Babacan: Birkaç ay daha kimse somut isim beklemesin

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili "Birkaç ay daha, altılı masadan kimse somut isim beklemesin” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, altı siyasi partinin yürüttüğü ortak çalışmalara ilişkin, “Şu anda biz, öncelikle kurumsal yapıyı çalışıyoruz. Koskoca devlet yapısını çalışıyoruz. Geçiş sürecinde ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiğini çalışıyoruz. Bunlar bittikten sonra, ‘Peki hadi bakalım, bu işi en iyi kim yapar’, onu konuşmaya başlayacağız. Birkaç ay daha, altılı masadan kimse somut isim beklemesin” dedi.

Ali Babacan, Fox TV’de bugün yayınlanan İlker Karagöz ile Çalar Saat programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güçlendirilmiş Parlamenter sistem üzerinde anlaşan altı siyasi partinin en önemli vaadinin ‘demokrasi’ olduğunu belirten Babacan, cumhurbaşkanı adayı konusunu seçim yaklaşınca konuşacaklarını söyledi. Altı siyasi parti genel başkanının dün yaptıkları toplantıya ilişkin bilgiler veren Babacan, özetle şöyle konuştu:

'İletişimle ilgili mekanizmayı kurma kararı aldık'

"Dünkü toplantıda aldığımız bir başka önemli karar, altılı masanın ortak çalışmalarının daha iyi bir iletişimle kamuoyuna sunulması için bir komisyon oluşturulması. İletişim, başlı başına bir iş. Dünkü masada iletişimle ilgili mekanizmayı da kurma kararını aldık.

'Birkaç ay daha altılı masadan kimse somut isim beklemesin'

Geçiş sürecinin yol haritasını çalışıyoruz. Yani bu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hedefimiz var ya ilk seçimde bu hedefe ulaşıncaya kadar, yani parlamenter sistem Anayasa ile yürürlüğe girinceye kadarki o geçiş sürecinde ülke nasıl yönetilecek? Onu da çalışıyoruz şu anda. Geçiş sürecinin nasıl olacağına karar vermeden zaten adayla ilgili herhangi bir tartışmaya girmenin yanlış olacağını düşünüyoruz. Çünkü önce sistem, önce ülkenin nasıl yönetileceği, nasıl bir anayasa hedeflediğimiz... Önce sistemi konuşup işi tanımlamamız lazım. Parlamenter sisteme geçene kadar seçilecek cumhurbaşkanı ülkeyi nasıl yönetecek? Şu andaki sistem gibi ‘ben aklıma eseni yaparım’ mı diyecek, yoksa kendini destekleyen partilerin görüşü ile onlarla istişare içerisinde mi bir yönetime tarzı ortaya koyacak? Bütün bunları belirlememiz gerekiyor. Bunları belirlemeden isim üzerinden bir tartışmayı çok yanlış buluyoruz. Öncelikle ne yapılır? Bir kurumu oluşturursunuz, kurumsal yapıyı sağlamlaştırırsınız, ondan sonra kurum için insan kaynağı yapısına bakarsınız. Şu anda biz, öncelikle kurumsal yapıyı çalışıyoruz. Koskoca devlet yapısını çalışıyoruz. Geçiş sürecinde ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiğini çalışıyoruz. Bunlar bittikten sonra, ‘Peki hadi bakalım, bu işi en iyi kim yapar’, onu konuşmaya başlayacağız. Birkaç ay daha, altılı masadan kimse somut isim beklemesin. Her toplantımızda, ‘bu toplantıda aday ortaya çıkacak mı, çıkmayacak mı’ diye beklenmesin. Çünkü biz bunu zaten ilan ettik. ‘Bu sürecin sonunda, seçim yaklaşınca konuşacağız’ dedik.

'Seçimlerde 5 yıllık bir paket sunalım'

Ülkeyi çok sık seçimlerle yormayalım. Vatandaşlarımıza beş yıllık paket sunalım ve beş yıllık komple çözüme destek isteyelim. Cumhurbaşkanı adayıyla, geçiş sürecinin yol haritasıyla, öncesi ve sonrasıyla tertemiz bir program oluşturalım. Altı parti mutabık kalalım ve bu plan için vatandaşlarımızdan destek isteyelim. Bilinmeyene, meçhule destek istemek, seçimlerde doğru bir strateji de değil.

