CHP'den 'asgari ücret' açıklaması
Ağbaba'nın açıklaması şöyle:
Asgari ücret görüşmelerinde son bir aydır adeta bir orta oyun sergilenmiştir. İşçiler bu süreçte hem işverenin hem de devletin tehditleri ile baskı altına alınmıştır. Görüşmelerin ilk başladığı andan itibaren bakanlık işçileri önce işsizlik ile tehdit etmiş, sonrasında TİSK maliyetleri öne sürmüş en sonunda da TÜİK kendi verilerini bile inkâr edermişçesine davranıp işçilere açlık sınırı altında asgari ücret önermişti.
En nihayetinde dağ fare doğurdu, Son bir yılda Gıda harcamaları oranı yüzde 54 oranında, Elektriğe yüzde 71 Doğalgaza ise yüzde 58 oranında zamlar yapılmıştır. Pasaporttan ehliyet harcına kendi alacağına yüzde 22,5 zam yapan devlet yeni yılda asgari ücrete yüzde 15 zam yaptı. Bakan Zehra Zümrüt Selçuk asgari ücreti açıklarken Çalışanlarımızın emeği korunmuştur dedi lakin yapılan %15’lik zam ile çalışanlar emeği korunmamış aksine çalınmıştır.
Ayrıca 2324 Asgari ücret bugün itibariyle 353 Euro’ya denk gelmiş ve Türkiye AB ülkeleri arasında yine sondan 4. ülke olmaya devam etmiştir.
Adında Adalet kelimesi bulunan parti söz konusu asgari ücret olunca çalışanlara en büyük adaletsizliği layık görmüştür.
Jest asgari ücretliye adaletsiz geçinme ücreti olarak geri döndü
Erdoğan asgari ücret görüşmelerinde işçilerimize jestimizi yaparız demişti. Lakin Erdoğan’ın jestinden işçilere bir kez daha hak ihlali ortaya çıkmıştır. 10 milyon civarında asgari ücretli çalışan adil ücret hakkından dışlanmış, insanca yaşamını sürdürebilecek ücretten mahrum bırakılmıştır. Erdoğan’ın jest dediği şey açlık ve sefalet olmuştur.
Devleti adeta kendi akraba cumhuriyetine dönüştürenler, bin bir tane torpille haksız kazanç elde edenler, bir baharata 118 bin TL verenler, şatafata ve lükse milyon TL’ler harcayanlar işçilerin sofrasına bir ekmek daha fazla götürmesine engel olmuşlardır.
AKP iktidarı işçilere bir kez daha ölümü gösterip sıtmaya razı etmiştir.
2324 TL asgari geçim değil asgari sefalet ücreti
Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesi hem uluslararası hukuka hem de anayasaya aykırılık barındırmaktadır. Asgari ücret belirlenirken sadece işçinin değil geçindirmekle hükümlü olduğu ailesinin de durumu hesaba katılması gerekirken iktidar yıllardır bunun aksi sürecini işletmektedir. Sosyal diyalogdan adaletten bahseden iktidar yetkilileri sendikaların taleplerine bir kez daha kulak tıkamıştır.
Yaşanan bu süreç ben yaptım oldu mantığından başka bir şey değildir. Asgari ücreti işçilere adeta sadaka verirmişçesine bir lütuf olarak gören iktidar yetkilileri bu ücretle acaba kaç gün geçinebilirler?
Geçinemiyoruz diye kendini ateşe veren, çocuğuna oku harçlığı veremeyen, cebinde parası olmadığı için Pazar alışverişine gidemeyen asgari ücretliler yeni yılda da umutsuzluğa ve çaresizliğe terk edilmiştir.
Erdoğan’ın jesti işçilere yeni yıl hediyesi değil yeni yıl kâbusu olarak adeta geri döndü.