müvekkilim, diğer görüşmelerinde olduğu gibi bu görüşmesini de milletvekili adayı olan kendisi ve yardımcısı olduğu CHP Genel Başkanı’nın iletişim ve medya ilişkileri bağlamında gerçekleştirmiştir. Konuşma saatinde müvekkilimin İstanbul Şişli’de olması da bu bölgenin kendi seçim bölgesi olması nedeniyledir. Şişli bölgesinden aday olan bir siyasinin Şişli’de bulunmasını neye yoralım? Hayat tecrübesi akla ne getiriyor? Görüldüğü gibi HTS kayıtları içerik olarak müvekkilimin aleyhine değil tam tersine lehinedir. Ancak bu denli açık olmasına rağmen lehe olan bir kanıtın sanığın aleyhine sunuluyor olması kabul edilemez bir durumdur. Sınırlı bir veriye ve kısmen kesilip yapıştırılmış bir ekran görüntüsüne dayanılarak ’27 Mayıs 2015 günü Can Dündar ile Kadri Enis Berberoğlu telefon görüşmesi yapmış, suçluyu bulduk’ diyerek hazırlanan iddianame, kendinden çok önce başlayan bir sürecin meyvesidir” dedi.

İDDİANAMEDEN 5 AY ÖNCE BASINDA ALGI OPERASYONU

Müvekkiline ilişkin iddianamenin yazımından 5 ay önce basında algı yönetimi yapıldığını öne süren Avukat Ergün, “HTS kayıtlarının incelenerek Can Dündar’ın Kadri Enis Berberoğlu ile 27 Mayıs 2015 günü telefon görüşmesi yaptığına ilişkin tespit tutanağının tarihi 30 Mart 2016’dır. Yukarıda gazete sayfalarını koyduğumuz üzere, benzer yayın politikasına sahip bir kısım medya organlarında müvekkilimin aleyhine algı operasyonunun başladığı tarih ise gene 30 Mart 2016’dır. Gizli bir soruşturmada elde edilen bir delili, daha mürekkebi kurumadan aynı gün operasyonel amaçlı iş birliği içindeki basın organlarına sızdıranın kim olduğu önemlidir, ancak daha önemlisi neden böyle bir usulsüzlük yapıldığıdır” dedi.

BERAATİNİ VE TAHLİYE EDİLMESİNİ İSTEDİ

Mahkemenin 14 Haziran 2017 tarihli mahkumiyet kararı ile müvekkilini tutukladığını hatırlatan Akukat Ergün, bu tutuklama kararı ile müvekkilinin seçilme hakkının ihlal edildiğini savunarak tahliyesini istedi.

Kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, karını eksik inceleme sonucu verdiğini savunan Avukat Ergün, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararın kaldırılarak müvekkilinin beraatine karar verilmesini istedi.

DHA