Yeni Teknolojilerle Gelecekte Bizleri Neler Bekliyor?

Yeni Teknolojilerle Gelecekte Bizleri Neler Bekliyor?
Dijitalleşmenin artan hızıyla teknoloji hayatın her alanına hakim olmaya devam ediyor. Yapay zekâ, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti ve benzeri diğer teknolojilerdeki ilerlemelerin; sağlık başta olmak üzere çeşitli alanlarda 2025 ve sonrasında radikal değişiklikler getirmesi bekleniyor.

Dünyamız son hızla değişmeye ve her geçen gün geliştirilen yeni bir icat, teknoloji ya da inovasyon ile yeniden biçimlenmeye devam ediyor. Özellikle son yıllarda teknolojide meydana gelen baş döndürücü gelişmeler ve hayatımıza giren yeni uygulamalar ve servisler, günlük hayatlarımızı baştan aşağı şekillendirmeyi sürdürüyor. Son 10 yıla damgasını vuran yapay zeka, metaverse, bulut teknolojileri, otonom cihazlar gibi birçok yenilik geleceği her gün bize bir adım daha yaklaştırıyor. Bu yazımızda geleceği bizlere artık bugünden yaşanan teknolojilerinden birkaçını derledik.

Bireyleri Sağlık Hizmetlerinin Merkezine Koymak
2025 yılına kadar kültürü, bilgi teknolojisini ve sağlığı birbirinden ayıran çizgiler bulanıklaşacak. Biyoloji mühendisliği, makine öğrenmesi ve paylaşım ekonomisi, sağlık sürecinin kurumlardan bireye taşınarak merkezileştirilmesi için bir çerçeve oluşturacak. Biyoloji mühendisliği dünyanın her köşesindeki bireylere basit, düşük maliyetli teşhis testleri sunacak. Sonuç olarak, bulaşıcı hastalıklar gibi akut koşullarda morbidite, mortalite ve maliyetler azalacak, çünkü sadece en şiddetli vakalar ek bakıma ihtiyaç duyacak. Eşzamanlı olarak maliyetlerde düşüş ve bakım kalitesinde artış gerçekleşecek.

Tıpta Yeni Bir Dönem
2025’in teknolojide en büyük olanakları sağlayacağı alanların başında tıp ve sağlık geliyor. Nexter.com sitesinin bir analizine göre, insanlığın 2025’te sahip olacağı farklı tıp teknolojileri tıpta yeni devrimlerin kapısını aralamaya aday görünüyor. Bunlardan biri elektronik deri olacak. Zira Tokyo Üniversitesi araştırmacıları, kalp atışı gibi hayati belirtileri ölçebilen ve bunları bir deri ekranında gerçek zamanlı olarak gösterebilen bir e-cilt geliştirdiler. Gelecekte çoğu kişinin böyle bir cihazla donatılacağı öngörülüyor. Tıptaki oyun değiştirici bir başka gelişme ise dijital haplar. Bu tür haplar, bir doktorun, hastasının haplarını aldığı tarih ve saati gösteren elektronik verilere ulaşmasını sağlayan gömülü bir sensöre sahip. 2025 ve sonraki yıllarda yaygınlaşması beklenen bu teknoloji, hastalara kritik ilaçlarını almalarını hatırlatmak için yaratıldı. Benzer şekilde çeşitli organların üç boyutlu yazıcıda basılmasına olanak sağlayan 3D Biyoprinting ile genom bilimindeki çığır açıcı gelişmelerin de 2025 yılında tıbbın vazgeçilmez araçları arasında yerini alması bekleniyor.

Dijital İkizler Tarafından Desteklenen Temiz Enerji Devrimi
Dijital ikiz (fiziki cihazların sanal kopyaları) teknolojisiyle sistemleri ve yapıları gerçek zamanlı olarak izleme ve bunlardaki olası arızaları önceden anlayarak düzeltme yeteneği kazanmak, daha güvenli ve dayanıklı bir altyapıya sahip olmamızı sağlayacak. Markets & Markets’in 2020 Haziran tarihli bir raporuna göre, 2019’da 3,8 milyar dolar olan dijital ikiz pazarının, yılda yüzde 45,4 büyüyerek 2025 yılına kadar 35,8 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor.

