CHP 'torba teklife' şerh koydu
T24'ten Hülya Karabağlı'nın haberine göre, CHP, bedelli askerlik gerekçesiyle içine sağlıktan, Kanal İstanbul’a, şans oyunlarından TSK’ya pilot alımına kadar birçok konuyla torba teklife 30 sayfalık muhalefet şerhi koydu. Şerhte, “Bedelli askerlik bahane edilerek bir çok acil olmayan konu komisyonda 14 saatlik kesintisiz bir günlük bir mesai sonunda Plan ve Bütçe Komisyonunda ve diğer ilgili komisyonlarda yeterince tartışılmasına imkan verilmeden Genel Kurul’a gönderildi” denildi.
CHP, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak bedelli askerlik teklifini destekledikleri belirtilen şerhte, “Ancak, bedelli askerlik beklentisi oluşturularak Türk Milletinin askerlikle ilgili yüce, kutsal ve gerçekten imrenilen değer algısının yok ediliyor olmasını da üzüntü ile karşılıyoruz” ifadesine yer verildi.
Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li üyeleri, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, İzmir Milletvekili Kamil Oktay Sındır, İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, Antalya Milletvekili Cavit Arı ve Muğla Mliletvekili Süleyman Girgin’in imzalarıyla hazırlanan 30 sayfalık şerhte yer alan bazı bölümler şöyle.
'TORBA KANUN TEKLİFİ ALIŞKANLIĞININ SÜRDÜRÜLECEĞİ GÖZLENMEKTEDİR'
T.B.M.M.’nin geçmiş yasama dönemlerinde içeriğinde birbiriyle hiçbir ilişki bulunmayan çok sayıda kanunda değişiklik yapılmasını öngören ve "Torba Kanun" olarak adlandırılan kanun tasarıları ve tekliflerinin gündeme getirilerek aceleyle yasalaştırılması yöntemi bir alışkanlık haline getirilmiş bulunmakta idi. Söz konusu “torba yasalar”, “torba kanun teklifleri” aynı zamanda İçtüzüğün 91. maddesi uyarınca da temel kanun olarak görüşülmek üzere genel kurula indirilip iktidar partisi tarafından yasalaştırılmıştır.
Bu alışkanlığın Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni 27. Yasama döneminde de sürdürüleceği gözlenmektedir. 11 adet Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamenin değişiklik maddelerinde ilave ve değişiklik getiren İstanbul Milletvekili ve Ak Parti Grup Başkan Vekili Mehmet MUŞ ve Rize Milletvekili Osman Aşkın BAK tarafından verilmiş bulunan "Askerlik Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi de geçmiş dönemde benzerine rastlanan özellikleri taşımaktadır.
Geçmiş dönemlerde kötü bir alışkanlık olarak değerlendirdiğimiz bu türden kanun hazırlama ve yapma tekniği, hem torba kanun teklif ve tasarılarında ele alınan konuların yürürlükteki mevzuatla uyumu açısından ciddi sorunlar yaratmış, hem de bu kanunların uygulanması aşamasında daha önceden öngörülemeyen sıkıntıların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda, TBMM'den ilgili ihtisas komisyonlarında yeterince tartışılıp görüşülmeden acele bir şekilde geçen çok sayıda düzenlemeden ülkemiz ve vatandaşlarımız doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz etkilenerek mağdur olmakta ve aynı kanun maddesinin kısa süre içinde defalarca değiştirilmesi gereği doğmuştur.
“Torba kanun yasa yapma usulünü zafiyete uğratan deyim yerinde ise korsan bir düzenleme niteliğindedir”
Devlet yönetimini ve toplumun geniş kesimlerini yakından ilgilendiren, bazı sektörlerde iş ve işleyiş kurallarını, piyasa oluşumunu, bütçe dengesini, ekonomideki kaynak dağılımını ve ekonomik tercihleri etkileyen bu nitelikteki düzenlemelerin, torba kanun yöntemiyle yasalaştırılmak istenmesi demokrasimizin yerleşik teamüllerine de uygun değildir.
