52 yıldır İstanbul'da görev yapan 80 yaşındaki peder Kudüs'e atandı!

52 yıldır İstanbul'da görev yapan 80 yaşındaki peder Kudüs'e atandı!
52 yıldır İstanbul’da görevli olan Latin-Katolik Kilisesi pederi 80 yaşındaki Felice Suriano’nun Kudüs’e tayini çıktı. Suriano'nun cemaati gitmesin diye kampanya başlattı

52 yıldır İstanbul’da görevli olan Latin-Katolik Kilisesi pederi 80 yaşındaki Felice Suriano’nun Kudüs’e tayini çıktı. Suriano'nun cemaati gitmesin diye kampanya başlattı. Suriano ise “Bu gençleştirme operasyonu ama Kudüs’ü gençleştirme operasyonu. Oradaki rahip 94 yaşında” diyor.

52 yıldır İstanbul’da görevli olan Latin-Katolik Kilisesi pederi 80 yaşındaki Felice Suriano’nun Kudüs’e tayini çıktı. Suriano'nun cemaati gitmesin diye kampanya başlattı. Suriano ise “Bu gençleştirme operasyonu ama Kudüs’ü gençleştirme operasyonu. Oradaki rahip 94 yaşında” diyor.

İstanbul'da 52 yıldır görev yapan Latin-Katolik Kilisesi pederi Felice Suriano'nun Kudüs'e tayini çıktı.

İşte 80 yaşındaki Peder Felice Suriano'nun Hürriyet'te yer alan hikayesi:

FelIce Suriano, 1938 yılında yoksul bir ailenin beş çocuğundan biri olarak Milano yakınlarında dünyaya geldi. 4 yaşındayken ailesi onu Torino’ya kuzeninin yanına yolladı. Kuzeni, 1859’da İtalyan Aziz Giovanni Don Bosco tarafından kurulan Salezyen Tarikatı’na mensuptu. Suriano da Torino’da Salezyenlik eğitimi gördü. İlk yurtdışı görevi İsa’nın doğduğu yer olarak bilinen, bugün Filistin topraklarında kalan Beytüllahim’di. Ancak o dönem yaşanan savaş nedeniyle bir yıl sonra 1956’da Halep’e gönderildi. Süveyş Kanalı krizi çıkınca Halep’te de ancak dokuz ay kalabildi; Beyrut’a gönderildi. Tepelerde açılan okulda hem öğretmenlik hem rahiplik yapmaya başladı.

EN BÜYÜK KEYFİ ADALAR

Halihazırda bildiği İtalyanca, İngilizce ve Fransızcadan sonra Arapça öğrenemeye başlamıştı ki bir telefonla planları değişti. Merkez, Suriano’ya üç ay sonra Türkiye’ye gönderileceğini haber verdi. Hazırlık yapabilmesi için de eski yazıyla Osmanlıca kitaplar gönderdi. Beyrut’ta geçirdiği 2 yılın ardından 1956’da 21 yaşındayken İstanbul’a ayak bastı.

İlk defa geldiği Türkiye’de ilk şaşkınlığını da kimsenin eski yazı ve Osmanlıca kullanmadığını görerek yaşadı. Felice Suriano, Bomonti’deki o zamanlar adıyla ‘İtalyan İlkokulu’nda görevlendirildi. Okulun 50 öğrencisi vardı. Suriano hem İngilizce, İtalyanca ve Matematik öğretiyor hem de çeşitli illerden gelen 25 öğrencinin kaldığı yurtla ilgileniyordu. Hafta içi derslere yardım ediyor, hafta sonu da çocuklarla sosyal etkinlikler yapıyordu.

