CHP'den Düzce raporu: Risk planlama aşamasında engellenmeli

CHP'den Düzce raporu: Risk planlama aşamasında engellenmeli
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Düzce'de yaptığı incelemelerin sonucunu raporlaştırdı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Düzce'de yaptığı incelemelerin sonucunu raporlaştırdı. 

Karaca, raporu CHP Genel Merkezi'nde yaptığı basın açıklaması ile paylaştı. Karaca, Düzce ili Akçakoca ilçesi Esmahanım, Uğurlu köyleri ve ilçe merkezinde bulunan Değirmenağzı bölgesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle bölgeyi ziyarete gittiğini belirtti. Ziyarette CHP Grup Başkan vekili Engin Özkoç ve İstanbul milletvekili Mahmut Tanal'ın da bulunduğu anımsatan Karaca şu tespitleri paylaştı;

ESMAHANIM KÖYÜ

Yaşanan sel felaketinin 3. Günü gerçekleştirilen ziyarette köye yolların sel nedeniyle çökmesi ve bazı bölgelerinin de tamamen yıkılması nedeniyle ilk gün ulaşım sağlanamadığı, ikinci gün alternatif bir yol açılarak kısmen ulaşın sağlandığı ifade edilmiştir. Köyde elektrik ve su yok.İçme ve kullanma suyu İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından tankerlerle karşılanmakta.Köyün iki mahallesine 3.gün de henüz ulaşılamamış olup, bu mahallelerde bulunan vatandaşların ihtiyaçları iptidai yöntemlerle giderilmeye çalışılmaktadır.(Torbalarla ekmek fırlatılarak ulaştırıldığı belirtiliyor.)

7 vatandaşımız sele kapılarak kaybolmuş olup, 20 Temmuz itibariyle Fatma Döngel ve eşinin cansız bedenleri Uğurlu Köyü yakınlarında bulunmuştur. Kayıp olan 3 çocuk ve iki kadını havadan, karadan arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir. İlk gün arama çalışması yapılmadığı, ikinci gün sadece 4 kişinin geldiği, onların da uzun süre diğer yetkililer beklediği,3.gün ancak karadan arama çalışmalarında ciddi bir çalışma yapıldığı ifade edilmiştir. 3.gün itibariyle 25 ev tamamen yıkılmış, bir çok ev ve hayvan barınakları kullanılamayacak durumdadır. Köyde zarar görmeyen ev, işyeri hayvan barınağı yoktur.

Köyde henüz bir kriz masası kurulamamış, vatandaşlar panik halinde sıkıntılarına çare bulabilmek için koşuşturmakta, felaketin sonucu ciddi psikolojik tepkiler vermektedirler. Ancak sorunların hem felaketin yarattığı fiziki imkansızlık hem de AFAD ve diğer yetkililerin yetersizliği nedeniyle 3.gün olmasına rağmen çözülmediği görülmektedir. Kızılay ve AFAD tarafından yapılan destekler ise yetersizdir. Yaşanması muhtemel salgın hastalılar için hala ilaçlama yapılmadığı, su ve elektrik sağlanması yapılması gereken işlem ve çalışmalar için hala bir ilerleme kaydedilmediği tespit edilmiştir. İBB tarafından ekipman ve insan gücü desteği yapılabileceği, bunun için valilik ya da kaymakamlık tarafından bir talep yazısı gönderilmesi önerilmiştir. İhtiyaç olmadığı ifade dilmiştir. Ancak enkaz çalışmaları ve yol yapımı, kayıp vatandaşların arandığı sel yataklarında çalışma için teknik araç ve ekipman ihtiyacı olduğu da açıktır.

UĞURLU KÖYÜ

Can kaybı bulunmamaktadır. Ancak diğer durumlar Esmahanım köyündeki tespitlerle benzer olup, bu köyde nispeten kriz masası kurulmuş, daha hızlı çözüm üretilebilmektedir.

Her iki köyde acil ihtiyaçların büyük bölümü(gıda,su) İBB ve Ankara Büyükşehir Beledimizin destekleri ile karşılanmıştır.

Gıda ve su ihtiyaçları yeterince karşılanmadığı içim özellikle Akçakoca merkezinde fahiş fiyattan su ve gıda ürünleri satılmaya başlanılmıştır.

Akçakoca İlçesi Değirmen Ağzı mevkiinde yapılan ziyaret hakkında

Akçakoca Belediye Başkanı Okan Yanmaz’a geçmiş olsun ziyaretinde bulunularak, güncel ihtiyaçları hakkında bilgi istenildi. Sunulan ihtiyaç listesi;

Permectin Sinek ilacı (ulv makinasi için)
22 ZW markalı ilaç (Bit, Pire, Sinek için, larvaya da etkili)
Gül suyu (temizlikte kullanmak amaçlı)
İlaçlama Makinesi (Ulv veya Mist Blower marka) 
Köpek maması

Akçakoca ilçe merkezi sınırlarında bulunan Değirmen Ağzı mevkiine gidilerek, selden zarar gören alanda incelemelerde bulunuldu. Bu kapsamda, sel nedeniyle ağır zarar gören “15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Parkı” , Değirmenağzı Plajında incelemeler yapıldı. Aynı bölgede bulunan ve yine selden zarar gören bulunan “Hamburg Dutdibi - Organizasyon Şirketi”, “Parla Beach Otel”, “Tuana Beach Otel” isimli işletmeler ziyaret edildi.