Bu yöntemle, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kanunların hazırlık aşamasında görüşlerinin alınamamasına, getirilen düzenlemelerin ekonomik ve mali etkilerinin yeteri kadar anlaşılamamasına ve tartışılamamasına sebebiyet verilmiştir. Bu durumda aynı zamanda kanun teklif ve tasarıları, düzenleyici etki analizleri yapılmadan TBMM'ye sunulmuş, dolayısıyla söz konusu kanun değişikliklerinin yasal bir gereklilik olan bütçeye ve ekonomiye getireceği mali yükü hesaplanamamış ve bu çerçevede bütçe dengesinin bozulması ve dolayısıyla da ülke ekonomisinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olunmuştur.
“Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi” denilen ve rejim değişikliği görüntüsü veren yeni sistemin ilk Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısı henüz iç tüzükte Anayasa’ya paralel değişiklikler yapılmadan gerçekleştirilmiştir. İktidar yetkilileri ve sözcüleri her fırsatta kamuoyuna yeni sistemin güçler ayrılığı prensibini güçlendireceği, yeni sistemde yürütme erkinin yasamayı tamamen bağımsız kılacağı, hatta bakanların Meclis’e dahi gitmeyerek kanun yapma çalışmalarında milletvekillerini son derece özgür kılacakları mesajını vermişlerdir.
Ancak Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ilk toplantısına farklı bakanlıkların hazırladığının inkar edilmediği ve üstelikte torba niteliği olan bir sözde teklifle gelinmesi tüm bu vaatlerin aslında bir kandırmacadan ibaret olduğunu ortaya koymuştur. Üstelik bu durum basit bir kandırmaca olmayıp aynı zamanda demokrasinin ve yeni olduğu iddia edilen sistemin de inkarı olmuştur. Çünkü torba kanun bilindiği gibi farklı bakanlıkların ihtiyacı olan düzenlemelere imkan veren ancak yasa yapma usulünü zaafiyete uğratan deyim yerinde ise korsan bir düzenleme niteliğindedir.
“Türk Milletinin askerlikle ilgili yüce, kutsal ve gerçekten imrenilen değer algısının yok ediliyor olmasını da üzüntü ile karşılıyoruz”.
Getirilen torba kanun teklifi ile ve aynı konuda verilen bazı maddeleri ve gerekçeleri tıpatıp aynı ancak tek bir maddesi farklı başka bir teklifle de torba teklife ilave yapılmıştır. Bu şekilde “Bedelli Askerlik” dolayısıyla oluşan kamuoyu fırsat bilinerek aciliyeti olmayan bir çok konu da gerektiği gibi görüşülmeden komisyondan geçirilmiştir. Teklif sonuç olarak 21 maddeye ulaşmış ve sağlıktan, Kanal İstanbul’a, şans oyunlarından TSK’ya pilot alımına kadar birçok konu torba teklife girmiştir.
Bedelli askerlik, konusu torba teklife gerekçe olan ve kamuoyunun çok güçlü beklentisi olan bir alandır. Daha öncede belirttiğimiz üzere bedelli askerlik bahane edilerek bir çok acil olmayan konu komisyonda 14 saatlik kesintisiz bir günlük bir mesai sonunda Plan ve Bütçe Komisyonunda ve diğer ilgili komisyonlarda yeterince tartışılmasına imkan verilmeden Genel Kurul’a gönderilmiştir.
Bedelli Askerliğe oluşan veya oluşturulan bu çok güçlü kamuoyu talebinden sonra karşı çıkmak mümkün değildir. CHP, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak bizde bedelli askerlik teklifini destekliyoruz. Ancak, bedelli askerlik beklentisi oluşturularak Türk Milletinin askerlikle ilgili yüce, kutsal ve gerçekten imrenilen değer algısının yok ediliyor olmasını da üzüntü ile karşılıyoruz.