Akselos CEO’su Thomas Laurent’e göre, dijital ikiz teknolojisinin en büyük faydalarının görüleceği alanlardan biri de temiz enerji olacak. Önümüzdeki beş yıl boyunca, enerji dönüşümü kritik eşiğe ulaşacak ve yenilenebilir enerji kurulum maliyeti, fosil yakıtların marjinal maliyetinden daha düşük olacak.

Yapay zeka ile donatılmış sistemler

Yapay zeka günlük hayatlarımızda artık bir rutin olarak yer almaya devam ediyor, iş hayatından özel hayata sanayiden üretim sistemlerine kadar günlük yaşamın içerisindeki birçok noktada yapay zekanın bizlere sunduğu avantajlardan faydalanıyoruz. 2025 yılında sonrasında Yapay zeka tabanına akıllı teknolojilerin çok daha fazla kendine yer bulacağı ve günlük hayatımıza geleceği bir dönem yaşayacağız. Eskiden sadece filmlerde izlediğimiz yapay zeka uygulamaları artık günlük hayatımızın içerisinde daha fazla yer alacak. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere birçok alanda yapay zeka uygulamalarını daha fazla görürken Bu akıllı algoritmaların bizim elimize birçok noktada inisiyatif kullanarak karar verdiğini ve hayatlarımızı yönlendirdiğini göreceğiz. Yapılan birçok farklı ve bağımsız araştırmaya göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde yapay zeka tabanlı sistemlerin günlük hayatımızın %50'sinden fazlasında yer tutacağını görüyoruz.

Enerji Dönüşümü Kapıda

İnsanlık bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir iklim krizi ile karşı karşıya. Bu iklim krizi hepimizin önümüzdeki yıllarda çok daha farklı bir dünyada yaşayacağımızı gözler önüne seriyor. Tüm canlı ekosistem büyük zararlar ve değişimlerle karşı karşıya kalacak. Bunun için ülkeler başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu ve birey, iklim krizini engellemek için harekete geçmiş durumda. Karbon ayak izini sıfıra indirmek ve önümüzdeki yılları daha sürdürülebilir bir dünyada yaşamak için bugünden yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş başladı. Sıfır Karbon ayak izine ulaşma yolunda atılan birçok adım, yeni ve alternatif enerji kaynaklarının hayatımıza daha fazla yer elde etmesini sağlayacak. Artan dijital dönüşümün bir sonucu olarak, karbon ağırlıklı sektörler, zararlı emisyonları azaltmak için milyarlarca bağlantılı cihazdan gerçek zamanlı veriler kullanarak yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi gelişmiş teknolojileri kullanabilecek ve karbon ayak izlerini azaltacak. Dünyanın bu alandaki en önemli kuruluşlarından Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansının (IRENA) Küresel Yenilenebilir Enerji Görünümü 2020 Raporu’na göre, 2050’de toplam nihai enerji kullanımının yaklaşık yüzde 65’i yenilenebilir enerjiden karşılanacak ve bu da elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 86’sını oluşturacak. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği önlemleri, potansiyel olarak gerekli karbon azaltımının yüzde 90’ını sağlayabilir. Kısacası günlük hayatımızda yenilebilir enerji kullanan cihazları ve teknolojileri çok daha fazla göreceğiz.

Kuantum Bilgi İşlemciler

Her geçen gün katlanarak artan bilgi sayısı ve büyük verinin geldiği nokta, önümüzdeki yıllarda bilgisayar sistemlerinin altyapısında da önemli değişimleri beraberinde getirecek. İşlemleri çok daha hızlı çözen ve kendisine gelen milyarlarca veriden anlamlı sonuçlar çıkaran kuantum bilgisayarlar, artık sadece uzay teknolojilerinin ya da üst düzey bilimsel kurumların kullandığı cihazlar olmanın çok ötesine geçecek. Kendi teknolojileri de hızla gelişen ve işlem kapasitesi çok büyük oranda artan bu bilgisayarlar, dijitalleşmenin temel bir parçası olarak günlük hayatımızda da karşımıza çıkmaya başlayacak. Belki ilk etapta sadece arka planda kalacak olan kuantum bilgisayarlar, gelecekte kullanımını da basitleştirerek bireysel düzeyde bir alana yayılacaklar.