Akçakoca Belediye Başkan’ından edinilen bilgi ile 30 Milyon TL’lik bir maliyete sebep olan ve sel nedeniyle ağır zarar gören “15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Parkı” tamamen kullanılamaz hale gelmiş, park içerisindeki bank, çardak gibi oturma alanlarının yıkıldı, parkın içerisinde sel ile gelen atıkların bulunduğu, park içerisinde döşeli parke ve diğer taşların etrafa dağıldığı, ağaçların devrildiği, bir çok ağacın köklerinden koptuğu gözlemlendi.

Parkın bulunduğu alanla ilgili yapılan mülakatlarda, park inşaatı öncesinde bölgenin ağaçlık bir alan olduğu, park inşa edilirken dere yatağının daraltıldığı, ağaçların kesildiği bilgilerine erişildi. Bölgenin önceki yıllarda çekilen uzay görüntülerine bakıldığında; parkın ve çevresinde işletmelerin bulunduğu alanın 2011, 2013 ve 2016 yıllarında olan görüntüler ile 2017,2018 ve 2019 yıllarında çekilen görüntülerinde farklılıklar gözlemlenmiştir. Bölgede, 2017 yılından sonra yapılaşmanın gözle görülür derece arttığı, ağaç kesimlerinin gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

Civarda bulunan işletme sahipleri ile yapılan görüşmelerde; Özel Sigorta firmalarının; işyeri sahiplerinin sigorta taleplerini, işletmelerin dere yatağında olmasından dolayı zarar görme riskinin yüksek olduğunu ileri sürerek reddettiklerini aktardıkları bilgisine erişildi.

“Hamburg Dutdibi - Organizasyon Şirketi”, “Parla Beach Otel”, “Tuana Beach Otel” isimli işletmelerde yapılan incelemelerde; işletme alanlarının tamamen çamur balçığı ile kaplı oldukları, işyerlerindeki sandalye, masa gibi malzemelerin sel nedeniyle sürüklendiği, bir işletmeye ait sandalyelerin selden sonra denizden toplandığı gözlemlenmiştir.

Değirmen Ağzı plajında, sahilde bulunan işletmelere ait çit duvarların sel nedeniyle yıkıldığı, plajda ve deniz içerisinde sel ile birlikte gelen ağaçlar ile diğer atıkların bulunduğu gözlemlenmiştir.

Dere yatağında yapılan ıslah çalışmaları, köprü ve menfezler nedeniyle sel ile gelen suyun dereye yatağından denize tamamen tahliye olamadığı ve bu nedenle taşkına neden olarak, öncesinde dere olmayan bir hattan denize doğru aktığı ve bu sırada Tuana Beach Otel isimli işletmede ağır hasara neden olduğu görülmüştür.

Göçüklerin, toprak kaymalarının yaşandığı alanlarda; dere “ıslahı” adı altında derelerin her iki tarafına beton duvarla set örüldüğü ve yataklarını değiştirme çalışmaları yapıldığı, görülmüştür. Kentleşme sorunlarının, imar politikalarının, çarpık yapılaşmaların da zararın boyutunu arttıran etkenler olduğu düşünülmektedir.

Coğrafyaya uygun olamayan projelere izin verilmesi, plan hatalarına göz yumuluyor olması, imara açılmayacak yerlerin imara açılması ya da kaçak yapılaşmış olsa bile su ve elektrik bağlayarak zımni olarak bu kaçak yapıya izin verilmesi açıkça bir sorumsuzluk örneğidir.

Afet öncesinde önleyici tedbirler almayan idare, afet sırasında, zamanında ve işlevli araçlarla müdahale etmeyerek zararın boyutlarının artmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda cezai sorumluluğa gitmek aynı acıların tekrar yaşanmaması için önemli bir araç niteliği taşımaktadır

Karadeniz coğrafyasında aşırı yağış ve toprak kayması gibi ani doğa olaylarının yaşandığı bir gerçektir. Bu tür özel coğrafyalarda alınması gereken tedbirler, her zaman alınan tedbirlerden daha özel olmak zorundadır. Bölgenin aşırı doğa olaylarına meyilli olduğu devlerin resmi istatistik verilerinden de anlaşılmaktadır. Bu nedenle de bölgede her türlü insani faaliyet, yatırım bu özel şartlara göre düzenlenmelidir. 

Çevreye ve yaşamın devamlılığına etkisi olabilecek faaliyetlerin birbirleriyle bütünlüklü etkisi hesaba katılmalıdır. Yurttaşların aşırı yağış anında, bu yağıştan canlarını ve mallarını nasıl koruyacağıyla ilgili bir yol sunulmamış, yurttaşların can ve mal güvenliği sağlanmamıştır. 

Çevre hukuku açısından, riskin felakete dönüşmesini engelleyecek tedbirleri alma konusunda sadece idarelerin yükümlülüğü yoktur aynı zamanda bölgeye yatırım yapan ve iklim değişikliğini tetikleyen faaliyet sahiplerinin de sorumluluğu ve yükümlülükleri vardır. 

Aşırı doğa olaylarının sık yaşandığı riskli coğrafyalarda, bu riski bir krize dönüştürmeyecek yatırım planlaması en önemli risk önleme biçimidir. Öntedbirlilik yaklaşımının sonucu olarak, riskin artmasına ve riskin yönetilmesi için maliyetlerin şişmesine yol açacak yatırım planlamasından uzak durulmalıdır. Ancak böyle yapılmamış, bu özel coğrafyada da ülkenin her yerinde işleyen, yatırım adımları atılmıştır. Riskin afete dönüşmesinde temel belirleyici unsur, bu durum olmuştur. 

Yapılan çalışmalarda, doğa olaylarının bir afete dönüşmesini engellemek için bir takım sakınım planlama adımlarına ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, çevre düzeni planlarının sakınım planlarına göre yeniden geliştirilmesi gerekir. Tekil afet önleme politikasından uzaklaşılarak, bölge planlaması düzeyinde afet önleme politikası geliştirilmesi gerekmektedir.  

ÖNERİLER

1.) Sel sonrasında yürütülen kurtarma ve yardım çalışmalarının geç ve yetersiz kalması; merkez mahalleleri ve köylerde yolların uzun süre kapalı kalması, elektrik, su kesintilerinin halen devam etmesi, anında müdahale yapılmaması nedeniyle boyutları artan zararın giderilememesi, hasar tespiti-onarma-çamur ve su altında kalan evlerin ıslahı çalışmalarında geç kalınması, ekip-ekipman yetersizliği, zararların halen giderilmemiş olması, barınma sorununun çözülmemiş olması karşısında; gerekli tedbirlerin alınması ve ihtiyaçların karşılanabilmesi için bölgenin bir an önce “ Afet Bölgesi” kapsamına alınması gerekmektedir.

2.) İklim değişikliğine yol açan dere ıslah çalışmaları, dere yatağını değiştirme çalışmaları, dolgu alanları yaratma çalışmaları yapmaya, çarpık kentleşmeye yol açan imar izinleri vermeye yönelik politikalardan vazgeçilmeli; mevcut çalışmalar durdurulmalıdır.

4.) Sel sonrasında oluşabilecek salgın ve bulaşıcı hastalıklara karşı sağlık taraması yapılmalıdır. Elektrik, su, telefon ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlanması gerekmektedir.

5.) Birçok yerde toprak kaymalarının tekrar yaşanabileceği gerçeğinden hareketle, acil bir tespit ve tahliye çalışması yürütülmeli, taşınır (ev eşyaları, otomobil, tır vb. ulaşım araçları) ve taşınmazları (ev ve bahçeleri) zarar gören, hayvanları yaşamını yitiren yurttaşların zararları kamu tarafından tazmin edilmelidir.

6.) Sel sonrasında evleri “oturulmaz” hale gelen mülkiyet sahibi ve kiracı yurttaşlara barınma imkânları sunulmalı; zararları tazmin edilmeli, eşya ve kira yardımı yapılmalıdır.

7.) Kriz yönetimi açısından halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olan idare bir an önce durum değerlendirmesi yapmalı ve konu ile ilgili uzmanlığı bulunan meslek kuruluşlarının, bilim insanlarının ve Sivil İnisiyatifin görüşleri doğrultusunda gerekli tedbirler alınmalıdır.

8.) İdari makamların sel felaketi öncesinde ve sonrasındaki eylemleri ve tesis ettiği işlemlerin öğrenilmesi için bireysel bilgi edinme başvurularının; zarar tespit tutanaklarının yurttaşlarla paylaşılmasının sağlanmasına ilişkin başvuruların örgütlenmesi gerekmektedir.

9.) Sel felaketi öncesi ve sonrasındaki ihmaller tespit edilerek ilgili kişi ve kurum yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulmalıdır.

10.) İdarenin sorumluluğunun tespiti açısından, zarara uğrayan yurttaşlar adına zararın tazminine ilişkin idari dava süreçleri başlatılmalıdır.

11.) Sel sonrasında Karadeniz’de ve derelerde oluşan kirlilik tespit edilmeli, kirliliğin su canlıları üzerindeki etkileri raporlanmalıdır.

12.) Sel sonrasında yaşamını yitiren hayvanların envanteri çıkarılmalı, sokak hayvanlarının akıbeti araştırılmalıdır.