12 Eylül’de neler oldu? İşte 12 Eylül 1980 darbesinin acı dolu tarihi…
12 Eylül Darbesi sonrasında Kenan Evren ve kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi 1983 genel seçimlerine kadar Türkiye’ye ilişkin tüm kritik kararları aldı.
1980 ihtilali ile Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu hükümet görevden alındı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi.
Anayasa uygulamadan kaldırıldı. Siyasi partiler kapatıldı, parti liderleri gözetim altında tutuldu, yargılandı.
Türk siyasetinin yeniden tasarlandığı ve yaklaşık dokuz yıl süren askeri düzende, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 517 kişiye idam cezası verildi.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
12 Eylül 1980 sabahı sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Yönetime el koyan cuntacı askerler, acısı yıllarca sürecek idamların kararını da verdi.
Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşti. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren (fotoğrafta), 19 Mart 1980'ta idama mahkum edildi. Darbeci Kenan Evren'in 17 yaşında astırdığı Erdal Eren için söylediği "Asmayalım da besleyelim mi?" sözü ise yıllarca unutulmadı.
Eren'in idam kararı, Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmesine rağmen, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi.
“POLİSLER BİZİ ALMAYA GELDİĞİNDE ŞAKA SANDIK”
12 Eylül darbesi mağdurlarından bir tanesi de sanatçı Müjdat Gezen'di. Gezen o günlerde yaşadıklarını şöyle anlattı; “Ben çakıl gazinosunda komedyenlik yapıyordum Perihan Kutman ile program bitti ve birden kapıya 4 tane sivil arkadaş geldi. `Müjdat bey emniyete kadar gitmemiz gerekiyor´ dediler. Ben şaka zannettim önce, sonra cebinden kağıdı çıkardı ve benim yazdığım ve Savaş Dinçer´in de çizdiği`Çizgilerle Nazım Hikmet´ kitabı hakkında gözaltı kararı olduğunu söylediler. Sonra tamam dedik, bindik gittik ama gidiş o gidiş. Sonra mahkeme var dediler 21, 22 gün sonra çıktık. Ben o dönem ekmeğimden oldum, çalıştığım yerden oldum, param kesildi. Radyoda program vardı kesildi. Senin ne hakkın var benim ekmeğimle oynuyorsun. Ne yapmışım ben, kitap yazmışım. Neymiş Kenan Evren´in sevmediği bir adam olan Nazım Hikmet´in hayatı ile ilgili kitap yazmışım. Ben de seni sevmiyorum şimdi ne olacak. O yüzden bunlar, cumhuriyetleri, devletleri, halkları geri götüren eylemlerdir, bunlardan kaçınmak lazım. Barış içinde sevgi ile yaşamak gibisi yok. O yüzden bence 12 Eylül´ün de anılacak yeri yoktur”
“BU TÜR HAREKETLERİN DAİMA ZARARI OLMUŞTUR”
Müjdat Gezen 12 Eylül´ün benzerini 15 Temmuz´da da yaptıklarını belirterek, Ne oldu yani bu girişimin yararı mı oldu Türkiye´ye. Bu tür hareketlerin daima zararı olmuştur. Bir ülkenin halkının kendi emeği olan uçaklar, Türkiye Büyük Millet Meclisi´ni bombaladı. Bu işin fazla izanı yok o yüzden. Bu tür girimleri tasvip etmek demokrasilerde ayıpla karşılanmalı. Demokrasi görünümü altındaki yapılan her hareketi de ayıp karşıladım. Bu ülkeye ve bu ülke halkına iyi şeyler vermek için, onları mutlu etmek, güldürmek, biraz da düşündürmek tebessüm ettirmek için hayatımı verdim. Türkiye daha iyi olacak, mutlaka daha iyi günler göreceğiz. Çünkü başka çıkar yolu yok. Bu evrimdir neticede. Bak Kenan Evren yargılandı mesela. Üstelik 90 yaşındayken yargılandı. O yüzden tarihten de biraz ders almak lazım”