Nanoteknoloji Sağlıkta Çığır Açacak

Son yıllara damga vuran ancak özellikle askeri alanlardaki kullanımları nedeniyle biraz daha derinden ve sessiz şekilde ilerleyen bir diğer uygulama da nanoteknoloji olacak. Daha çok üniversitelerin ve bilimsel çalışmalar yapan kuruluşlarından ilgi alanındaymış gibi gözüken nanoteknoloji, özellikle tıpta büyük ve devrimsel değişimlere imza atacak. Hastalıkların teşhisi, tedavisi ve hatta çeşitli çalışmalarla tamamen ortadan kaldırılması için kullanılacak olan bu teknolojiler, ağırlıklı olarak nanorobotik cihazlar ve nanofarmasötikler gibi kullanımları ile hizmetimize sunulacak. Enfeksiyonlarla mücadelede, kanserlerin yok edilmesinde ve hücrelerde genetik hataların düzeltilmesinde bağışıklık sistemine olacak birçok alanda nanoteknolojinin gücünden daha fazla yararlanılacak. Sadece tıpla sınırlı kalmayacak şekilde tekstil, giyilebilir teknolojiler ya da uzay teknolojileri gibi alanlarda da önemli değişimler yaratacak nanoteknoloji, geleceğin dünyasındaki yerini şimdiden almaya başladı.

Edge Bilişim Yaygınlaşacak

Dijiltalleşmenin çok hızlandığı günümüzde geleceği değiştirecek teknolojilerden bir diğeri de edge bilişim olacak. Daha hızlı ve eksiksiz veri aktarımı konusunda yenilikler getiren bir teknoloji olan bu sistemler, düşük gecikme süreleri ve yüksek hızlı veri işleme özelliklerine sahip olacak. Veri depolama konusunda da çığır açacak bu teknolojinin büyük veri işleme ve değerlendirme alanında da büyük yeniliklere imza atması bekleniyor. Bulut sistemleri ve nesnelerin interneti gibi uygulamaların edge bilişim sistemleri ile donatılması ve buradan yola çıkarak da birçok alanda dijitalleşmenin çok daha hızlı bir hale gelmesi bekleniyor.

Davranışların İnterneti (IoB - Internet of Behaviors)
Nesnelerin İnterneti (IoT) son yıllara damga vuran bir teknoloji olarak öne çıktı ve özellikle otonom araçlar, akıllı ev konseptleri gibi teknolojilerde kendisini çok daha fazla gösterdi. Karar verme ve davranma noktasında verilerden yola çıkan ve öngörü sistemleri ile hareket eden nesnelerin interneti, yerini farklı paradigmalarla çalışan davranışların internetine (IoB) bırakacak. Özellikle pazarlama ve satış alanına odaklanan ve tüketicilere daha hızlı ve aracısız ulaşmak isteyen kurumların daha sık tercih edeceği davranışların interneti, bireysel olarak topladığı verileri daha net ve hızlı kararlar vermek için kullanacak. Bilgileri kişiselleştirerek sunan bu sistem, sağlık ve eğitim gibi alanlarda büyük değişimlere de neden olacak. Yine pazarlamanın ağırlıklı olduğu e-ticaret gibi yerlerde de çok daha fazla karşımıza çıkacak.


5G Küresel Ekonomiyi Geliştirecek ve Hayat Kurtaracak
5G standartları saniyede 1 GB’a ulaşan akıl almaz kablosuz bağlantı hızına -ABD’deki ortalama geniş bant bağlantı hızından 50 kat daha hızlı- ve gecikmelerin azalmasına yönelik planları içeriyor. Bu sayede en iyi oyunları takılmadan oynayıp, bulutta bulunan yapay zekâ sistemlerinden beslenen robotlar kullanabileceğiz. 5G’nin bir yandan da teknolojik ortamı değiştirebilecek inovasyonlar ve şirketler doğurması bekleniyor. Çeşitli tahminlere göre, bu teknoloji önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye birkaç trilyon dolar katkı sağlayabilir.