Bu arada Suriano, akıcı konuştuğu Türkçesini nasıl öğrendiğini de anlatıyor: “Hiç kursa gitmedim. Türk bir öğrencim bana Türkçeyi öğretti. Serbest zamanlarda çocuklarla Hürriyet Tepesi’ne, Cendere’ye gezintilere gidiyorduk. Yazın her hafta bir adaya gidiyordum.” İstanbul’da mutlu geçirdiği üç yılın ardından Suriano’ya yeniden yol gözüktü. Açılacak ilahiyat fakültesiyle ilgilenmek üzere Beytüllahim’e döndü.

TÜRKİYE İKİNCİ KUTSAL TOPRAK

İstanbul’dan ayrı kaldı ama Suriano bu süre boyunca kitaplardan Türkçe öğrenmeye devam etti. Dört yıllık ayrılık, yeniden Türkiye görevi çıktığını bildiren bir mektupla son buldu. Suriano, “İstanbul çıkınca çok sevindim. 1966’da geri geldim ve sonra sürekli olarak Türkiye’de kaldım. Hem Bomonti’deki okulda öğretmenlik hem de Notre Dame de Lourdes Kilisesi’nde pederlik yapıyordum” diye anlatıyor.

Suriano, 20 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. Bomonti’de kaldığı yurttan ayrılarak Harbiye’deki Saint Esprit Katedrali’ne taşındı. 20 yıldır burada peder olarak vaftiz, evlendirme ve cenaze törenleri yürütüyor, hastaları ziyaret ediyordu. Yaklaşık 3 bin kişiden oluşan cemaatiyle aile gibi olmuştu. Ancak bir ay önce Almanya’dan gelen müfettişlerin ziyaretiyle işler değişti...

Suriano, “Ne güzel burada unutulmuştum” diye gülerek anlatıyor: “Beytcemal’de Aziz Etienne’in kabrine bakan 94 yaşında bir rahip var. ‘Siz gençsiniz, onun yerini almanız lazım’ dediler. Böylece bana tayin çıkmış oldu.” Peki Türkiye’den ayrılacağı için üzgün mü? Peder Suriano şöyle cevaplıyor: “Salezyan olunca üç söz veriyorsunuz; inanç, itaat ve yoksulluk. Bu bir fedakarlık. İki sevgi arasındayım. Manevi olarak kutsal topraklara gidiyorum ama İstanbul’u tabii ki özleyeceğim. Türkiye ikinci kutsal toprak çünkü Meryem Ana ve İsa’nın en az üç havarisi de buraya geldi. Dostlarımı burada bırakıyorum ama iyilik için askere giden bir kişiyle ilgili ne düşünürsünüz? Vedalaşmak küçük bir ölüm gibidir. İnsanlık, hayat böyledir...”

Ne güzel burada unutulmuştum

HER YERE BİSİKLETİYLE GİDİYORDU

20 yıldır Türk vatandaşlığı da bulunan Suriano’nun ayrılacağı tarih henüz belli değil. Bürokratik işlemler devam ederken Suriano da veda ziyaretlerinde bulunuyor, jübileler yapıyor. Pederin ayrılmasına en çok üzülen cemaati... Ancak Suriano, cemaatine özellikle şu mesajı veriyor: “Ben sizi terk etmiyorum... Kalbimiz, kapımız sürekli açıktır. İyilik yapın, bütün güzel değerleri geliştirin. Aileler birlik olsun. Avrupa ve Amerika’da ailelik zor ama Türkiye’de ailelerin havası güzeldir. Devam edilsin.” Peder Suriano Türkiye’de en çok özleyeceği şeyi de şöyle anlatıyor: “Tabii ki İstanbul! Kozmopolit bir şehir. Taksim’e gidince bazen Türkçe bazen İngilizce bazen Farsça duyuyorsunuz. İstanbul benim için büyük bir zenginliğin olduğu küçük bir dünya. Her yere bisikletimle gidiyordum. Yeşilköy’ün eski adı, Kudüs’te gideceğim kilisenin adıyla aynı. O nedenle bisikletimi Yeşilköy’e bırakacağım. İsteyen alsın...”