Bedelli askerlik bekleyen yaklaşık 5.5 milyon gencin bulunduğunun ifade edilmesi dahi büyük bir toplumsal, sosyal ve askerî problemin göstergesidir. Yapılan yasa teklifi ile getirilen sınırlamalar sonucu bedelli kapsamına girecek sayının 1 milyon 324 bin civarında olacağı teklif sahiplerince ifade edilmiştir. Geçmişteki uygulamalardan elde edilen sonuçlar dikkate alındığında, yaklaşık olarak 1/3 oranında başvuru olabileceği ve bunun da takriben 400 bin dolayında bir müracaata tekabül edeceği beklenmektedir.
Bu basit tespit bile, geriye kalan yaklaşık 5 milyon rakamının, sorunun varlığını devam ettireceği ve bir yılın sonunda da aynı rakamlara geri dönüleceğinin açık işaretidir. Gerçekte sorun çözülmemekte, palyatif ve günlük siyasi mülahazalarla toplumsal ve kurumsal beklentiler geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Sorun sistem ile ilgilidir ve her şeyden öncede siyasi bir içeriğe bürünmüştür. Mevcut sistem ve süreçlerin sorgulanarak askerî, siyasi, sosyal ve kültürel değişimi de kapsayacak şekilde köklü bir yeniden yapılanmayı zorunlu kılmaktadır.
Türk ordusunun teşkilat yapısının reorganizasyonu ile asker alma sisteminin süratle yenilenmesi, stratejik mahiyetlidir. Teşkilatın reorganizasyonu konusundaki düşüncelerle beraber ele alınmalıdır. Asker alma sistemi ile ilgili hususlar, özellikle Soğuk Savaş sonrası (1991) ve terörle mücadele döneminde daha çok günlük politikanın konusu haline getirilerek, istismar edilmiştir. Hamasete dayalı hoş, fakat boş sözlerle bu problem birdenbire ve kolayca halledilemez. Türk askerî kültürünün tarihî değerleri ve dayanaklarıyla uyumlu, her şeyden önce adil ve çağdaş bir sistemin zaman kaybedilmeden hayata geçirilmesi mutlak bir zarurettir.
Asker kaynağı ve asker alma sistemi bakımından Türk ordusu ne Batı’ya ne Doğu’ya ne de başka bir yere öykünmeden kendine özgü nitelikler taşıyan yaratıcı bir sistemi yeniden diriltmelidir. Aksi hâlde, günümüzün ve geleceğin tehditleri ile mücadelede başarı şansını yakalaması oldukça zorlaşacak, belki de imkânsızlaşacaktır. Bu durumun varlığı ülke ve devlet için potansiyel bir tehdit kaynağıdır.
Bahse konu askerlik teklifinin ilgili bölümleri son derece sınırlı, sığ beklentileri karşılamaya dönük ve aceleyle hazırlanmıştır. Hem toplumsal hem de TSK’ya ait askerlik sistemi ile ilgili problemlere çözüm getirmekten çok uzaktır. Yapılması gereken, torba yasa gibi hazırlığı ve kapsamı son derece yüzeysel tedbirlerle kronik sorunlara çözüm getirilemeyeceğini anlayarak, kapsamlı ve bu konuda yetkin çalışma gruplarıyla problemin bilimsel ve akılcı yöntemlerle ele alınmasıdır.
Bahse konu teklif ile birikimin engellenmesi amacıyla; 31 Aralık 1993 tarihinden önce doğan yükümlülerin, bedel ödemek (15.000 Türk Lirası) ve 21 günlük temel askerlik eğitimine tabi tutulmak suretiyle askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılmaları hedeflenmektedir. Önceki uygulamalardan farklı olan ise, kısa süreli eğitim ile yurtdışında oturma ve çalışma iznine sahip olanların 2000 avro veya karşılığı kadar yabancı ülke parası ödemekle birlikte Millî Savunma Bakanlığınca verilecek uzaktan eğitimi almaları hâlinde muvazzaflık askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılmaları hususudur.
