Davutoğlu: Erdoğan'ın en son feda edilebileceğini düşündüğü kişi bile feda edildi
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun takip ettiği gezilerinin ardından bir yazı kaleme aldı. Davutoğlu, gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Yazı şöyle:
Bülent Arınç'ın açıklamalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Berat Albayrak'ın istifasının etkisi olmuştur. Şu görüldü: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en son feda edilebileceğini düşündüğü kişi bile feda edildi.
Bu ne ifade ediyor?
Bakın, Tayyip Bey diyor ki “Geleceğimiz Avrupa'dadır.” Dört yıl önce vize muafiyeti hakkını kazanmıştık. Gümrük Birliği revize edilecekti. 6 milyon Euro gelecekti. Tayyip Bey 6 milyar geldi mi, hep sordu da vize muafiyetini sormadı.
O günlerde beni Alman ajanlığıyla suçladılar. Kim vardı bunun arkasında? Başbakanı Alman ajanlığıyla suçlama gücünü kim, kimden alır? O gün (Erdoğan) en yakın arkadaşını, ona karşı kurulan komployu bilir ve teşvik ederken kim için yaptı bunu?
Kim için yaptı?
Devletin ikinci adamı kim oldu? Binali Yıldırım varken, işini çözmek isteyenler kime giderdi? Berat Albayrak'a giderdi.
Albayrak, ikinci adam mıydı?
AK Parti'nin de hükümetin de. Düşük profilli başbakan niye istendi? Yüksek profilli bir bakan olsun diye. Neden peki? Çünkü nepotizm. Akraba kayırmacılığı. 2-3 hafta öncesine kadar cumhurbaşkanı yardımcısının ne dediğini merak etmezdik. Ama Albayrak ne der, herkes merak ederdi. Çünkü o konuştuğunda, Cumhurbaşkanı'nın damadı konuşuyordu. Ben izin vermezdim.
Neye izin vermediniz?
Bir bakanın, diğer bakanlardan üstün konum kazanmasına. Kendi bakanlığı dışında işe karışmasına. Başka idarelere talimat vermesine. Bir ay öncesinde kabinede dört kategori bakan vardı. Biri, bakanlar üstü bakan. Berat Albayrak.
İkinci kategori siyasi geçmişi olanlar. Abdulhamit Gül, Mevlüt Çavuşoğlu, Süleyman Soylu. Güçleri, tabanları olmasından geliyor. Siyaseti biliyorlar. Sosyal ağları var.
Üçüncü kategori, şirketi ve mesleği olanlar. Milli Eğitim, Kültür ve Turizm, Sağlık ve Ticaret bakanları. Bunlar dönecekler işlerine. Akılları hep orada. Dördüncü kategori, bürokrasiden gelenler, tabanı ve gücü olmayanlar.
Maliye ve Hazine Bakanı Lütfi Elvan ve Merkez Bankası (MB) Başkanı Naci Ağbal'ın atanmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Kapasitelerine ve dürüstlüklerine inanırım. Ama siyasi direnç kabiliyetlerinin yeterli olacağını düşünmüyorum. Çünkü Tayyip Bey, krizin kontrol altına alındığını düşünsün, “Faizi düşürün” diye konuşmaya başlayabilir. Tayyip Bey artık günlük yaşıyor. Manevi argümanları çok rahat kullanıp tüketebiliyor. Bir hafta önce haram olan faiz, bir hafta sonra 475 baz puan artıyor.
Bir MB başkanı faizi düşürmediği için bir sonraki düşürmesine rağmen gitti. Şimdi Ağbal faizi artırdı.
Cumhurbaşkanı, MB'nin negatif rezerve düştüğünü yeni mi görmüş? MB bilançosuna baksa gösteriyor zaten. Ağbal gelmeden bu tabloyu görememişseniz, herkes sizi yanıltır. Albayrak örtmüş de Ağbal'dan sonra anlamışsa durum çok vahim. Demek ki Cumhurbaşkanı basit bir MB bilançosunu bile okuyamıyor. Biliyor isen niye sabrettin? Bilmiyorsan, 18 yıldır bilançoya bakmayı mı öğrenemedin?
Erdoğan'ın AB açılımının sebebi nedir?
Çünkü hamasetle dış politika yürütmenin sonuna gelindi. Kimse artık Cumhurbaşkanı ne diyor, dinlemiyor. Yarın değişebileceğini biliyor. Hangi sermaye Türkiye'de yatırım yapar? Şu tablo, Türkiye'yi kur operasyonlarına açık hale getirmiştir. Birileri kur operasyonlarıyla halkı daha da fakirleştirebilir. Neredeyse finans çevreleri faizler arttı diye bayram yapıyor. Türkiye faiz cenneti haline geldi. Biraz para gelebilir. Bu para istihdama gelmeyecek. Kur oynamasında en kârlı şekilde çıkmak için gelecek. Kalıcı bir yatırım ne zaman olur? Cumhurbaşkanı mülk emniyetinden bahsediyor. “Mülk emniyetini tesis edeceğiz” dediğiniz zaman şu anlama geliyor: Mülk emniyeti yok ve tesis edeceğiz. Bu bir itiraf.
Albayrak ekonomiyi yönettiği için mi gitti? Yoksa Albayrak, cumhurbaşkanının damadı olduğu için mi ekonomi kötüye gitti?
Albayrak, ekonomi cahili olduğu için ekonomi kötü oldu. Albayrak ekonomi bilmez. Kurumları boşaltıp şahsına bağlı bakanlar, onun üstüne bakan atarsanız; hani bir organınızı kullanmazsanız önce zayıflar, sonra atıl olur ve fonksiyonunu kaybeder ya… İşte Türkiye'de kurumlar fonksiyonunu kaybetti. Bakanlar Cumhurbaşkanı'na kendisini beğendirmek ve azar işitmemek için iş yapar hale gelmişlerse sistem çöker.
Albayrak, Cumhurbaşkanı'nın istediğini yapmadı mı?
Yaptı. Cumhurbaşkanı'nın arzusu şu: Mümkün olsa faizleri artırmamak. Kim faizleri artırma noktasına getirdi? Kendisi. Kolektif suç var.
İstifa yöntemini nasıl buluyorsunuz?
Bu yöntem, Cumhurbaşkanlığı makamına hakarettir. Böylesine ağır hakareti hiçbir üst makam görmemiştir. Bakanım Instagram'da istifa etse anında görevden alırım. O 27 saat içinde ne oldu? Ne müzakere yürüdü perde arkasında?
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İyi de senin sorumluluğunda, kimi kime şikayet ediyorsun. Faizi artıran, faize karşı çıkanı eleştiriyor. Vicdanı sızlayan Gül, adaletteki olumsuzlukların müsebbibi olan Gül'ü şikayet ediyor. Burada kişilik bölünmesi var. Zaten Türkiye'deki problem siyasi değil psikolojik. İktidardaki herkes çift kişilikli yaşıyor. Aynı gün üç maskeyle dolaşıyorlar. Muhtemelen kabinede herkes Cumhurbaşkanı'na “İşler mükemmel” diyor. Çıkınca “Problem var” diye konuşuyorlar. Bizle yalnız kalınca şikayet ediyorlar. Kamuoyu önünde yine her şey mükemmel… Bir günde dört psikolojiyi bir insan taşıyamaz. Vicdanları rahat değil. Savunamıyor, konuşamıyorlar.
Yazının tamamı için tıklayın