Gündelikçi kadın işçilerin 1 Mayıs talebi: Sosyal güvence şart

Gündelikçi kadın işçilerin 1 Mayıs talebi: Sosyal güvence şart
İş Kanunu kapsamı dışında çalışan gündelikçi kadın işçiler, Uluslararası İş Örgütü (İLO) 189 sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi’nin uygulanmasını, İş Kanunu kapsamında çalışmayı ve aracı firmaların kapatılmasını talep ediyorlar. Bugüne kadar hiç sigortalı işte çalışmadığını belirten Huriye Erdugan, “10 lira fazla vereceğiz diye akılları gitti onların. Ben de işimi kaybetmemek için hep sustum” dedi.

Dünya genelinde sayılarının 76 milyon kişi olduğu belirtilen gündelikçi işçiler, çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyor. Ev işçilerinin yüzde 76’sı ise kadın ve Türkiye’de de benzer bir durum söz konusu. İLO’nun TÜİK verilerinden derlediği ve Haziran 2021’de yayınladığı araştırmaya göre Türkiye’de yaklaşık 250 bin ev işçisi var. Yüzde 90’ınını kadınların oluşturduğu gündelikçi işçiler, güvencesiz şartlarda, sigortasız ve düşük ücretlerle çalışıyorlar.

Erdugan: 10 lira fazla vereceğiz diye akılları gitti

22 yıldır gündelik ev işleriyle geçinmeye çalışan Huriye Erdugan, bugüne kadar çalıştığı yerlerde kendisine hiç sigorta yapılmadığını belirtti. Erdugan, “10 lira fazla vereceğiz diye akılları gitti onların. Ben de işimi kaybetmemek için hep sustum. İş kolay bulunuyor da güvenilir yerlerde iş bulamıyorsun. Bu işi yapmak çok kolay gibi görünüyor ama değil” diye konuştu.

Ev işçilerinin hakları için mücadele eden sendika ve derneklerden haberi olmadığını belirten Erdugan, “Hiç kötü şeylere maruz kalmadım. Gittiğim insanlar elitti ya da şansım gereği çok iyi insanlara düştüm. Belki onun için ben bir derneğe, sendikaya gideyim, başvurayım, hakkımı arayım demedim” dedi.

'Ben ‘onları zor durumda bırakmayayım’ diyorum ama herkes beni zor durumda bırakıyor'

Çalışamadığı günlerin ücretini alamadığı için zorlandığını belirten Erdugan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü o benim bir bütçem. Ama onlar beni almadığında ben dibe vuruyorum. İsterim ki yarı parasını versinler, ben onları bekleyeyim bir başkasını koymayayım. 'Bir boşluk olduğunda bizi devreye koy' diye teklifler geliyor. Ben 'Onu da zor durumda bırakmayayım' diyorum. Ama bunu sadece ben düşünüyorum. Herkes beni zor durumda bırakıyor ama ben onları zor durumda bırakmıyorum. Ben çok isterdim, keşke benim de bir sigortam olsaydı, emekliliğim olsaydı. Olsaydı şimdi ayaklarımı uzatır otururdum. 50 küsur yaşındayım.”

Ebru Özberk Anlı: Türkiye’de ev işçilerinin yüzde 70’si sosyal güvencesiz çalışıyor

İLO “Kadınlar İçin Çok ve Daha İyi İşler” Projesi Kıdemli Program Yöneticisi Ebru Özberk Anlı, güvencesiz çalışma koşullarının yaygınlığına ilişkin “Türkiye’de ev işçilerinin yüzde 70’i sosyal güvenceden tamamen yoksun olarak çalışıyor. Dünya genelinde de ev işçilerinin dörtte üçünün sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştığını biliyoruz. Bununla birlikte ev işçilerinin İş Kanunu kapsamı dışında bırakılmaları onların diğer işçilerle aynı haklara sahip olmalarını sınırlandırıyor” diye konuştu.

'Türkiye İLO 189 sayılı sözleşmeyi onaylamadı'

Türkiye’nin İLO’nun 189 sayılı Ev İşçileri İçin İnsana Yakışır İş Sözleşmesi ve İLO 190 sayılı Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi’ni onaylamadığını belirten Anlı, “Bu sözleşmeleri kabul eden ülkelerde ev işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin bir rapor hazırlandı. Raporda çalışma yasası ve bununla ilgili yasal düzenlemeler kapsamında çalışan ev işçilerinin oranlarında yüzde 16’lık bir gelişme olduğu tespit edildi. Avrupa Birliği’nde tüm ev işçilerinin iş hukuku kapsamına alınması, asgari ücret, haftalık ve yıllık ücretli izin gibi haklardan yararlanması bu sözleşmenin yaptığı katkıya örnek olarak verebiliriz” diye konuştu.

'Kayıtsız özel istihdam büroları, işçiler açısından riskli'

Gündelikçi kadın işçilerin özel istihdam büroları aracılığıyla da iş bulduklarını belirten Anlı, “Özel istihdam bürosu açma izinleri İŞKUR tarafından veriliyor ve yakından denetleniyor. Sıkıntılardan bir tanesi, bu izinleri almaksızın faaliyet gösteren, işçi ve işveren arasında aracılık eden ve aslında kendisi de kayıtsız olarak bir işyeri işleten yerler olması. Ev işçileri bu kanalla iş bulduklarında hem temel çalışma hakları ciddi anlamda risk altına giriyor” diye konuştu. Anlı, iş teftiş kuruluna başvurarak, ALO 170 hattını arayarak ya da İŞKUR hizmet merkezlerine başvurarak çalışma hayatıyla ilgili olan sorunların bildirilebileceğini de söyledi.