'Vatandaşlarımız en iyi aday konusunda görüş birliğine ulaşacaktır'

Aday isimlerinin ortalıkta dolaşmasını, kamuoyunda bir tartışma sürmesini sıhhatli görüyoruz. Olası cumhurbaşkanı adaylarıyla alakalı toplumun ‘olur’ ya da ‘olmaz’ şeklinde değerlendirmeleri ülkeyi ortak bir kanaate doğru götürecek. Vatandaşlarımız, ülke için en iyi aday konusunda görüş birliğine ulaşacaktır.

'Üretiriz, çalışırız, hasarı kapatırız'

Hasar var. Ülke büyük bir zarara uğradı ama önemli olan üretmektir, çalışmaktır. Biz üretiriz, çalışırız, o hasarı kapatırız. Yolsuzlukları da israfı da önleriz. Bu ülkeyi en kısa sürede ayağa kaldırırız. Kimsenin şüphesi olmasın.

'Ülke kanatlanıp uçacak'

Seçim günü geldiğinde vatandaş nihai sözünü söyleyecek. Göreceğiz ki milleti aldatma üzerine yürüyen politikalar ve zulüm üzerine işleyen uygulamalar artık siyasi tarihimizde geçmiş olarak kalacak. Türkiye, yepyeni ufuklara doğru yol almaya başlayacak. Bu ülke, çok çabuk ayağa kalkacak. Bu ülke yürüyecek, koşacak, kanatlanıp uçacak. Bu ülke bunu daha önce yaptı, yine yapar.

'Zammı kendileri veriyor da enflasyonu kim üretiyor'

Zammı kendileri veriyor da bu enflasyonu kim üretiyor? Enflasyonu hükümet değil de başka birileri mi çıkarıyor? Enflasyon, devletin vatandaşın cebindeki paradan çalmasıdır. Enflasyon, karşılıksız para basmakla, Merkez Bankası’nın döviz rezervini gizli saklı satıp döviz kurunu patlatmakla oluşur. Dünyanın her yerindeki enflasyon belli. Yüzde 3, 5, 7... ‘Dünyanın her yerinde enflasyon var, bizde de enflasyon var’ diyen hükümet yalan söylüyor.

'Ekonomi büyüyorsa refah payı verilmeli'

TÜİK’e düşük enflasyon açıklattırıp düşük enflasyon kadar emekli ve memur maaşını, asgari ücreti artırıyorsanız bu, en büyük aldatmadır. İnsanlara yapılmış en büyük zulümdür. Gerçek enflasyon neyse maaşları en az o kadar artırmak zorundasınız. Ekonomi büyüyorsa büyümeden refah payı olarak artı bir şeyler vermeleri lazım. Maaş artışlarının, sabit gelirli vatandaşlarımızın gelirinin ‘gerçek enflasyon artı refah payı’ kadar artırılması lazım.

'Vatandaşa soralım; TÜİK’in açıkladığı mı doğru, ENAG’ın mı?'

Vatandaşlarımıza soralım; TÜİK’in açıkladığı yüzde 78 enflasyon mu doğru, yoksa ENAG’ın açıkladığı yüzde 175 enflasyon mu doğru? İddia ediyorum; üç vatandaşımızın en az ikisi yüzde 175’in doğru olduğunu söyleyecektir. Devletin kurumu utanmadan yüzde 78 açıklıyorsa bu ülkeye yazık. Güveni oluşturmadan ekonomiyi düzeltemezsiniz. Önce, konuşunca doğruyu söyleyeceksin.

'Bazı isimleri paratoner gibi bakan diye ortaya koyuyor'

Sayın Erdoğan, bazı isimleri bakan diye ortaya koyuyor. Paratoner gibi… ‘Eleştirecek olanlar onları eleştirsin’ diyor. Sayın Erdoğan’ın üzerindeki tepkinin bir kısmı bunlara yöneliyor. ‘Öldük, bittik’ diyen ülkenin emeklisi, asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşları, yarı aç yaşayan öğrenciler… Emekliye, asgari ücretliye, öğrencilere mi ‘kapak yaptık’ diyor? Bunlar ne dediğini bilmiyorlar."