Yüksek enflasyon algıyı bozdu: Vatandaş artık fiyat sorgulamıyor

Yüksek enflasyon algıyı bozdu: Vatandaş artık fiyat sorgulamıyor
TÜİK’e göre yüzde 83.45, İTO’ya göre yüzde 107, ENAG’a göre ise yüzde 186.27’ya ulaşan enflasyon fiyat algısını da bozdu. Vatandaşlar artık sorgulamadan alışveriş yaparken, satıcı da ürünün üzerine kendi beklentisini katıp etiket koyuyor. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu bu ortamın yüksek kâra zemin hazırladığını söylerken, Emre Akanak da “yüksek enflasyondan hiperenflasyona geçiş dönemi" diye tanımlıyor

Son günlerde size de oluyor mu? Bir ürünün fiyatını soruyorsunuz ama satıcının ne dediğini beklemeden yüzüne aval aval bakıp para ya da kredi kartı çıkarıp satın alıyorsunuz. Bu fiyat bu ürün için pahalı mı yoksa ucuz mu, artık hiçbir şekilde sorgulamıyorsunuz. Çünkü her seferinde o ürünün fiyatının artmış olması sizin sorgulama yetinizi elinizden almış durumda.

Ekonomi literatüründe adı var mı?

İşte biz de ekonomi literatüründe bu davranışın bir adının olup olmadığını öğrenmek için ekonomistlere sorduk. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, enflasyonun fiyat algısını bozduğunu belirterek, “Nedeni aşırı fiyatlama. Bu ‘yüksek kârlar için zemin hazırlayan enflasyon ortamı’ olarak da tanımlanabilir. Tabii ki bunun sorumlusu ekonomi yönetimi” dedi.
Ekonomist ve veri bilimci Emre Akanak da, yüksek enflasyon dönemlerinden hiperenflasyona geçiş ibarelerinin başladığı anların aynı zamanda fiyat algısının kaybolmaya başladığı anlar olduğuna dikkat çekti. Enflasyonun üç aşamalı olduğunu belirten Akanak, “İlk aşama olağan aşamadır. Büyümenin altında seyreden, kontrol altında tutulabilen, sağlıklı enflasyon yapısı. İkinci aşama yüksek enflasyon yapısıdır ve kronik problemlerin varlığı ile ilişkilidir. Kronik bir ekonomi (çok yüksek enflasyon durumlarında politik ve sosyal) dengesizliklerden kaynaklanır. Önlem alınmadığı ve profesyonel müdahalelerin gerçekleşmediği durumlarda üçüncü aşamaya geçilir ki, bu hiperenflasyon aşamasıdır. Herhangi bir ürünün fiyatının ucuz mu yoksa pahalı mı olduğunun anlaşılamaması (fiyat algısının yok olması) üçüncü aşamaya geçiş ibaresidir” dedi.


‘Kronik yüksek enflasyona sürükleniyoruz’


Türkiye’nin mali disiplinsizlik, kurumsal çöküş, orta ve uzun vadeli para ve maliye politikaları yerine günü kurtarmaya yönelik oportünist, teorik birikimden yoksun uygulamalarla giderek bir kronik yüksek enflasyon sorununa doğru sürüklendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Enflasyon bir zaman serisi verisi olarak otokorolasyonel bir yapıya sahiptir. Bunun anlamı bir anlamda enflasyon hem kendisinin nedeni hem de sonucu olabilen bir veridir. Daha net ifade etmek gerekir ise bugün yaşanan yüksek enflasyon, dün (bir önceki dönem) yaşanan yüksek enflasyonla ilişkilidir. Firmalar ya da küçük esnaf fiyat belirlerken bir önceki dönem enflasyon farklılaşmasını (beklentilerini de katarak) fiyatlara yansıtır. Bunu günlük alınan kalori miktarı ile benzetmek mümkün. Obez bir insanın normal bir insandan daha fazla yiyecek tüketmesi (kalori alması) daha önce aldığı kaloriler nedeni ile kilo alması ve vücudunun daha fazla kaloriye ihtiyaç duyması, normal yiyecek/gıda miktarı ile doymaması ile ilişkilidir. Bunun yanı sıra enflasyon hem beklentileri etkiler hem de beklentilerden etkilenir.”
Türkiye yüksek enflasyon problemini çözmeye yönelmez ve popülist uygulamalarda ısrarcı olursa hiperenflasyon sürecinin ağır çöküşlerle sonuçlanabileceğini vurgulayan Akanak, sözlerini şöyle sürdürdü:


‘Türkiye Lübnan'la benzer patikada’