'TSK’NIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYA YÖNELİK OLMAKTAN ZİYADE BOZULAN BÜTÇE DENGELERİNİ ONARMA AMAÇLIDIR'
Dövizli askerlikteki uzaktan eğitim ve bedelli askerlikteki 21 günlük temel askerlik eğitiminin ne olduğu, nasıl uygulanacağı konularında yapılan açıklamalar Grubumuzu asla tatmin etmemiştir. Her iki kavram konusunda da henüz içerik yönünden hazırlık yapılmamış olması konunun ne kadar acele olarak TBMM gündemine getirildiğinin göstergesidir.
Diğer yandan, 31 Aralık 1993’ten önce doğanlar yerine 31 Aralık 1994 tarihin esas alınması durumunda ilave 307 bin kişilik bir kitle ve yararlanacak 50 bin kişilik bir ilave genç kitlesi söz konusu olduğu halde iktidar “Bir yerde kesmemiz gerekiyor” gerekçesi ile bu genişletmeyi kabul etmemiştir. Halbuki bu durum en kısa zamanda yeni bir bedelli askerlik beklentisi doğuracaktır.
Gerek Komisyonda 28 günden 21 güne düşürülen temel eğitim, gerekse süresi belirsiz uzaktan eğitim, son derece gerçeklerden uzak, belirsiz ve genel geçer adımlardır. Bunların telaffuz edilmesi bile askerlik sistemi adına bir külfettir. TSK’nın kurumsal etkinliğine olumlu katkısı, götürüsünden katbekat daha fazladır. Bu durum mükellefler için de aynı mahiyette olumsuz etki sağlayacaktır.
Bu teklif maalesef toplumun taleplerini veya TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olmaktan ziyade bozulan bütçe dengelerini onarma amaçlıdır.
Teklifin 2. maddesinde yer alan zorunlu 28 günlük temel askerlik süresinin madde metninden çıkartılması, bu madde hükümlerinden yararlananların temel askerlik eğitimi süresince bunların çalıştıkları yerlerde askerlik hizmeti için görevlerinden ayrılmaları dolayısıyla görevlerine son verilememesi ve işlerinden çıkartılmamasının sağlanması ve bedelli askerlikten sağlanan tutarların % 5’nin şehit aileleri, dul ve yetimlerine harcanması geriye kalan tutarların Savunma Sanayi Fonuna tamamen aktarılması ve bütçe açıklarının finansmanında kullanılmaması amacıyla komisyonda tarafımızca verilen önergeler kabul edilmemiştir.
Bedelli askerlik konusunun Türk Silahlı Kuvvetlerinin gereksinimleri de dikkate alınarak kamuoyunda oluşan görüşler ve konsensüs dikkate alınarak tüm detaylarıyla birlikte ilgili ihtisas komisyonunda görüşülerek ülke gündeminden artık çıkacak şekilde, kesin, adil, eşitlikçi, toplum değerlerine uygun bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasada öngörülen olağan yasa yapma sürecinin dışına çıkılarak, yeni sistemin gerektirdiği iç tüzük değişikliklerini gerçekleştirmeden, TBMM'de ilgili komisyonlarda yeteri kadar tartışılmayan torba kanun teklifleriyle sadece Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilmek suretiyle yasa yapma alışkanlığının genel demokratik ilkelere ve TBMM geleneklerine aykırı olduğu kanaatiyle "Torba Kanun Teklifinin" bütününe karşıyız.
Sonuç olarak 1’nci bölümde açıklanan nedenlerle bazı maddelerinin Anayasaya aykırılık taşıması, 2’nci bölümünde açıklanan nedenlerle “torba kanun teklifi” şeklinde hazırlandığı için tasarının bütününe; 3’ncü bölümde ayrı ayrı açıklanan nedenlerle de "Askerlik Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"”nin bu şekilde kanunlaşmasına karşı olduğumuzu bildiririz.