Kredi bombardımanının faturası ağır: 'Seçime kadar enflasyonu halı altına süpürecekler'

Kredi bombardımanının faturası ağır: 'Seçime kadar enflasyonu halı altına süpürecekler'
300 milyar liralık kredi bombardımanının fitilini dün Cumhurbaşkanı Erdoğan 100 milyar lirayla ateşledi. Esnafa %7.5 faizli 60 ay vadeli kredi atağını KGF ve düşük faizli konut kredilerinin izlemesi bekleniyor. Ekonomistler seçime kadar enflasyonu düşük tutmak için ekonomi yönetiminin elinden gelen her şeyi yapacağını belirterek, yeni hükümetin ise bombayı kucağında bulacağına dikkat çekiyor.

17 Ağustos’ta “Strateji belli oldu: Seçim öncesi kredi yağacak” başlığıyla verdiğimiz haberde dile getirdiğimiz kredi bombardımanı için düğmeye basıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün akşam kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada esnaf için Halkbank vasıtasıyla 60 ay vadeyle ve yüzde 7.5 faiz oranıyla istifade edebilecekleri 100 milyar liralık kredi kampanyası başlattıklarını açıkladı. Kredi üst limitlerini 350 bin liradan 500 bin liraya, iş yeri edindirme ve taşıt kredisi limitlerini de 1 milyon liradan 1.5 milyon liraya yükselttiklerini sözlerine ekledi. Esnaf kredilerini yakında Kredi Garanti Fonu (KGF) aracılığıyla başlatılacak krediler ve düşük faizli konut kredilerinin izlemesi bekleniyor.

Nebati enflasyonun aralıktan itibaren düşeceği sinyalini verdi

Ekonomistler kredilerin seçime kadar enflasyonu yükseltmemesi için ekonomi yönetiminin elinden gelen her şeyi yapacağını belirterek, göreve gelecek yeni hükümetin ise bombayı kucağında bulacağına dikkat çekiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de geçen gün yaptığı açıklamada bunun sinyalini verdi. 2002'den bu zamana kadar Türkiye'de enflasyonun ortalama yüzde 13 olduğunu belirten Nebati, aralık ayındaki baz etkisiyle enflasyonda düşüşün başlayacağını ve enflasyonu tekrar bu ortalamaya doğru indireceklerini söyledi.

‘Hazine’ye yük getirecek’

Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Şenol Babuşcu, kredi bombardımanının en önemli etkisinin enflasyonu yükseltmek olacağına dikkat çekerek, “Kamu bankalarının kârlarının azalması da cabası. Kamu bankalarının sermaye ihtiyacının artması Hazine’ye yük getirir” dedi. Bu faiz oranlarının piyasa gerekliliklerine uygun olmadığını vurgulayan Babuşcu şunları söyledi:

“Sıkıntıda olan kesimleri rahatlatmaya yönelik peyderpey uygulamaları görmekteyiz. Önümüzdeki süreçte seçim olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bunun seçim yatırımı olduğu belli. Devamında da yine düşük faizli KGF kredileri geliyor. Aynı süreçlerde yine düşük faizli konut kredisi uygulamaları bekleniyor. Farklı kesimlere yönelik getirilen bu düşük faizli kredi olanakları daha çok kamu bankaları kanalı ile yapılacak. Dolayısıyla bir taraftan kamu bankalarının finansal yapılarının bozulmasına yol açacak, kârlılıkları azalacak, doğal olarak da sermaye ihtiyaçları gündeme gelecek. Kamu bankalarına sermaye takviyesi Hazine’ yük gelmesi demek. Aynı zamanda bu tür uygulamaların enflasyonu daha da artıracağını unutmamak gerekir.”

‘Esnafa can suyu olur ancak kalıcı rahatlama sağlamaz’

Bankacılık uzmanı ve ekonomist Erol Taşdelen, pandemi sürecinde özellikle esnafın büyük hasar aldığını ve hazırı bitirdiğini belirterek, “Ticaret yapan market tarzı firmalar navlun maliyetleri artışı etkilerken, özellikle imalat firmaları enerji ve işçilik maliyetinden yakınıyordu. Onlar için uzun vadeli düşük faizli krediler ‘can suyu kredisi’ olur fakat bu kalıcı rahatlama sağlamaz” dedi. Kredilerin adil ve gerçekten faaliyetine devam eden/edecek firmaya aktarılmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Taşdelen, “KGF kredilerinin de en geç kasım ayında dağıtılmaya başlaması gerekir. Eğer ‘2023'ü bekleyelim’ denirse sıkışan maliyetler nedeniyle çoğu firma bu krediye kadar dayanamaz” dedi. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) öz kaynak yönünden de yetersiz olduğunu söyleyen Taşdelen, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Eski KGF kredilerini ödemeyenlere dağıtılmamalı’

“Bu kredilerin gerçekten imalat için kullanıldığına emin olmak için fatura bazlı ya da kredi kartının bazı sektörlere kapatılarak limit verilmesi uygun bir yöntem. Tabii burada daha önceki KGF kredilerinde olduğu gibi şubelerin müşteriye ‘Bu krediler uygun fiyata veriliyor, o nedenle 1 ay vadesizde tutalım, ortaklara sigorta yapalım’ gibi bir yaklaşımla krediyi fırsata çeviren şubelerin olmaması için banka genel müdürlük birimlerinin yönlendirmesi önemli. Zira içinde bulunduğumuz koşullarda çoğu firma günlük maliyeti dahi karşılayamayacak düzeye gelmiş durumda. Özellikle ilk KGF kredileri firmalar yeterli değerlendirmeden dağıtıldığı için takip oranları yüksek seyrediyor. Önceki KGF kredilerini ödemeyen, olumsuz kayıtları olan firmalara bu kredilerin tekrar dağıtılmasının bir faydası olmaz.”