Yüzeylerde Gizlenen Mikroskopik Sırlar
Dünya üzerindeki her yüzey, hem şimdi hem de gelecekte pandemi ile ilişkili krizlerden kaçınmak için gerekli olan gizli bilgileri taşıyor. İnsanların hayatlarının yüzde 90’ını geçirdiği çevre bakteriyel, mantarsı ve viral ekosistemlerden oluşan doğal mikrobiyomlarla doludur. Mikrobiyom verilerini hızlı bir şekilde örnekleme, dijitalleştirme ve yorumlama yeteneğimizi hızlandıran teknoloji, patojenlerin nasıl yayıldığına dair anlayışımızı değiştirecek. Bu görünmez mikrobiyom veri katmanının ortaya çıkarılması, insanların ve grupların patojenleri ne zaman ve nerede sakladıklarını, hangi yüzeylerin ve ortamların en yüksek iletim riskine sahip olduğunu ve bu risklerin zaman içinde nasıl değiştiğini tahmin edebilecek genetik imzaları tanımlayacak. Mikrobiyom veri analizlerinin önümüzdeki beş yıl içinde hızlandığını göreceğiz. Bu bilgiler yalnızca salgın hastalıklardan kaçınmamıza ve bunlara yanıt vermemize yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda binalar, arabalar, metrolar ve uçaklar gibi ortamları nasıl tasarladığımızı, işlettiğimizi ve temizlediğimizi ve ayrıca halk sağlığından ödün vermeden ekonomik aktiviteyi nasıl desteklediğimizi de etkileyecek.

Sağlıkta Diyet Yoluyla Korunmaya Geçiş
2025 yılına kadar sağlık sistemleri, bitki yönünden zengin, besin yoğunluğu yüksek beslenme tarzının sağlığa faydalarının arkasındaki gelişmekte olan bilime dayanan önleyici tıp yaklaşımlarını benimseyecek. Bu eğilim, bitkisel beslenmenin insan sağlığı üzerindeki rolü hakkındaki bilgimizi katlayarak artıran yapay zekâ destekli ve biyoloji tabanlı teknoloji sistemleriyle sağlanacak.

İnsanlar henüz bitkilerin potansiyelinin tam olarak farkında değil. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi gelişmekte olan teknolojiler, araştırmacıların bitkiler ve insanlar arasındaki biyolojik bağlantılar hakkında daha fazla bilgi edinmesine yardımcı oluyor. Bilim insanları bitkisel besinlerin geniş dünyasını “beslenmenin karanlık maddesi” olarak adlandırıyor çünkü bugüne kadar bu moleküllerin sadece yüzde 1’inden daha azı kataloglanmış durumda. Bitkisel besinler hakkında daha fazla bilgi edinme ve etkilerini daha somut bir şekilde sağlıkla ilişkilendirme fırsatı ise çok büyük. Örneğin Brightseed şirketi sistematik olarak bilinmeyen bitki bileşiklerini tanımlayan ve insan sağlığındaki olası rollerini tahmin eden Forager adlı güçlü bir yapay zekâ yarattı. Metabolik sağlığı iyileştirme potansiyeline sahip güçlü bir bitki besin maddesi keşfeden Brightseed, bu madde üzerinde klinik çalışmalara 2021’den önce başlayacak. Bu keşfin, kronik metabolik hastalık riski yüksek olan dünya çapında iki milyardan fazla insan için derin etkileri olabilir. Karaciğerdeki yüksek yağ seviyeleri (doğrudan aşırı yemekten kaynaklanır), küresel nüfusun yüzde 25 ila 30’unu etkiliyor. Karaciğer yağlanması hastalığı olan bu bireylerin erken ölme olasılığı yüzde 57 daha fazla ve diyabet dahil olmak üzere diğer metabolik hastalıkları geliştirmeye çok daha yatkınlar. Bu bitkisel besinin keşfi, beslenme anlayışını derinlemesine değiştirebilir.

5G Küresel Ekonomiyi Geliştirecek ve Hayat Kurtaracak
5G standartları saniyede 1 GB’a ulaşan akıl almaz kablosuz bağlantı hızına -ABD’deki ortalama geniş bant bağlantı hızından 50 kat daha hızlı- ve gecikmelerin azalmasına yönelik planları içeriyor. Bu sayede en iyi oyunları takılmadan oynayıp, bulutta bulunan yapay zekâ sistemlerinden beslenen robotlar kullanabileceğiz. 5G’nin bir yandan da teknolojik ortamı değiştirebilecek inovasyonlar ve şirketler doğurması bekleniyor. Çeşitli tahminlere göre, bu teknoloji önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye birkaç trilyon dolar katkı sağlayabilir.

Kaynak:thinktech.stm.

Kaynak: