"Cübbeli'nin asıl hedefi selefiler değil"

"Cübbeli'nin asıl hedefi selefiler değil"
Eski AKP milletvekili ve Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü'nün selefilerle ilgili iddialarını değerlendirdi.

Karar yazarı Mehmet Ocaktan, bugünkü yazısında, "Cübbeli Ahmet" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün "2 bin selefi derneği silahlandı" yönündeki iddialarını kaleme aldı.

Eski AKP Milletvekili Ocaktan, "takkeli-cübbeli-sarıklı birileri “IŞİD” ve “Selefi” söylemlerini paravan olarak kullanarak kendi cemaat yapılarının özünde bir “IŞİD tarlası” olduğu gerçeğini gizlemeye çalışmasın." ifadelerini kullandı.

Ocaktan, yazısında özetle şunları söyledi: 

"Yanmaz kefen tüccarı Cübbeli Amed’in son günlerdeki açıklamalarını çok da masumane değerlendirmemek gerektiği kanaatindeyim.

Bir cemaati bulunan, yani bir bakıma tarikat lideri olan ve aynı zamanda peygamber terliği ve yanmaz kefen pazarlamacısı Ahmet Mahmut Ünlü’nün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaları hatırlayalım: “Selefi dernekleri silahlanıyor. Savcılar beni çağırırsa silahlanan 150 derneğin ismini vermeye hazırım.” Sonunda emniyet birimlerine gitti, ancak haber olarak yansıyan bilgilere göre örgüt ismi vermediği yönünde. İşin gerçeği nedir bilemiyoruz...

Peki kim bu adam, devletin bir istihbarat elamanı mı, yoksa bir şovmen mi? Eğer istihbarat elamanıysa bunun adı konulmalıdır, yok değilse bu saçmalıklara birisi dur demelidir. Zira bu ülkenin bir istihbarat örgütü var ve memlekette kimin silahlandığını, kimin tehlikeli bir örgütsel yapı içinde olduğunu bilir, daha doğrusu bilmek zorundadır. Eğer bilmiyorsa görevini yapmıyor demektir.

Dolayısıyla ortada istihbarat elamanı gibi dolaşan şarlatanlara devletin hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Ama öyle anlaşılıyor ki mesele başka... Galiba farklı koalisyonlardan oluşan siyasal iktidarın kıyısında köşesinde konuşlanan geçmişin kirli yapıları içinde yer almış birileri bazı cübbelerin altına saklanarak hesap görmeye çalışıyor.

Cübbeli’yi adeta bir kanaat önderi gibi pazarlamaya çalışan özellikle ulusalcı ve 28 Şubatçı tayfanın değerlendirmelerine bakıldığında kimlerin nasıl bir hesap görmeye çalıştığı daha iyi anlaşılacaktır. Açıkçası geçmişte, özellikle 28 Şubat sürecinde kimlerin nasıl bir “toplum mühendisliği”nin aracı olarak kullanıldığını çok iyi bildiğimiz için bugün ortalarda “güvenlik elamanı” gibi dolaşanlara ihtiyatla bakmak durumundayız.

Dolayısıyla böyle bir tabloda Cübbeli’nin esas hedefinin selefiler değil, İslam’ı yaşadığımız çağın diliyle yorumlamaya çalışan aydınlık zihinler olduğu kanaati daha da güçlenmektedir. Mesela Prof. Dr. Mustafa Öztürk ve Prof. Dr. Ali Köse’yi hedef gösteren açıklamaları bu konuda en önemli göstergelerdir. Umarız “Selefi dernekler silahlanıyor” gibi palavraların arkasında bir taşeronluk işi yoktur...

Ayrıca hatırlatmakta yarar var; takkeli-cübbeli-sarıklı birileri “IŞİD” ve “Selefi” söylemlerini paravan olarak kullanarak kendi cemaat yapılarının özünde bir “IŞİD tarlası” olduğu gerçeğini gizlemeye çalışmasın."

Yazının tamamı için tıklayın