CHP Genel Başkan Yardımcısı Emre’den "Eğitimde ve istihdamda olmayan gençler ve genç işşizliği" raporu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre "Eğitimde ve istihdamda olmayan gençler ve genç işşizliği" konulu rapor yayımladı. İşte o rapor...
Eğitimde ve istihdamda olmayan gençler ve genç işsizliği
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı Ağustos ayı verilerine göre 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik bir önceki yıla göre 6,4 puan yükselerek yüzde 27,4 ile rekor kırdı. İşsizlik oranı ise 3,9 puanlık artış ile yüzde 14 oldu. Genç işsizliğinde OECD ortalaması yüzde 14.21’dir ve Türkiye bu ortalamanın çok üzerindedir.
Genç işsizlik oranı %27,1 ancak buna çalışmayan ve eğitimde olmayanlar (%30,1) eklendiğinde gençlerin yarısından fazlasının ya iş aradığını ya da ümidini kaybederek evde oturduğu görülüyor. Türkiye’nin geleceği gençler sokaklarda, kahvehane köşelerinde çürüyor.
Bu nedenle de genç işsizliği ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Bu konu hakkında derhal ve kapsamlı çözümler üretilmemesi halinde ülkemize uzun yıllar boyunca çok ağır maliyetler getirecektir. Bugün iş bulamadığımız, yeni beceriler kazandıramadığımız gençler 30-40 yıl boyunca emek piyasasında olacaklar. Gerekli tedbirler alınmazsa durumun daha da kötüleşeceği ortada.
20-24 yaş arası eğitimde ve istihdamda olmayan gençlerin yüzde 36.8’i ilköğretim mezunu iken, yüzde 17.9’u ise hiçbir okul bitirmemiştir. Bu oranlar cinsiyete göre dağıtıldığında kadın gençlerin eğitim seviyesine ilişkin daha vahim bir tablo ortaya çıkmaktadır.
Eğitime erişim ve teşvik bağlamında dezavantajlı olan kadınlar, eğitimden sonra işgücü piyasasına katılma ve iş arama süreçlerinde de son derece dezavantajlıdır. 20-24 yaş arası eğitimde ve istihdamda olmayan genç kadınlara iş aramama sebepleri sorulduğunda, birçok farklı sebebin yanı sıra yüzde 80’lik bir oranla baskın olan sebep “ev işleriyle meşgul olması ya da ailede baktığı kimseler olmasıdır”.
Eğitimde ve istihdamda olmayan gençler, özellikle psikolojik açıdan ve aile yaşamları çerçevesinde bu durumdan oldukça olumsuz bir biçimde etkilenmektedir. Aileye bağımlılığın getirdiği “yetişkin” olarak görülmeme durumu, bunun gencin gelecek planlarına yansıması, yetersizlik, umutsuzluk ve çaresizlik hisleri bu gençleri kıskacına alan ve onları kısır döngüye sokan olumsuz hislerden yalnızca birkaçı.
İstihdamda ya da eğitimde olmayan evlerinde oturan gençlerin karşı karşıya olduğu sonuçlar önemli, bu gençler:
Toplumun geneline daha az güven duyuyorlar,
Siyasete daha az katılıyorlar,
Kendilerini daha az yeterli görüyorlar,
Daha mutsuz ve gelecekten daha umutsuzlar,
Mekânsal ve sosyal hareketlilikleri daha az, sosyal sermayeleri daha düşük.
Bu önemli soruna yönelik Cumhuriyet Halk Partisi’nin politika önerileri şu şekildedir:
Evde oturan, kahvehanede, sokak aralarında gelecekleri çürütülen gençler sorununa ilişkin olarak ortaya koyabileceğimiz ilk önerilerden biri; bu konuda izlenebilecek politikaların toplumsal cinsiyet faktörünü fazlasıyla göz önünde bulundurması gerektiğidir:
Eğitimlerini bırakmış/ara vermiş genç kadınların eğitimlerine devam etmeleri teşvik edilmeli, bu konudaki kültürel ve yapısal engellerin kaldırılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda;
Ailelerle yakın temas ve öğrenci takip sistemi,
Barınma ve burs sorununun çözülmesi,
Eğitim sistemine ilişkin kapsamlı yasal düzenlemelerin yapılması önem arz eder.
Eğitimlerini sona erdirmiş genç kadınların (örneğin evli ve çocuklu olanların) kişisel gelişimlerine devam edebilmeleri ve hareketliliklerini koruyabilmeleri sağlanmalıdır. Bu bağlamda;
Çok Amaçlı Toplum Merkezleri benzeri toplum merkezlerinin sayısı arttırılmalıdır.
Meslek edindirme kursları benzeri yerel yapılar cesaretlendirilmelidir.
Halk Eğitim Merkezleri daha etkin kullanılmalıdır.
Kreş sorunu hızla çözülmelidir.
İş olanaklarının sınırlı olması nedeniyle iş piyasasından çıkan genç kadınların iş piyasasına yeniden dönmeleri sağlanmalıdır. Bu bağlamda;
İş bulma kanallarının daha etkin kullanılması sağlanmalıdır.
Genç kadınların iş piyasasında rekabet edebilmelerini sağlayacak yetkinlikleri kazanmaları için gerekli destek mekanizmaları kurulmalıdır.
Mikro kredi mekanizmalarının etkin çalışabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Girişimcilik ve sosyal girişimcilik desteklenmelidir.
Eğitimde ve istihdamda olmayan genç kadınların mahrum kaldıkları sosyal ve diğer olanaklardan yararlanabilmeleri sağlanmalı ve siyasal katılımı teşvik etmek amacıyla eğitimler yaygınlaştırılmalıdır.
Araştırmalar, genç erkeklerin eğitimlerine son vermelerinin en önemli sebeplerinden birinin yoksulluk nedeniyle çalışmak zorunda olmaları olduğunu göstermektedir. Yine genç erkekler arasında ailenin gelir durumu eğitimde ve istihdamda olmama olasılığını artırmaktadır. Bu bağlamda;
Yoksul ve diğer kırılgan ailelerde genç erkeklere yönelik maddi destekler yaygınlaştırılmalı,
Burs olanakları genişletilmelidir.
Yükseköğrenim sınavlarına ya da ALES, KPSS benzeri sınavlara yönelik ücretsiz hazırlık kursları yaygınlaştırılmalıdır.
Gençlik Evleri benzeri yapılanmaların sayısı arttırılmalıdır.
Burs karşılığı gönüllülük teşvik edilmelidir.
Gençlerin istihdama kolayca geçebilmeleri için tecrübe kazanacakları sivil toplum kuruluşlarına istihdam edilmeleri teşvik edilmelidir.
Eğitime bakış açısında köklü bir değişiklik gereklidir. Eğitim “kindar nesil” yetiştirmek için gençleri dünyadan yalıtan bir süreç olarak tanımlanmamalıdır. Aksine dünyaya açık ve dünyayla yarışan bir nesil yetiştirmek amacıyla tasarlanmalıdır.
Gençlerin işgücüne katılımına öncelik veren yeni bir istihdam stratejisi oluşturulmalıdır.
2001’de BM, ILO ve Dünya Bankası katılımıyla Gençlik İstihdam Ağı oluşturuldu. Türkiye bu ağ kapsamında Ulusal İstihdam Stratejisi oluşturdu. Bu stratejide genç işsizliğinin genel işsizlik düzeyine çekileceği taahhüt edildi. Buna karşılık genç işsizliği düzenli olarak artmaya devam etti. Bu durumun temel sebebi “Gençlik İstihdam Ağı’nın tavsiyeleri ve Avrupa İstihdam Stratejisi’nin önceliklerine uyulmamasıdır. Hızla bu politika setleri uygulamaya geçirilmelidir.
İktidarın borçlanma, tüketim ve inşaata dayalı büyüme stratejisi gençlerin istihdam sorununu çözmemektedir. Sosyal tarafların katılımıyla yeni bir büyüme stratejisine geçiş zorunludur.