Erdoğan: Türkiye Karadeniz'de, Ege'de ve Akdeniz'de hakkını alacaktır
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki gerginlikle ilgili sert açıklamalarda bulundu. "Anadolu'yu perişan bir şekilde terk etmek zorunda kalanların şimdi Ege'de sahte kabadayılık peşinde koşması, mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin tezahüründen başka bir şey değildir" diyen Erdoğan, "Korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye Akdeniz'de de Ege'de de Karadeniz'de de hakkı olanı alacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"Dün Ahlat'ta ecdadın mezarlarını ziyaretle başlayan ve gece geç saatlere kadar yoğun bir program icra ettik. Gençlik Kampımızın açılışını gerçekleştirdik. Ahlat'ta inşa ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bölge valilerimizle bir araya geldik. Akşam yemeğinde de misafirlerimizle, sanatçılarımız, öğrencilerimizle bir araya geldik ve hasbihal gerçekleştirdik. Fethin 949'uncu yıl kutlamaları kapsamında Van Gölü üzerinde yapılan ses ve ışık gösterilerini de takip ettik. Böylece dün geceyi tamamladık. Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hem Malazgirt Zaferi'ne, hem Türkiye Cumhuriyetine emanet edeceğimiz bir eser olarak ortaya çıktı. Bugün de sizlerle birlikteyiz.
Anadolu'nun Fethi
Malazgirt Zaferi de kendi kendine çıkmış değildir. Gerisinde azim, hazırlık ve kararlılık vardır. Anadolu akınları kısa sürede Sivas'a, Konya'ya, İzmir'e kadar ilerlemiştir. Çağrı Bey Türkistan'a dönüğünde Türkleri durdurabilecek bir güç olmadığını söylemiştir. Bizans İmparatoru büyük bir ordu hazırlayarak İstanbul'dan hareket etti. Malazgirt Kalesi'ni zapt ederek, halkı kılıçtan geçirdi. Sultan Alparslan bunun üzerine Ahlat'a geldi. Bizans İmparatoru'nun emrinde 200 bin kişilik ordu vardı, Alparslan'ın emrinde 45-50 bin kişilik bir ordu bulunuyordu. İki ordu Malazgirt ovasında karşı karşıya geldi. Türklerin kadim ricat-taarruz taktiğiyle kısa sürede Bizans ordusu bozguna uğratıldı. Türk ordusu büyük bir zafer kazanmıştı. Büyük zaferin ardından Anadolu'nun fethi gerçekleşti. Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen ecdadımız bu toprakları vatan edindi. Bizim medeniyetimizde fethetmek yağmalamak, işgal etmek değildir. Ele geçirdiğiniz yerde zulme engel olamadıysanız, orayı fethettik diyemezsiniz.
Tarih fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, hoşgörüyü, refahı hakim kılmak için verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün de farklı medeniyet sembolleri bizim farklılarımızı zenginlik olarak gören, kadim anlayışımızın birer tezahürüdür. Biz de ecdadlarımızın izinden giderek, adaleti tesis ederek gelecek nesillere emanet etmenin gayreti içindeyiz.
Bizler milletçe kenetlendiğimiz dönemde büyük zaferler kazandık. 1071 yılında yaşananlara baktığımızda bu kaidenin bir tezahürünü görüyoruz. Boyların iskanını, arazinin intizamını sağlayan bu beylikler sosyal ve ekonomik hayatı kendi usullerince şekillendirdiler. Medreseler, köprüler, hanlar, camilerle Anadolu yepyeni bir çehreye büründü. Bizans ise Avrupa'ya çağrıda bulunarak yeni entrikalar peşine düştü. Avrupalıların dünyaya hükmetmek için Akdeniz'e hakim olmak, Akdeniz'e hakim olmak için de Anadolu'ya hakim olmak gibi bir düşünceleri vardı. Batılıları derinden sarsan bu hayal kırıklığı, Haçlı Seferleri'nin başlamasına sebep oldu. Şehirlerimiz, kasabalarımız harap oldu. Baskınlara, yağmalara, salgınlara direnmek zorunda kaldı. Hiçbir zaman zalime boyun eğmedik. Milletimize boyunduruk vuramadılar. Vatansız bırakmayı başaramadılar. Devletimizi yıkmaya muvaffak olamadılar.
"Yunanistan, Ege'de sahte kabadayılık yapıyor"
Bilindiği gibi Bizans'ın mirası Fatih Sultan Mehmed Han ile Osmanlı'ya geçmiştir. Bugün de buna layık olamayanların haksızlık, hukuksuzluk peşinde koşanların bunlardan ibret alamadıklarının resmidir. Şimdi Ege'de sahte kabadayılık peşinde koşması, mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin tezahüründen başka bir şey değildir. Korkunun ecele faydası yoktu. Türkiye Karadeniz'de, Ege'de ve Akdeniz'de hakkını alacaktır. Muhataplarını kendilerine çeki düzen vermeye davet ediyoruz. Türkiye'nin sabrı sınanacak bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini de öderiz. Bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen, buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden. Biz bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahibiyiz. Bu toprakların altında da üstünde de biz varız."