Minire İnal: Ev işçileri beynelmilel, güvencesiz, geleceksiz çalışıyorlar

İmece Ev İşçileri Sendikası kurucu üyelerinden ve İmece Kadın Dayanışma Derneği Genel Başkanı Minire İnal, aynı zamanda gündelikçi işçi. İnal ev işçilerinin yaşadığı sorunları aktarırken, “Hiçbir güvencemiz yok. Ev işçileri beynelmilel, güvencesiz, geleceksiz çalışıyorlar. Mesai saatimiz yok, iznimiz yok. Taciz, mobing birçok şeye maruz kalıyoruz” dedi.

İLO 189 sayılı Sözleşme’nin bir an önce imzalanması ve uygulanması gerektiğini belirten İnal “Biz de diğer işçiler gibi işçi haklarına kavuşmak istiyoruz. Defalarca Meclis’e gittik. Birçok ülkede uygulanan çek kupon sistemi var. İşveren çek ya da kupon veriyor. Bu da PTT’lerde, bankalarda bozdurulunca SGK primi de oradan kesiliyor. İşçiler de sigortalanmış oluyor. Çok basit bir şey aslında ama maalesef uygulanmıyor bizim ülkemizde” diye konuştu.

'Şirketler ev işçisinin sırtından para kazanıyor'

Taşeron ve aracı şirketlerin kapatılması gerektiğini belirten İnal, temizlik şirketlerinin talep ettiği para ile işçilere verilen para arasında farkın çok olduğunu söyledi. İnal, bir temizlik şirketinin 700 TL istediğini aktararak şöyle devam etti:

“Temizlik şirketinde çalışan bazı arkadaşlarımız var. Ev işçisine 80 TL veriyorlar. Ev işçisinin sırtından ev işçisinin aldığının kat kat üstünde para kazanıyor şirket. Sömürü. Kapatılsın. Biz buna ‘modern köle ticareti’ diyoruz. Kiralık işçi büroları kapatılsın. Ev işçileri o kadar rahat sömürülmesin. Kat kat sömürülmesin. Zaten sömürülüyor.”

'Ev işi iş, ev işçisi işçidir'

Ev işçilerinin örgütlenmesinin zorluğundan bahseden İnal, “Çünkü biz bir fabrika işçisi değiliz, belli bir yerde çalışmıyoruz. Herkes ayrı evlerde. Bir gün bir mahallede, bir gün başka sitede. Zor, kolay değil” dedi. Sendikaya sosyal medyadan ya da başka kanallardan ulaşan işçilerin olduğunu; 1 Mayıs’ta İstanbul, Antalya ve Bursa’da İmece Ev İşçileri Sendikası pankartı arkasında alanlarda olacaklarını duyuran İnal, “Ev işi iş, ev işçisi işçidir” dedi.

Gülhan Benli: Sendikalı işçiler çok fazla tercih edilmiyor

EVİD-SEN Genel Başkanı Gülhan Benli, ev işçilerinin de diğer işçiler gibi haklarından yararlanması gerektiğini belirtti. Benli, “Sendika olarak taleplerimiz öncelikle ev işçilerinin haysiyetinin geri verilmesi. İnsan haklarına uygun muamele görmeleri. Yalnızca işverenleri tarafından değil, toplum tarafından da saygı gösterilmesi gereken bir iş yapıyorlar” dedi.

Sendikalı işçilerin, sendikaya üye olmayan ev işçilerine kıyasla tercih edilmediğini belirten Benli, “Böyle bir ev işçisinden çoğu zaman sendikalı olduğunun ya da bu konular ile ilgilendiğinin gizlenmesi isteniyor. Bu bir hak ihlali. Ayrıca, temizlik şirketleri, ev işçisini siyasi görüşüne göre işverene gönderebiliyor. Bu da başlı başına bir ayrımcılık. Ya da kilo olarak zayıf diye işe yönlendirilmiyor. Bu işçi simsarlarından kurtulmamız gerekiyor. SGK veya kooperatif aracılığıyla ev işçileri işe verilmeli ve ‘Ev özel alandır’ gibi bahanelere sığınmadan gerekli denetimleri yapılmalıdır.” dedi.

'Birçok işçi eşlerinden gizli sendika faaliyetlerine katılıyor'

Benli, ev işçilerinin örgütlenmekten korktuğunu dile getirerek, “Ev işçileri işverenlerden ve eşlerinden korkuyor. Kendilerini korumak için sendikaya yaklaşmak istemiyor. Oysaki sendika, onların haklarını gerçek anlamda arayabilecekleri ve koruyabilecekleri bir yer. Bunun farkında olan ev işçileri de var. Ailenin erkek üyeleri, ‘Kadınların sendikada işi yok’ diyor. Birçok ev işçisi arkadaşımız maalesef eşlerinden gizli faaliyetlere katılıyor” diye konuştu. EVİD-SEN Genel Başkanı Benli, taleplerini haykırmak için 1 Mayıs’ta alanlarda olacaklarını da duyurdu.