CHP heyeti, tutuklu Boğaziçi öğrencilerini ziyaret etti: Öğrenciler anlattı
CHP'li heyet Bakırköy, Metris ve Maltepe cezaevlerinde Boğaziçi Üniversitesi protestolarında tutuklanan öğrencilerle görüştü. Heyet adına yapılan ortak açıklamada şöyle denildi:
“Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan rektöre karşı çıktıkları için anayasal hakkını kullanan öğrencilerin, gençlerin yürütme temsilcileri tarafından ‘terör örgütü üyesi' ilan edildiği bir süreci yaşıyoruz. Bir anayasal hakkın kullanılmasının engellemeyle karşılaştığı, yasaklandığı bir süreci yaşıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak barışçıl tüm protesto gösterilerinin yanında durmaya, bu gösterilere karşı kullanılan orantısız polis şiddetini teşhir etmeye ve haksız tutuklamalara karşı çıkmaya devam edeceğiz. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan etmeyi normalleştirmeye ve itiraz kültürünü baskılamaya çalışmakta, politikalarına itiraz edenlerin sesini kesmek için tüm kamu gücünü seferber etmeye çalışmaktadır. Sözü olanın sözünü söylemekten çekinmeyeceği, protestonun hak olduğunun yeniden hatırlandığı, haksız tutuklamaların son bulduğu bir düzeni inşa etmek istiyoruz.”
Sözcü'den Başak Kaya'nın haberine göre, görüşülen öğrenciler ise CHP'li heyete şöyle dedi:
Selahattin Can Uğuzeş: Boğaziçi Fizik'te okuyorum. Doğu'yla yan yana iki hücrede yatıyoruz, sesle satranç oynuyoruz. İki önceki oyumu MHP'ye verdim. Babam iyi bir MHP'liydi, şimdi İYİ Partili. Biz rektöre karşı sergi yaptık. Lisede 5 vakit namaz kıldım, Kabe meselesindeki hassasiyeti anlarım. Hukuksuz tutuklamayla gözdağı veremezler.
Doğu Demirtaş: Boğaziçi Fizik bölümünü kazandım. Ailem AK Partili. Annem Gamze Demirtaş, AK Parti'nin Sarıyer Kadın Kolları İlçe Başkanı. Kayyum rektöre karşı sesimizi duyuralım istedik. Bir yarışma yaptık, 400 eser geldi, ilk gelenler duvarlara asıldı, daha sonrakiler yere kondu. İnsanlar Kabe figürünün yerde olmasına sinirlendi, ertesi gün Kabe fotoğrafının asılmasını istedik. Eseri asan biz değiliz ama asılmasına ön ayak olan, asılmasını sağlayan kişileriz. Bakan Soylu bu kadar öğrenciyle nasıl helalleşecek?
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Şilan Delipalta: Kadıköy'deki eylemler nedeniyle gözaltına alındım. Bugüne kadar ceza almadım. Hiçbir örgütle ilişkim yok. Bizim üniversiteye atanmış kayyum rektör Mahmut Ak'la mücadele ettik, Boğaziçi'nde de benzer bir durum olunca, katkı vermeye gittik. Canımızı çok sıkan bir olay yaşandı. Cezaevine girişlerimiz yapılmadan önce 05.00'te hastanede korona testine gönderdiler. Ekranda tutuklandığımızın haberi geçiyordu. Bakan terör irtibatlı olduğumuzu söylüyordu. Savcı 2911 sayılı yasaya muhalefet diyor, hakim ona göre tutuklamış, savcının iddia etmediği, hakimin de karar vermediği bir örgüt üyeliğine bakan nasıl karar veriyor? Böyle bir yalan olur mu?
Serbest bırakılan Beyza Buldağ: Boğaziçi'nde eğitim görürken Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Bölümü'ne yatay geçiş yaptım. 3 aydır evden dışarı çıkmadım, İzmir'deydim. Bademcik rahatsızlığım nedeniyle protestolara bile katılmadım. Sabahın 05.00'inde telefonumu aldılar, şifremi sordular. Boğaziçi Dayanışma hesabını kullandığım iddiasıyla alındım. Bu hesabı daha önce kullanıyordum ama Mimar Sinan'a geçince kullanmayı bıraktım. O hesaptan suç işlendiği de yok ama o hesabı en son bir sene önce kullandım. Ailem AK Partili, iktidarın bu yüzüyle sabahın 5'inde karşılaşmalarından dolayı çok şaşırdılar, endişelendiler. Ve çok korktular.