ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'dan Türkiye'ye insan hakları ve dini azınlık eleştirisi!
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Uluslararası Dini Özgürlükler Raporunda Türkiye'ye, "dini azınlık" ve insan hakları eleştirisinde bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Demokrasi, İnsan Hakları ve Emek Bürosu, 2016 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu'nu yayınladı.
ABD Dışişleri Bakanlığının raporu, dünyada yaklaşık 200 ülkenin durumlarını inceliyor, hükûmetler, terör örgütleri ya da bireyler tarafından yapılan din özgürlüğü ihlallerini ortaya koyuyor.
ABD Dışişleri Sekreterliği resmi twitter hesabından Türkiye hashtagı ile şu tweeti de paylaştı:
Sec. Tillerson: In #Turkey, authorities continue to limit the #humanrights of members of some religious minority groups. #ReligiousFreedom pic.twitter.com/7jTGJEFpJA
— Department of State (@StateDept) August 15, 2017
İstikrar ve barış için; dini özgürlük
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Bakanlık sitesinden konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamasında, "Dini özgürlükleri destekliyoruz, çünkü bu özgürlüğü etkin şekilde koruyan ülkeler daha istikrarlı, ekonomik olarak canlı ve barış içindedir. Hükümetlerin bu hakkı korumada başarısız olması ise, istikrarsızlığı, terörü ve şiddeti besler," yorumunda bulundu.
IŞİD'in her dinden insana karşı soykırım, tecavüz, kölecilik gibi insanlık suçları işlediğini de belirten Tillerson, raporun "tüm dünyada, kendi iradeleri doğrultusunda ve huzur içinde yaşamak isteyen insanları sesi" olduğunu söyledi.
Türkiye'ye Alevi hakları eleştirisi
ABD Dışişleri'nin raporunda, Türkiye'nin 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle bağlantı olduğu düşünülen kamu ve özel sektör çalışanlarının tutuklanması ya da ihraç edilmesiyle birlikte, Hıristiyan gruplarla ilintili kişilerin de gözaltına alınma, oturma izni alamama gibi sorunlar yaşadığı belirtildi.
Türk hükümetinin, özellikle 1923 Lozan Barış Anlaşması'yla korunma altına alınmamış olan azınlıkların haklarının kısıtladığı savunulan raporda, Sünni olmayan Müslümanların, gayrimüslimlere verilen yasal haklara ve dini özgürlüklere sahip olmadığı ifade edildi. Bununla ilgili raporda, "Hükümet, Alevi Müslümanlığa İslam'a aykırı bir mezhep muamelesi yapmaya devam ediyor. Alevi ibadethaneleri tanınmıyor, Alevilik propagandası yapan yayınlar engelleniyor," ifadeleri yer aldı.
Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası çeşitli medya organlarında Alevi ve Yahudi karşıtı yayınların arttığı savunuldu.
2016 yılı boyunca Protestan, Katolik ve Alevi ibadethanelerinin bazı aşırıcı grupların saldırısına uğradığı aktarılan raporda, dini özgürlük karşıtı ve belli grupları hedef alan ifadelere karşı uyarıda bulunuldu.
Zorunlu dersten muafiyet hakkı
Okullarda zorunlu din dersinin, sadece nüfus cüzdanında "Hıristiyan" ya da "Musevi" yazan kişilere muaf olabildiği, ateistlere, agnostiklere, Alevilere ya da Müslüman olmayan diğer gruplara, Ezidilere, Bahailere ya da din hanesini kimlikte boş bırakan kişilere bu hakkın tanınmadığı gerekçesiyle eleştiride bulunuldu.
Ermeni Patrikhanesi'nin 'ekümenik sıfatının tanınmadığı' belirtilen raporda ayrıca, darbe teşebbüsünden sonra 20 televizyon ve radyo istasyonunun terör propagandası yapmak ya da cumhurbaşkanına hakaret etmek nedeniyle kapatıldığı, Fazıl Say ve Canan Arın gibi isimlerin dine hakaret suçlarıyla yargılandığı, Malatya'da kiliseye düzenlenen saldırıda üç kişinin öldüğü gibi detaylar da aktarıldı.