“Enflasyonun ilk iki aşaması lineardir ve lienear ilerleyiş söz konusudur, enflasyonun üçüncü aşaması üsseldir. Bu durumda hareketler çok keskin ve aşırı olur, kontrol edilmesi çok zorlaşır hatta bir noktadan sonra kontrol edilemez. Serbest kur uygulamasının olduğu dönemlerde ise (yani 21. yüzyılda) enflasyon ‘cold turkey’ uygulamaları ile durdurulamaz, kurun sabitlenmesi gibi bir durum da ağır sermaye kontrolleri anlamına gelmesi nedeni ile ekonomiyi tamamen piyasa ekonomisinden uzaklaştırır ve çok ciddi ve ağır zarar verir. Yüksek enflasyon dönemlerinden hiper enflasyona geçiş ibarelerinin başladığı anlar fiyat algısının kaybolmaya başladığı anlardır. Herhangi bir ürünün fiyatının ucuz mu yoksa pahalı mı olduğunun anlaşılamaması (fiyat algısının yok olması) üçüncü aşamaya geçiş ibaresidir. Türkiye’de ise bu enflasyon çok daha farklı bir anlama sahiptir. Türkiye başta dolaylı vergiler olmak üzere çok ağır vergi yükünün olduğu bir ülke olmakla birlikte temel ihtiyaç haline gelen iletişim ve ulaşım (telefon, bilgisayar, araç, benzin, akaryakıt) üzerindeki korkunç vergiler, özellikle rant ekonomisi nedeni ile artan konut fiyatları (korkunç derecede artan kira ve ev, işyeri, dükkan fiyatları) nedeni ile de sorun yaşarken enflasyon toplumun giderek fakirleşmesine neden olmaktadır. Türkiye’nin gayriresmi rakamlarla yüzde 40’a varan işsizlik sorunu da dikkate alındığında resmi olarak Arjantin’in önüne geçmiş olan sefalet endeksindeki konumu ürkütücü boyutlara ulaşmış durumdadır. Eğitim son derece ciddi bir konu. OECD’ye göre Türkiye en fazla ne eğitimde ne istihdamda (NEET) mevcudu olan ülke ki bu makyajlanmış verilerde dahi böyle. Enflasyon düşük gelir gruplarını çok daha ağır ve yıkıcı etkilemektedir. Türkiye’nin 2021 gayri safi yurtiçi hasılası 7 trilyon 284 milyar 879 milyon. Bu 2021 Aralık ayındaki dolar cinsinden (14 TL) ve 85 milyon nüfus ayrıca yaklaşık 10 milyon kaçak göçmen/sığınmacı da dikkate alınır ise kişi başı 2021 gelirini 5,478.03 dolar haline getirir. Türkiye ilginç bir şekilde enflasyon, verimsizlik ve düzensiz göç bakımından Lübnan ile benzer bir patikada ilerlemektedir. Enflasyon Türkiye’nin kronik sorunu olan total factor productivity/toplam faktör verimliliği (TFP) ve işsizlik ile birleşmişken özellikle 2011 sonrası göç ve nüfus hareketleri ile birleşerek sefaleti derinleştirmektedir (ayrıca iş gücü piyasası da niteliksiz eşmekte ve bozulmaktadır). Tüm bunlar dikkate alındığında Türkiye’de enflasyonun yüksek enflasyondan hiperenflasyona sürüklenme ihtimali artarken, mevcut dönem özellikle gelişmiş ülkelerde Endüstri 4.0 yan i her alanda otomasyonun yaygınlaşmaya başladığı dönemde tezahür etmiş olması nedeni ile de son derece önemlidir. Bu Türkiye’nin dünyadaki ilerleme ve gelişmişlik sürecinden kopuşu anlamına da gelmektedir. Yani yaklaşık 10 yıl içerisinde dezenflasyon uygulamaları ile gelişmiş ekonomiler enflasyon sorununu çözdüklerinde Türkiye yüksek enflasyon sorunu ile yaşamaya devam edebilir. Kaldı ki genelde gelişemeyen ve sürekli benzer problemleri deneyimleyen ülkelerde toplumun bilinçli olarak fakirleştirildiği ve sosyal yardımlara bağlı olarak yaşamasının bir politika haline getirildiği durumlarda çürümeler (yavaş yavaş yaşanan toplumsal çöküşler) gözlemlenir.”


‘Veriler üzerinde karartma var’


Türkiye’de enflasyonun 1950 sonrası her dönem problem olduğunu vurgulayan Akanak, “İlk kez Demokrat Parti döneminde 1958’de ağır bir devalüasyon başlamış ve bir devalüasyon-enflasyon sarmalı kronik hale gelmiştir. Türkiye’de tarihsel olarak enflasyonun ana nedeni popülist politikalardır” dedi.
“Türkiye’de şu anda görülen enflasyon ile Türkiye tarihinde en yüksek seviyede görülen enflasyon vakası olan 1994 arasında ciddi bir fark olduğunu belirten Akanak, Türkiye tarihinde daha önce görülen en yüksek enflasyon 1994’te yıllık tüketici enflasyonu yüzde 125.5 olarak kayda geçmiştir. Ancak önemli farklardan biri TÜİK’in enflasyon hesaplamalarının şeffaflıktan uzaklaşması ve ‘data corruption’ olarak tanımlanan veriler üzerinde karartmanın uygulanması nedeni ile 2022 resmi olarak enflasyonunun yüzde 80 civarında görülmesi enflasyonun bu seviyede olduğunu göstermemektedir. Datalar/veriler üzerinde karartma nedeni ile oluşan ENAG verileri yüzde 180 civarıdır. Türkiye bir anlamda tarihinin en yüksek tüketici) ve PPI üretici enflasyonunu yaşarken bir yandan da verilerin karartılarak enflasyonun var olandan daha düşük gösterilmesi nedeni ile ayrıca bir problem ile karşı karşıyadır. Sonuç olarak, enflasyon özellikle 2008 sonrası uygulanan politikaların da nedeni ile küresel bir sorun ancak Türkiye’deki yüksek enflasyon sorunu, küresel etki nedeni ile enflasyon sorunu yaşayan diğer ülkelerdeki enflasyondan ayrışıyor.”

Etiketler :