Çeviri: Ali Isıyel

Hindistan'da Müslümanlara karşı ayrımcılık yapan vatandaşlık yasasına karşı yükselen tepkiler sonra Müslümanlar öldürülmeye başladı.

Son olarak Zaheer Ahmed isimli bir işçi, bugün evinin önünde başından vurularak öldürüldü.

Hindistan'da tansiyon düşmüyor: Müslümanlara sert müdahale

Ahmed'le birlikte Hindistan'da bugün 5 Müslüman silahla öldürüldü. İki haftadır süren şiddetli protestoların sonucunda Müslüman mahallelerde yaşanan bu cinayetler, Müslüman halkı endişelendiriyor.

Reuters'ın verdiği bilgiye göre; öldürülen 5 kişinin de ailesi, cinayetlerin polis tarafından işlendiği ve protestoları dindirmenin amaçlandığını söyledi.

Polis suçlamaları reddetti

Hindistan'da Müslümanlar, ayrımcı 'vatandaşlık yasasına' karşı ayakta

Öte yandan polis, cop ve biber gazından başka bir şey kullanmadıklarını ve kimseyi öldürmediklerini belirterek suçlamaları reddetti ve "Muhtemelen silahlı protestocular tarafından öldürüldüler" açıklamasında bulundu.

Cinayetlerin yaşandığı bölgede bulunan kişiler ise polisin cinayetlerin yaşanmasından önce güvenlik kameralarını kırdığını gördüklerini iddia etti.

Reuters'ın, bağımsız kaynakalrdan teyit edemediklerini belirttiği bilgiye göre, ulaştıkları güvenlik kamerası görüntülerinde polisin kameraları copla kırdığı anların yer aldığını ifade etti.

Hindistan'da 'vatandaşlık yasası' protestoları: Modi miting düzenleyecek

Polis müfettişi Akhilesh Singh ise polisin hiçbir kamerayı kırmadığını, eğer kırılan bir kamera varsa sorumlularının isyancılar olduğunu ileri sürdü. Singh ayrıca, "Belli ki şiddet eylemlerinin ortasında bulunuyorlar. Bu yüzden öldürülmüş olmalılar" dedi.

Vatandaşlık yasası nedir?

Üç hafta önce kanunlaşan vatandaşlık yasası, 2015 öncesi ülkeye giriş yapan Afgan, Bangladeşli, Hindu, Sih, Budist, Hristiyan gibi azınlıklar dahil olmak üzere 2015 öncesi ülkeye giren dini azınlıklara hızlı vatandaşlık sözü veriyor.

Ancak, bu yasanın Müslümanlara karşı uygulanan ayrımcılığı artıracağından endişe ediliyor. Hâlihazırda Hindistan'da büyüyen İslam karşıtı retoriğin bu yasayla birlikte anayasal bir tavra da bürüneceği söyleniyor.